Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) yetkililerinin 1 Ağustos 2018'de resmen ilan ettiği Ebola salgını 2014-2017'de Batı Afrika ülkeleri Gine, Liberya ve Sierra Leone'de 11 bin 600 kişinin hayatını yitirmesine neden olan Ebola salgınından sonra "dünyadaki en büyük ikinci salgın" olduğu belirtiliyor.
Dünyada ilk defa 1976'da KDC'nin Yambuku bölgesinde ortaya çıkan ve adını Ebola Nehri'nden alan salgın, ülkede kamu sağlığını tehdit etmeyi sürdürüyor. Geçen yıl Temmuz sonlarında ülkenin kuzeydoğusundaki Kuzey Kivu eyaletinde ortaya çıkan ardından komşu eyalet İturi'ye yayılan salgın, yol açtığı ölümler bakımından KDC'de şimdiye kadar görülen en ağır salgın oldu.
KDC Sağlık Bakanlığının son paylaştığı verilere göre, salgında 2 bin 592 kanamalı ateş vakası görüldü. Bu kişilerden 2 bin 498'inin Ebola virüsü taşıdığı tespit edildi. Salgında bir yılda bugüne kadar toplam bin 649 kişi öldü, virüsü taşıyan 729 kişi ise iyileşti. Ebola merkezlerinde halen 120 kişinin tedavisi sürüyor.
Sağlık Bakanlığınca, kanamalı ateş vakalarından 94'ünün daha Ebola virüsü kaynaklı hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Diğer yandan nisandan itibaren Ebola ölümleri hızla artış gösterdi. Salgında 1 Ağustos-30 Mart arasında 610 kişi hayatını kaybederken, bu sayı 1 Nisan'dan sonraki dört ayda bin 39 oldu.
DSÖ, EBOLA SALGINI İÇİN "ACİL DURUM" KARARI İLAN ETMEKTE ZORLANDI
Ebola ölümlerinde nisanda görülen 3 kattan fazla artışa rağmen, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) nisanda salgın nedeniyle "küresel acil durum" ilan edilmesine gerek duyulmadığına karar verdi. DSÖ, salgın 12 Haziran'da Uganda'ya sıçradığında da küresel acil durum ilan etmekten kaçınarak, Ebola'nın bölgeyi tehdit ettiği kanaatini duyurdu.
Virüsün, 15 Temmuz'da KDC'deki Kuzey Kivu eyaletinin en büyük kenti, 2 milyona yakın nüfuslu Goma'ya sıçrama ihtimalinin ardından DSÖ harekete geçti. Örgüt, 17 Temmuz'daki toplantıda, salgının hiç görülmediği Goma kentinde bir papazın Ebola virüsü taşıdığının tespit edilmesinin ardından küresel sağlık tehdidi olduğu kararını aldı.
Ebola'nın Goma'ya sıçrama ihtimali, KDC Sağlık Bakanı Dr. Oly Ilunga'yı görevinden etti. Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi'nin salgınla mücadelede başarısız olduğu gerekçesiyle istifasını istediği Ilunga görevini bıraktı ve virüsle mücadele Cumhurbaşkanlığının bünyesine geçti.
SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK SALDIRILAR VE HALKIN VİRÜSÜN VARLIĞINA İNANMAMASI
Salgının bulunduğu bölgelerde, silahlı grupların etkin olması Ebola ile mücadeleyi zorlaştıran bir etken olarak ortaya çıkıyor. DSÖ verilerine göre, ocak-haziranda Ebola merkezleri sağlık personeli 174 saldırıya maruz kaldı. Bu saldırılar sadece silahlı grup tarafından değil, virüsün varlığına inanmayan ve ülkeyi istikrarsızlaştırmak için uydurulduğuna inanan halk tarafından da yapıldı.
Ebola salgınının görüldüğü bölgede yapılan anketler, halkın yüzde 37'sinin hastalığın varlığına inanmadığını ve hastalığın yayılmasını önlemek için alınan önlemlere uymadığını gösterdi.
EBOLANIN TARİHİ VE KARAKTERİ
İlk kez 1976'da Kongo'da ortaya çıkan Ebola, Aralık 2013'te Batı Afrika'da yeniden patlak verdiğinde Gine, Liberya ve Sierra Leone'de 2014-2017'de 28 bin 600 kişiye bulaşmış, 11 bin 300'e yakın kişi hayatını kaybetti.
"Ebola kanamalı ateşi" olarak da bilinen hastalığın ilk salgınları, Orta Afrika'daki ücra tropikal yağmur ormanları köylerinde ortaya çıktı.
Sahraaltı Afrika'nın virüsün doğal evi olduğu, meyve yarasalarının Ebola virüsünün doğal taşıyıcıları olduğu, virüsün insanlara şempanze, goril, meyve yarasası, maymun, orman antilobu ve kirpi gibi hayvanların kan, salya ve diğer vücut sıvılarına veya organlarına temas yoluyla geçtiği düşünülüyor.
Ebola, insandan insana kan, salya ve diğer vücut sıvılarına veya organlara bu sıvıların bulaştığı yüzey ve materyallere doğrudan temas yoluyla bulaşıyor. Erkeklerin hastalıktan kurtulduktan sonra 12 aya kadar hastalığı cinsel ilişki yoluyla bulaştırabileceği belirtiliyor.
Hasta insanla doğrudan ve yakın temasta bulunmuş herkesin durumunun üç hafta boyunca izlenmesi gerektiğine işaret eden uzmanlara göre, hastalığın kuluçka dönemi 2-21 gün olarak değişiyor.
Diğer yandan uzmanlar her Ebola hastasının ortalama bir ya da iki kişiye hastalığı bulaştırdığını, yani hastalığın yüksek oranda bulaşıcı olmamasına rağmen yüzde 50 ölüm oranıyla topluluklar için ciddi risk oluşturduğunu bildiriyor.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ
Ani yüksek ateş, halsizlik, kas, baş ve boğaz ağrıları hastalığın ilk belirtileri olarak ortaya çıkıyor. Bunları, kusma, ishal, kurdeşen, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozulma, bazı vakalarda iç ve dış kanamalar, diş etinde kanamalar ve kanamalı ishal takip ediyor. Diğer yandan akyuvar ve trombosit seviyesinde düşüş ve karaciğer enzimlerinin yükselmesi de hastalığın belirtileri arasında yer alıyor.
Ebola salgınını sıtma, tifo ve menenjit gibi diğer salgın ateşli hastalıklardan ayırt etmek güç olabiliyor. Hastaların, Ebola virüsü taşıyıp taşımadığı birçok tıbbi testle anlaşılıyor. Öte yandan laboratuvarda incelenen örnekler, biyolojik tehlike anlamına da geliyor. Bu nedenle örnekler üzerinde gerçekleştirilen testlerin koruma altında yapılması gerekiyor.
TEDAVİ VE AŞI
Destekleyici ve su kaybını gidermek için ağız yoluyla veya serumla yapılan tedavi, hastalıktan kurtulma şansını artırıyor. Kan ürünleri, bağışıklık artırıcı ürünler ve ilaç tedavisi gibi bir dizi potansiyel tedavi yöntemi değerlendiriliyor.
DSÖ, Gine Sağlık Bakanlığı, Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü ortaklığında 2016'da Ebola'ya karşı geliştirilen aşının Gine'deki denemelerinde başarılı sonuç alınmıştı. KDC'de bu yıl görülen salgınlarda söz konusu aşılara başvuruldu. Kuzey Kivu'daki 8 Ağustos'ta başlayan çalışmalarda 171 bin 52 kişi aşılandı.
(AA)