Hariri’den Hizbullah’a bir şans daha

Siyasal kriz çıkmaması için polemiklerden uzak duracağını açıklayan Başbakan Saad Hariri bu strateji çerçevesinde Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım’ın açıklamalarına cevap vermemeyi tercih etti.

1

Hariri, Kasım’ın “Direniş ekseni, bölgenin denklemlerini bugün şekillendiren şeydir” şeklindeki açıklamasına yorum yapmadı. Dışişleri Bakanı Cibran Basil ise, “Kasım’ın sözleri Hizbullah’ı temsil ediyor, bizi değil” diyerek, birçok milletvekilinin, polemiklerden uzak durma politikası sebebiyle, konuyla ilgili yorum yapmayı reddettiğini söyledi.

Ancak anlaşmanın en önemli tarafları olan Müstakbel Hareketi ve Ulusal Özgürlük Hareketi’nin konumu, esas itibariyle farklı olsa bile, Hariri’nin istifasını geri çekmeye yol açan “yeni çözüm”ü sürdürme girişimini yansıtıyor. Bu durum aynı zamanda, Hizbullah’ın baştan beri savunduğu “kendini uzak tutma politikası, herhangi bir durumda siyasi bir görüş ifadesi içermiyor” açıklamaları çerçevesinde, anlaşmanın sertliği ve devam güvencesi hakkında önemli bir soruyu gündeme getiriyor. Nitekim bazıları, söz konusu politikanın hükümetteki bakanlarla sınırlı olduğu görüşünde…

“Hariri’nin Hizbullah’a tanıdığı fırsat önemli”

Hariri’nin “Hizbullah’ın, ihlalin tekrarlanmasının sorumluluğunu taşıyacağı” açıklaması Müstakbel Hareketi milletvekili Muhammed el-Haccar tarafından doğrulanırken, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada el-Haccar, “Hariri’nin anlaşmanın korunması için Hizbullah’a tanıdığı fırsat gerçekten ciddi. Zira Hariri, bu politikaya uyulmaması durumunda farklı bir konuma yönelecek” ifadelerini kullandı. Açıklamada ayrıca Hükümetteki Hizbullah temsilcileri de dâhil, tüm tarafların bu anlaşmanın bozulmaması için çaba sarf edeceklerini belirttiler. El-Haccar, açıklamanın sadece hükümetteki Hizbullah bakanlarını bağladığını, Hizbullah yetkililerini bağlamadığı söylemekten de kaçındı.

Üslup ve ifadeleri açık olan anlaşma, önceki anlaşmalardan farklı olarak, bakanlarla sınırlandırılmayıp hükümetteki tüm parti temsilcilerini ve siyasi isimleri kapsadığını ifade eden El-Haccar, bu kararın sorumluluk taşımayı kabul edenler tarafından alındığını söyledi.

“Tarafsızlık ilkesini reddetmiyoruz”

Bütün tarafların, üzerinde anlaşmaya varılan “Kendini uzak tutma” politikasına uymaları beklenirken, Kalkınma ve Kurtuluş Bloğu milletvekili Ali Haris, Kasım’ın açıklamasının herhangi bir kişi veya tarafa yönelik yapılmadığını kaydetti. Şarku’l Avsat’a konuşan Haris, “Konumumuz ve görüşümüz, herkesin, üzerinde anlaşmaya varılan durumlara uyması ve Lübnan’ın birliği gibi, Lübnan’ın çıkarlarını bir araya getiren söylemlere dikkat etmesi yönündedir. Bazılarının talep ettiği tarafsızlık ilkesini hiçbir şekilde reddetmiyoruz, ancak Lübnan’ın Filistin davasında veya bölgenin herhangi bir toprağının işgal edilmesi konusunda da tarafsız olmasını kesinlikle kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı Naim Kasım, “Direniş ekseni, bugün bölgenin denklemlerini şekillendiren şeydir” ifadeleriyle, Tahran’dan Suudi Arabistan’a bir saldırı başlattı.

Diğer taraftan Hizbullah müttefiki olan Dışişleri Bakanı Cibran Bassil’in tutumu, Kasım’ın sözleriyle aynı değildi. Öyle ki bir televizyon programında durumu değerlendiren Bassil, Kasım’ın İran ekseni ile ilgili sözlerini “Hizbullah’ı temsil ediyor, bizi değil” şeklinde cevap verdi. Bassil ayrıca, “Biz, tüm tarafları Lübnan eksenine yakınlaştırmaya çalışıyoruz.” dedi. Hariri ise söz konusu açıklamalara cevap vermeyi reddetti.

“Devlet güçlendiğinde, diğer tüm taraflar zayıflar”

Başbakan çarşamba akşamı Al İtani ailesi ile yaptığı görüşmede, “Şuan “uzak durma” politikasına bir fırsat vererek, yanıt vermeyeceğim” dedi.

Söz konusu görüşmede Hariri, “Arap kardeşlerimizle ayrışmamız, iç işlerine müdahale etmemiz ve onlara zarar vermemiz Lübnanlıların yararına mıdır? Yoksa bu kendimizi uzak tutma politikası bizim çıkarımıza mı?” diye sordu. Ardından “Benim politikam, Lübnan’ı bölgede hiçbir geleceği olmayan çatışmalar ve yangınlardan uzak tutmak ve tek çözüm olan devleti yaşatmaktır. Devlet güçlendiğinde, diğer tüm taraflar zayıflar ve tüm siyasi partilerle silah taşısalar bile eşit olur. Güçlü bir ordu, güçlü kurumlar, güçlü bir yargı ve tüm vatandaşlara fayda sağlayan güçlü bir ekonomi olduğunda ise, devlet de bütün Lübnan’dan sorumlu olur.” dedi.

Şarkul Avsat