1
Uzmanlar, Kandil operasyonu üzerinden Türkiye ve İran'ın terör örgütü PKK'ya karşı tutumunun aynı kadrajda olmadığına işaret ederek bu nedenle İran'ın Kandil'de yürütülen operasyonu açıkça desteklemediği değerlendirmesinde bulundu.
Terör örgütü PKK'nın, PJAK üzerinden İran'ın kırsalında da etki üretmeye çalıştığını ve İran'ı bölmek için buradaki Kürtleri kışkırttığını belirten Ağar, "vekalet savaşçısı" gibi hareket eden PKK'nın, PJAK üzerinden ülkeye etki etmeye çalıştığını dile getirdi.
"PKK'nın içinde İran'a yakın bir kanat her zaman bir şekilde dile gelmiştir." diyen Ağar, örgütün kullanımıyla ilgili bölgesel ve küresel bir rekabetin bulunduğunun da aşikar olduğunu kaydetti.
Ağar, "Son dönemde ABD'nin Türkiye ile ilişkileri düzeltme maskesi ve mazereti çerçevesinde İran'a yakın PKK'yı Suriye'deki alanlarda tasviye etmeye dair bazı operasyon fotoğrafları, bir takım cümle ve etkiler de mevcut." diye konuştu.
Terör örgütü PKK içinde ister ABD'ye ister İran'a yakın her ne olursa olsun, örgütün Türkiye'ye karşı ciddi tehdit olduğunu vurgulayan Ağar, Türkiye için önemli olanın örgütün etkisizleştirilmesi olduğunu ifade etti.
Ağar, "PKK, hem küresel anlamda hem bölgesel ölçekte bir vekalet savaşçısı olarak kullanılmıştır ve kullanılmayı istemiştir." dedi.
Birçok ülkenin, PKK'yı kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaya ve yönlendirmeye çalıştığını söyleyen Ağar, " Sonuçta, PKK üzerinde İran'ın da bir hesabı var. Bu hesaba bağlı olarak, PKK'ya bizim istediğimiz gibi değil kendi istediği gibi yaklaşıyor. Bu yaklaşımla birlikte ortaya çıkan bir fotoğraf var." değerlendirmesinde bulundu.
Ağar, bölgede Suriye, Irak ve İran'ın yanı sıra küresel devletler, kıta Avrupa'sı, İsrail, Amerika ve Rusya’nın da PKK üzerinde bir hesabı olduğunun altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
"Hepsi PKK'yı kendi hedefleri doğrultusunda kullanmaya ve yönetmeye çalışıyor. PKK da bu anlamda çok müsait bir örgüt. Bu denklemin içinde İran'ı da görüyoruz. PKK'nın etkisizleştirilmesiyle ilgili Türkiye'nin ortaya koyduğu reflekslerle İran ve ABD'nin ortaya koyduğu refleksler ne yazık ki farklı fakat herkesin şunu görmesi gerekiyor: PKK primer anlamda Türkiye'yi hedef almıştır ama PKK'nın temel misyonu radikal ve ayrılıkçı Kürtçülük üzerinden Türkiye, Irak, İran, ve Suriye'den bir toprak kopartarak emperyalizmin hedef ve menfaatlerine hizmet eden adı sözde Kürt bir proxy devletinin kurulmasını sağlamaktır. Bir veya çoklu onu koşullar belirleyecektir."
"İran, bölgesel rekabet nedeniyle operasyona açıkça destek vermiyor"
İran Araştırmalar Merkezi (İRAM) Başkan Yardımcısı Dr. Hakkı Uygur da İran'ın şu anda uluslararası alanda karşı karşıya olduğu sıkıntılar, Türkiye ve İran arasındaki bölgesel rekabet gibi nedenlerle Kandil Operasyonuna açıkça destek vermediğini kaydetti.
Uygur, İran'ın şu anda karşı karşıya olduğu çok ciddi sıkıntılar olduğunu belirterek, "(ABD'de) Trump yönetimin yeni yaptırım kararları var. Avrupa ile görüşmeler istediği gibi gitmiyor. İsrail, Suriye'deki saldırılarını artık yalnızca sınırında değil Irak sınırına kadar genişletti ve İran'ın tüm varlığını hedef alıyor. Dolayısıyla böyle bir konjonktürde İran doğrudan Türkiye'nin operasyonlarına destek vererek tabiri caizse bir de PKK'ya bulaşmak istemiyor. 'Bu benim sorunum değil' diyerek dışarıda kalmak istiyor." diye konuştu.
İran'ın en başından beri Irak ve Suriye gibi yakın ilişkilere sahip olduğu ülkelere yönelik operasyonların bu ülkelerin "meşru hükümetlerden" izin alınmadan yapılmamasını savunduğuna dikkati çeken Uygur, "İran'ın Irak'taki merkezi yönetimle de arası iyi. Dolayısıyla böyle bir tutumu var." ifadelerini kullandı.
Uygur, Türkiye ile İran arasında bölgesel bir rekabet olduğunu ifade ederek, "Kandil, İran'ın dibinde, hatta bazı bölümleri İran'ın içinde. Dolayısıyla Türkiye'nin Irak'ta İran sınırına kadar derin bir alana kadar inmesi ve askeri hakimiyet kurması da İran'ı çok mutlu etmez. Bütün bunlar bir araya geldiği zaman İran'ın Kandil Operasyonuna neden böyle açık bir destek vermediği ortaya çıkar." görüşünü paylaştı.
"İran, 'rakibimin düşmanı benim dostumdur' hesabı bir siyaset izliyor"
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman da Kandil konusunda İran'ın Türkiye'ye destek vermesi gibi bir beklenti içinde olmanın bile doğru olmadığını belirtti.
İran'ın uzun süredir Kürt aktörlerden muhafazakar kesimi temsil eden Barzani ile arasının iyi olmadığına ancak öbür taraftan seküler taraflarla arasının daha iyi olduğuna işaret eden Ataman, "İran, Türkiye'nin yanında duran aktörlere değil, Türkiye'nin karşısında bulunan aktörlere destek veriyor. Yani bi nevi 'rakibimin düşmanı benim dostumdur' hesabı bir siyaset izliyor. 90'lı yıllardan beri İran, sol ve seküler aktörlerle yakın ilişki içerisinde. Dolayısıyla bu yeni bir durum değil." değerlendirmesinde bulundu.
İran'ın Türkiye'nin bölgede güçlenmesini istemediğine dikkati çeken Ataman, "İran için Türkiye bölgede bulunan devletler arasında en ciddi rakip. Suudi Arabistan ya da başka bir Müslüman ülkeden daha çok Türkiye'nin bölgede güçlenmesini istemiyor. Suriye başta olmak üzere Irak'ta ya da Yemen'de birçok yerde bu iki devlet karşı karşıya geliyor, farklı cepheleri tutmak durumunda kalıyor." diye konuştu.
Ataman, İran'ın Suriye ya da Kuzey Irak'ta kalıcı olma ihtimalini dikkate aldığını ifade ederek, "İran, Türkiye kendisine yönelik bu terör tehdidini gerekçe göstererek orada sürekli bir şekilde askeri birlik bulundurma noktasına gelebilir endişesini taşıyor. Böyle olunca da doğal olarak Türkiye bir adım öne geçmiş olacak. Bölgesel rekabette dezavantajlı duruma düşecek. Bunu istemiyor." görüşünü paylaştı.
"İran, PKK ile mücadelede Kuzey Irak'taki orta ve uzun vadeli sonuçlarından çekiniyor"
İran'ın yaptığı açıklamalarda kendi kendiyle de çeliştiğini belirten Caşın, "Türkiye, İran-Irak Savaşı'ndan bu yana Irak'ın İran sınırını koruyamadığını biliyor. Bunu Tahran da biliyor ve dolayısıyla terör örgütü burada konuşlandı. Bu konuşlanma da Türkiye'ye zarar veriyor. Terör örgütü eylemlerini burada yapıyor. Bu tabi Türkiye için kabul edilemez bir durum. Tahran çok iyi biliyor ki biz hiçbir şekilde Irak'ın toprak bütünlüğüne aykırı bir harekette bulunmuyoruz." dedi.
İran'ın Suriye meselesinde de Türkiye'ye benzer tepkiler verdiğini anımsatan Caşın, Türkiye'nin tam tersine İran'ın terörle mücadelesine daima destek verdiğini kaydetti.
Caşın, şunları kaydetti:
"İran, PKK ile mücadelede Kuzey Irak'taki orta ve uzun vadeli sonuçlardan çekiniyor. Türkiye burada önleyici güvenlik konsepti oluşturacak. Bizim Suriye sınırından itibaren Türkiye 30-40 kilometrelik bir güvenli alan oluşturacak ve bu İran’ın işine gelmiyor. İran buradan Suriye'ye askeri yardım yapıyor. Suriye'deki ve Irak'taki merkezi hükümet üzerindeki baskısının azalacağından korkuyor. Yani bir başka ifade ile İran buraya maalesef Şii gözlükle bakıyor. "
Türkiye ve İran'ın Rusya ile beraber Astana sürecinde beraber hareket ettiklerini, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü garanti ettiklerine ancak İran'ın Afrin ve Kandil'deki operasyonlara itiraz ettiğine işaret eden Caşın, "Buradan şu anlaşılıyor, İran işine geldiğinde terörle mücadelede Türkiye'ye destek vermekte, işine gelmediği zaman da Türkiye'yi zora sokmak istediğini görüyoruz." diye konuştu.
(AA)