ABD'nin 2 Mayıs'tan itibaren İran petrolü için 8 ülkeye tanıdığı muafiyetleri kaldırması ve Tahran yönetiminin de nükleer anlaşmadaki taahhütlerini kısmen askıya alması nedeniyle Basra Körfezi'nde yaşanan hareketlilik İran sokağını tedirgin bir bekleyişin içine itti.
ABD'nin geçen yıl 8 Mayıs'ta nükleer anlaşmadan çekilmesi nedeniyle ekonomik açıdan zor günler geçiren İran halkı, bölgede bir savaş yaşanacağına inanmadığını ancak hükümetin Washington yönetimiyle bir şekilde masaya oturması gerektiğini belirtiyor.
AA ekibi, Tahran-Washington arasındaki köprülerin atılmasına neden olan 4 Kasım 1979'daki devrim yanlıları tarafından işgal edilen ve günümüzde Devrim Muhafızları Ordusu tarafından kullanılan sembolik öneme sahip ABD Tahran Büyükelçilik binasının önünde yaşanan gerginlikler ve çözüm yoluyla ilgili İran'da sokağın nabzını tuttu.
"HÜKÜMET, DOLARLARI VE İMKANLARI ETRAFIMIZDA DEĞİL HALKIMIZA HARCAMALI"
İran Ekonomistler Birliği üyesi ve akademisyen Rıza Alizade, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın nükleer anlaşmadan istifade etmesine izin vermediği ve diğer ülkelerin de İran ile iş yapmasını engellediği görüşünü dile getirdi.
Alizade, "Trump, uluslararası camianın bir üyesidir. Servetini ve başkanlığını kabadayılıkla elde etmiş olsa da dünya siyasetinde geçerli olmuyor. O nedenle Trump da siyasetini gözden geçirmelidir yoksa gelecek seçimde kaybedecektir." diye konuştu.
Yaşanan gerginlikler nedeniyle meydana gelen ekonomik krizin insanları zor durumda bıraktığını ve alım gücünü zayıflattığını belirten Alizade, "Hükümet, dolarları ve imkanları etrafımızda değil halkımıza harcamalıdır. Hükümet, ekonomik durumun karmaşık hale geldiği bu süreçte halka yardımcı olmalıdır. İnsanlarımız devletin yanında yer almalı ancak bunun için onların da gözetilmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Trump'tan sonra Demokratların başa geleceği ve ABD'nin tekrar İran ile nükleer anlaşmaya döneceği öngörüsünde bulunan Alizade, şunları söyledi:
"Kabadayılar gibi hareket eden Trump dışındaki tüm ABD politikacıları, dünyada dengeli bir siyaset yürütülmesi gerektiğini savunuyor. Onlar dünyanın yönetilebilmesi için denge unsurunun olması gerektiğini söylüyor. Trump geri adım atmalı ve ABD’nin dünya ile ekonomik ile diğer ilişkilerini daha ilkeli bir temele oturtmalıdır."
Alizade, savaş çıkmasını beklemediğini belirtirken Trump'ın İran'a saldırması halinde de sonuç alamayacağını savundu.
"ÜLKEDE HUKUK HAKİM OLMALI VE KANUNLAR UYGULANMALI"
Aynı şekilde ABD ile İran arasında savaş çıkmayacağını düşünen eğitimci Hüseyin Mir Muini de müzakere yolunun terk edilmemesi ve ülkenin çıkmaza sürüklenmemesi gerektiğini dile getirdi.
Yasaların uygulanmamasıyla ilgili ülke yöneticilerini eleştiren Muini, "İran'da sistemi yönetenler zayıf. İşin ehli güçlü yöneticiler işin başında olmalıdır. Ayrıca ülkede hukuk hakim olmalı ve kanunlar uygulanmalıdır. Bizim çok iyi kanunlarımız var ancak uygulanmıyor. Zararın neresinden dönülürse kârdır." değerlendirmesinde bulundu.
"SAVAŞA YOL AÇACAK YÖNTEMLERDEN KAÇINMAMIZ GEREKİYOR"
Ev hanımı Fatma Rizayi de öncelikle halkın durumunun ele alınması ve savaş ya da ona benzer yollara başvurulmaması gerektiğini ifade etti.
Rizayi, "Biz öngörülü bir ülkeyiz, savaş çıkacağına inanmıyorum. Halkımız yaşadığı o kadar olaydan sonra birçok şeye alıştı. İnşallah savaş olmayacak. Elimizden geldiği kadar en iyi çözüm yolunu denememiz ve savaşa yol açacak yöntemlerden kaçınmamız gerekiyor. Dünyada hiç kimse savaş taraftarı değildir." diye konuştu.
"ABD BAZI TAVİZLER VERMELİ VE MÜZAKERE OLMALI"
Sinemacı Seyid Ali Muhammedi, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in vaziyetin bu noktaya gelmemesi için çok çabaladığını, eski ABD Başkanı Barack Obama ile anlaşma imzalandığını ancak Trump'ın her şeyi bozduğunu söyledi.
Tüm bölgeyi birbirine katacak bir savaşın ABD tarafından da istenmediğini kaydeden Muhammedi, "Hiçbirimiz savaşı sevmiyoruz ve inşallah böyle bir şey olmayacak. Biz Irak ile 8 yıl savaştık ve çok zarar gördük. Oturup konuşmalıyız ve savaşı engellemeliyiz, çünkü İran halkı savaşlardan yoruldu." dedi.
Muhammedi, ülkedeki ekonomik duruma ilişkin ise şunları paylaştı:
"Ekonomik durum çok kötü durumda, insanlarımız daha önce 1 tümene aldığı şeyi 20 tümene alamıyor. Çoğu zaman yiyecek yemekleri olmuyor ve aç yatıyorlar. Halkımızın geçim şartları çok ağırlaştı."
Ülke içinden Zarif'in önünün kesildiğini savunan Muhammedi, "ABD bazı tavizler vermeli ve müzakere olmalı. Müzakere etmenin sakıncası yok. İki ülke arasında diplomatik kanallar kurulmalı. Çözüm, adil bir müzakere yürütülmesi ve yaptırımların kaldırılmasıdır. Bu şekilde ekonomik durum da yavaş yavaş düzelir ve halkımız rahata kavuşur." değerlendirmesinde bulundu.
"HİÇBİRİMİZ MÜZAKERENİN ASLINA KARŞI DEĞİLİZ"
Din adamı Murtaza Receppur ise nükleer anlaşmanın iyi bir şey olduğunu ancak İran halkının buradan elde ettiği kazanımların yaptırımlarla karşılaştığını belirtti.
Nükleer anlaşma ile İran vatandaşlarının sofrasının zenginleşmesinin beklendiğine dikkati çeken Receppur, şunları kaydetti:
"2018'in başında 3,5 tümen olan doların ulaştığı seviyeyi hepimiz görüyoruz. Hiçbirimiz müzakerenin aslına karşı değiliz ancak ABD ve başındaki yöneticileri güvenilir değil. ABD'nin Orta Doğu'da ürettiği gerginlik İran'ı korkutmaz, buna karşı hazırlığımız var. Ancak İran bu gerginliğin savaşa dönüşmesine izin vermeyecektir."
(AA)