Karabağ'daki dengeyi bozmayı kim neden istiyor?

Laçin Koridoru'nun istismarı ve Karabağ'da yapılan yasadışı seçimlerin Karabağ'daki donmuş çatışmayı hareketlendiren öncül faktörler olduğu ifade edilebilir. Ancak, jeopolitik dengeyi tehdit eden yapısal faktörler İran'ın jeopolitik hırsları ile ABD'nin oyun bozucu girişimleridir.

Açık Görüş - Necdet Özçelik/ Yazar

Son günlerde Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde güçlenerek artan yeni bir çatışma ihtimali dikkatleri çekmeye başladı. Bilindiği gibi 2020 yılında yaşanan İkinci Karabağ Savaşı'nın ardından Azerbaycan, Ermenistan'ın işgali altındaki topraklarının büyük bir bölümünü geri almış ve ardından Rusya'nın arabuluculuğuyla bir ateşkes ilan edilmişti. Ateşkesle birlikte mevcut çatışma iklimi dondurulmuş ve Karabağ'da geçici bir statüko meydana gelmişti. Ne var ki Azerbaycan'ın egemenliğine dayalı statükoyu akamete uğratmak maksadıyla yerel ve uluslararası aktörlerden dondurulmuş çatışma iklimini bozmaya yönelik açıklamalar geliyor. Bu bağlamda Ermenilerin Laçin Koridoru'nu silah sevkiyatıyla istismar etmesi, hala Ermeni kontrolünde bulunan Hankendi çevresinde düzenlenen yasadışı seçimler, Ermenilerin Zengezur Koridoru'nun açılmasıyla ilgili sorumluluğunu yerine getirmemesi, İran'ın Güney Kafkasya'daki jeopolitik denkleme müdahalelileri ve ABD'nin Ermenistan ile pragmatik askeri yaklaşımları çatışma iklimini yeniden ısıtan faktörler arasında sıralanabilir. İkinci Karabağ Savaşı sonrası statüko, muhtemel çatışma nedenleri ve İran ve ABD'nin jeopolitik hamlelerine yakından göz atmakta fayda var.

2020 Karabağ Savaşı sonrası statüko

Azerbaycan ve Ermenistan, Rusya'nın arabuluculuğu ve Türkiye'nin de sürece müdahaleleriyle Karabağ'daki 44 gün süren çatışmaların ardından 9 Kasım 2020 tarihinde bir ateşkes anlaşması imzaladı. Anlaşma, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından işgalden kurtarılan Ağdam, Kelbecer ve Şuşa gibi bölgeler üzerinde Azerbaycan egemenliğini dayatırken, Hankendi ve Hocalı gibi Karabağ içlerindeki bölgelerdeki Ermeni varlığının geçiciliğini de işaret ediyordu. Bununla birlikte Hankendi ve Ermenistan arasındaki ulaşımın Laçin Koridoru'ndan buna karşılık Azerbaycan ile Nahçivan Özerk Bölgesi arasındaki ulaşımın da Zengezur Koridoru'ndan sağlanmasını öngörüyordu. Anlaşmada bu iki koridor üzerindeki ulaşım yollarının iyileştirilme çalışmaları da yer almaktaydı. Bu anlaşmayla birlikte Rusya Federasyonu'nun Barış Gücü unsurlarına da Laçin Koridoru ile Zengezur koridorunun güvenliği ve çatışmasızlığı sağlamaları görevi verilmişti. Anlaşma genel olarak Azerbaycan'a kaybettiği toprakların iadesini, Ermenistan'a Hankendi'deki Ermenilere erişimi kolaylığı haklarını verirken Rusya'ya da bahsedilen koridorların emniyetli bir şekilde işletilmesi sorumluluğunu yüklüyordu. Böylelikle Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki tarihi çatışma dondurulmuş olacaktı.

Çatışmayı ısıtan faktörler

Laçin Koridoru'nun istismarı ve Karabağ'da yapılan yasadışı seçimlerin Karabağ'daki donmuş çatışmayı hareketlendiren öncül faktörler olduğu ifade edilebilir. Ancak, jeopolitik dengeyi tehdit eden yapısal faktörler İran'ın jeopolitik hırsları ile ABD'nin oyun bozucu girişimleridir.

Laçin Koridoru

Laçin İlçesi'nin Azerbaycan'a devri 26 Ağustos 2022'de tamamlandı. Bölgeyi Ermenistan'a bağlayan ana yol olan Laçin Koridoru'nun kontrolü ise Rus Barış Gücü unsurlarında bulunmakta. Ermeniler, Azerbaycan topraklarından geçen bu koridor aracılığıyla yiyecek ve diğer ihtiyaçlarını Hankendi'ye ulaştırabiliyorlardı. Ancak Azerbaycan bu yol üzerinden Ermenilerin Dağlık Karabağ'a birçok defa silah mühimmat ve insan gücü gönderdiğini tespit etti. Azerbaycan Devlet Sınır Hizmetinden yaptığı bir açıklamayla 2023 yılının Nisan ayında Ermenistan'dan Azerbaycan topraklarındaki yasa dışı Ermeni silahlı gruplarına insan gücü, mühimmat, mayın ve diğer askeri teçhizatın taşınmasını önlemek için Laçın-Hankendi yolunun başlangıcındaki sınır hattına bir kontrol noktasının kurulduğu bildirildi. Bu noktada aynı zamanda bir de Ermeni kontrol noktası bulunmaktadır. Bu kontrol noktası çevresinde son dört aydır silahlı Ermeni gruplar ile Azerbaycan askerleri arasında birçok kez yerel çatışma meydana geldi.

Yasadışı seçimler

Çatışma iklimini ısıtan bir diğer faktör de Karabağ'da düzenlenen yasadışı seçimler oldu. Hankendi çevresinde yaşayan Ermeniler, 9 Eylül'de "Dağlık Karabağ Cumhuriyeti" olarak adlandırılan siyasi yapının parlamentosunda başkanlık seçimi düzenledi. Siyasi yapının eski başkanı Arayik Harutyunyan, Eylül ayı başında istifa etmişti. Hukuken Azerbaycan'a bağlı olan ancak bugün nüfusunun çoğunluğu Ermenilerden oluşan bu bölgedeki parlamentonun üyeleri, söz konusu göreve 1'e karşı 22 oyla Samvel Şehrimanyan'ı seçti. Hem Azerbaycan hem de Türkiye seçimleri kınarken, Türkiye Dışişleri Bakanlığı da şu açıklamayı yaptı: "Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış görüşmelerinin sürdürülmeye çalışıldığı bir dönemde yapılan seçimleri, Ermenistan'ı hedef alan bir eylem olarak algılıyor ve kınıyoruz." Öte yandan Avrupa Birliği, söz konusu yasa dışı seçimlerin hukuki geçerliliğinin olmadığını ve seçimleri tanımadığını duyurdu. Azerbaycan topraklarında düzenlenen yasadışı bu seçim Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki asıl anlaşmazlık olan Dağlık Karabağ bölgesindeki Azerbaycan egemenliğine yönelik bir sınama olarak değerlendirilmektedir.

Zengezur Koridoru ve İran'ın Güney Kafkasya'daki jeopolitik itirazları

İran, Azerbaycan'ın bölgesel nüfuzunun artmasından büyük kaygı duyuyor ve Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinin kontrolünü yeniden ele geçirmesine ve Zengezur Koridoru projesinin gerçekleşmesine karşı çıkıyor. İran Cumhurbaşkanı da geçtiğimiz hafta sonu jeopolitik sınırların değişmesinin İran'ın kırmızı çizgisi olduğu şeklinde bir beyanda bulundu. Azerbaycan'ın Karabağ'daki topraklarının büyük bir bölümünü geri alması İran'ı rahatsız etti. İran'ın Zengezur Koridoru ile Türkiye-Nahçivan-Azerbaycan ve devamındaki Trans-Hazar bağlantısı üzerinden Orta Asya'daki Türki dünyası arasındaki kesintisiz ulaşım projesini güvenlik, ekonomik ve ideolojik anlamda tehdit olarak işaret etti ve Ermenistan ile askeri ve siyasi ilişkilerini güçlendirerek tavrını Ermenistan'dan yana koydu. İran'ın bu tavrının nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

-Azerbaycan-İsrail ortaklığının İran'ı kuzeyden kuşatabileceği korkusu

-Türkiye-Nahçivan-Azerbaycan-Orta Asya Türk Devletleri bağlantısının Çin'in Kuşak-Yol projesinin bir parçası olduğuna inancı ve bunun İran'ın Trans-Kafkasya üzerindeki ticari ve enerji rolünü azaltacağı endişesi

-Trans-Kafkasya jeopolitiğinin Türkleşmesi ve İran'ın Tebriz çevresinde (Güney Azerbaycan Bölgesi) etnik bir kalkışma olabileceği kaygısı.

Zengezur Koridoru Türkiye, Azerbaycan ve Orta Asya'daki Türk Devletleri için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. İran, Kafkasya jeopolitiğinin Türkleştirilmesi korkusuyla bu koridorun önüne geçmeyi hedefliyor. Bu çerçevede, İran'ın hem Ermenistan Silahlı Kuvvetlerini hem de Karabağ'daki Ermeni güçlerine silah ve mühimmat desteği sağladığı, Ermenistan ile İran arasındaki Nurduz Sınır Kapısı üzerinden bu desteği gerçekleştirdiği bilinmektedir. Ayrıca İran'ın Nahçivan sınırına paralel olarak Aras Nehri boyunca çok sayıda muharip birlik kaydırarak muharebe hazırlığı içinde olduğu da gözlenmektedir. Bu hamleler İran'ın Azerbaycan ve Türkiye'ye gözdağı verme girişimi olarak değerlendirilmektedir.

Ermenistan-ABD ortak askeri tatbikatı ve ABD'nin Ermenistan'da askeri üs arayışı

Ermeni ve ABD silahlı kuvvetleri Ermenistan'da 11 Eylül'den itibaren 10 gün sürecek bir müşterek tatbikat (Eagle Partner 2023) başlattı. Bilindiği gibi yeni statükoda Avrupa Güvenlik İşbirliğinin (AGİT) Minks Grubunun Karabağ'daki rolü de azalmış ve Rusya-Türkiye iş birliği belirleyici aktör olmuştur. Buna karşılık, ABD'nin Rusya'nın Ukrayna'daki meşguliyetinden istifadeyle Ermenistan'da Rusya'ya karşı askeri üs kurma arzusunda olduğu bilinmektedir.

Bu tatbikatın Rusya'nın hinterlandında bulunan Ermeni topraklarında olağanüstü bir gerginlik ortamında gerçekleştirilmiş olması Rusya'yı oldukça endişelendirdi. G20 zirvesinin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya'nın Ermenistan ile ABD arasındaki askeri tatbikatlara ilişkin tutumuna dair soruya verdiği yanıtta "Ermeni liderliğinin eylemlerinden üzüntü duyuyoruz. Bunu daha önce de söylemiştik. Saldırgan bir NATO ülkesinin (ABD) Trans-Kafkasya'ya girmeye çalışmasını elbette iyi bir şey olarak görmüyoruz. Bunun Ermenistan dahil hiç kimse için iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum. Amerikalıların dünyanın her yerinde yüzlerce üssü var, ancak bu üsler hiçbir yerde istikrara neden olmamaktadır" şeklinde ifade kullanarak Ermenistan'a da bir göndermede bulundu.

Bilindiği gibi Moskova, ABD Savunma Bakanlığı'nın geçtiğimiz Nisan ayında ABD öncülüğünde Avrupa'da yapılacak tatbikatlara katılacak 26 ülkeden birinin de Ermenistan olduğunu duyurmuştu. Bunun üzerine Rusya Ermenistan'dan resmi bir açıklama talep etmişti, bu gelişmenin hemen ardından ABD Savunma Bakanlığı Ermenistan'ı listeden çıkarmıştı. Ermenistan'ın Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) ile ilişkileri 2020'deki Karabağ'daki savaştan bu yana önemli ölçüde zayıfladı. Erivan KGAÖ'den Karabağ Savaşında destek istemiş ancak karşılık bulamamıştı. Ermenistan bu sonbaharda ev sahipliği yapacağı KGAÖ askeri tatbikatını da iptal etti. ABD'nin durumdan faydalanarak Ermenistan'da bir üs kurma niyetinde olduğu ve Ermenistan ile gerçekleştirdiği bu müşterek tatbikatın da bu maksadı tazyik etmek için bir fırsat olarak kullandığı değerlendirilmektedir.

Jeopolitik etki

Dikkat çekici bir nokta ise ABD ile İran'ın Trans-Kafkasya üzerinde ortaklaşan çıkar ve eylemleridir: Ne ABD İran'ın Ermenistan'daki bölgesel yayılmacılığına ne de İran ABD'nin Ermenistan'daki denizaşırı askeri faaliyetlerine bir eleştiri getirmemiştir. Öte yandan hem İran'ın oyun bozucu hamleleri hem de ABD'nin Ermenistan ile askeri ittifak kurma ilgisi, Rusya ve Türkiye'yi Trans-Kafkasya'da daha fazla iş birliği yapmaya itmektedir. Bütün bunlarla birlikte İran'ın G20 Zirvesinde ilan edilen Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoruna sempatiyle baktığı ve bu rotanın Zengezur Koridorunun işlerliğini akamete uğratmak için bir alternatif olarak gördüğü değerlendirmektedir. Bilindiği gibi yükselen Çin etkisine karşı geçtiğimiz birkaç yılda Hindistan parlatılmaya çalışılmaktadır. İran ve Suudi Arabistan arasındaki arabuluculuk girişimiyle oluşan yumuşak güç etkisini Basra Körfezi'ne taşımayı başaran Çin'e karşı Hindistan'ın etkinleştirilmeye çalışıldığı sürece İran şimdilik en azından sessiz kalarak destek vermektedir. Bu aynı zamanda Kafkasya'daki jeopolitik dönüşüme ABD ile müşterek bir tavır koyduğunun bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır. Muhtemel Rusya-Çin-Türkiye ekseninde gelişmesi beklenen bir ortaklığın karşısında İran'ın Hindistan merkezli bir oluşumdan yana pozisyon alması kendisine ne kazandırır bekleyip görmek lazım.