IHA
G7 ülkeleri tarafından yayınlanan ortak açıklamada, Gazze Şeridi'nde insani aralara destek verildiği belirtilerek, "Hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin adil, kalıcı, güvenli ve barış içinde yaşamalarını sağlayacak iki devletli bir çözüme olan bağlılığımızı sürdürüyoruz" denildi.
ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada ve Japonya'dan oluşan G7 ülkelerinin liderleri, küresel zorlukları ele almak ve daha iyi bir gelecek için bir rota çizmek üzere çevrimiçi olarak bir araya geldi. Görüşmeye Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy de katıldı.
Görüşmenin ardından yayınlanan ortak açıklamada, "Tüm ulusları, özellikle de savunmasız olanları koruyan hukukun üstünlüğünün yanı sıra dünyanın her yerinde küresel güvenlik ve insan onurunu koruma konusundaki kararlılığımızı sürdürüyoruz. Uluslararası barış, refah ve sürdürülebilir kalkınma arayışında her zamankinden daha fazla birlik içindeyiz ve G7'nin ötesinde uluslararası ortaklarla olan bağımızı güçlendirdik" denildi.
Ukrayna
Ukrayna'ya olan desteğe vurgu yapılan açıklamada, "Ukrayna'nın bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğü için verdiği mücadeleyi destekleme konusundaki kararlılığımız sarsılmazdır. Savaş alanında kullanılanlar da dahil olmak üzere, Rusya'nın ordusu ve endüstrisi için kritik olan tüm öğelerin ihracatını kısıtlama yönündeki taahhüdümüz devam ediyor ve üçüncü tarafları da eşdeğer eylemde bulunmaya çağırıyoruz" denildi.
Rusya'nın Ukrayna'ya Dünya Bankası'na göre bugüne kadar 400 milyar doları aşan zararın bedelini ödemesi gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, "Hukuk sistemlerimiz, uluslararası hukuka uygun olarak Ukrayna'nın Rusya'dan tazminat almasına yardımcı olmak için mümkün olan tüm yolları araştıracak. İlgili bakanlarımıza bir sonraki toplantımızda bu konu üzerinde çalışmaya devam etmeleri yönünde talimat veriyoruz" denildi.
Rusya'nın sorumsuz nükleer söylemi, stratejik gözdağı tutumu ve silah kontrol rejimlerini baltalaması kabul edilemez olduğu vurgulanan açıklamada, "Rusya'nın, Ukrayna'ya yönelik savaşı bağlamında nükleer silah kullanması bir yana, Rusya'nın nükleer silah kullanma tehdidi bile kabul edilemez" denildi.
Orta Doğu
Filistin ve İsrail arasında 7 Ekim'den bu yana devam eden çatışmalara değinilen açıklamada, "ABD, Katar, Mısır ve bölgedeki diğer ülkelerin liderliğinde sağlanan, esirlerin serbest bırakılmasına ve Gazze'ye hayati önem taşıyan insani yardımların girmesine olanak tanıyan son duraklamayı memnuniyetle karşılamakla birlikte askeri operasyonların yeniden başlamasından derin üzüntü duyuyoruz" denildi.
Kalan tüm esirlerin ön koşulsuz olarak derhal serbest bırakılması çağrısında bulunulan açıklamada, "Gazze'de giderek kötüleşen insani krizin ele alınması ve sivil kayıpların en aza indirilmesi için daha acil adımlar atılması gerekmektedir. Bunu sağlamak üzere daha fazla insani yardım arası verilmesini destekliyor ve teşvik ediyoruz" denildi.
Gazze Şeridi'nde daha fazla insanın yerinden edilmesini önlemek ve sivil altyapıyı korumak için daha etkili adımlar atılması gerektiği belirtilen açıklamada, "Sivillere yönelik insani yardımın engelsiz ve sürekli bir şekilde sağlanması için her türlü çaba sarf edilmelidir. Nüfus giderek daha savunmasız hale gelmektedir ve kış yaklaşırken, ilave geçişlerin açılması da dahil olmak üzere, sahadaki ihtiyaçların tam olarak karşılanabilmesi için Gazze'ye insani yardım akışını arttırmaya devam etmeliyiz" denildi.
"Uluslararası toplumu BM'nin acil çağrısını tam olarak finanse etmeye çağırıyoruz"
Tarafların uluslararası insancıl hukuka uyması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, "BM kuruluşları ile diğer insani yardım aktörleri de dahil olmak üzere Filistin halkına 600 milyon dolardan fazla yardım yapılacağını duyurduk. Uluslararası toplumu BM'nin acil çağrısını tam olarak finanse etmeye çağırıyoruz" denildi.
Batı Şeria'da aşırılık yanlısı İsrailli yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddet eylemleri kınanan açıklamada, "Suç işleyenlerden hesap sorulmalıdır" denildi.
Orta Doğu'daki bölgesel aktörlerin istikrarı bozucu faaliyetlerine son vermesi gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, "Özellikle İran'ı, Hamas, Hizbullah, Husiler ve diğer devlet dışı aktörlere destek vermekten kaçınmaya ve bu gruplar üzerindeki nüfuzunu bölgesel gerilimi azaltmak için kullanmaya çağırıyoruz. Bölgedeki ortaklarımızla birlikte çatışmanın daha fazla tırmanmasını ve daha geniş bir alana yayılmasını önlemek için yoğun bir şekilde çalışıyoruz" denildi.
Kızıldeniz'de ticari gemilere yönelik saldırıların kınandığı açıklamada, "Husilere özellikle sivillere yönelik saldırıları ve uluslararası deniz yolları ile ticari gemilere yönelik tehditleri derhal durdurmaları çağrısında bulunuyoruz. Husiler tarafından gerçekleştirilen saldırıların İran tarafından desteklendiğine inanmak için sebepler bulunmaktadır" denildi.
İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın başlangıcından bu yana dünya genelinde nefret dolu söylemlerin artığına değinilen açıklamada, "Antisemitizm ve İslamofobinin her türlüsünü kategorik olarak reddediyoruz" denildi.
İsraillilerin ve Filistinlilerin güvenlik, onur ve barış içinde yaşama konusunda eşit hakka sahip olduğu vurgulanan açıklamada, "Gazze için sürdürülebilir uzun vadeli çözümlerin koşullarının oluşturulmasına yardımcı olmak üzere ortaklarımızla yakın işbirliği içerisinde çalışmaya kararlıyız. Ayrıca daha geniş kapsamlı bir barış sürecine geri dönüldüğünü görmemiz gerekiyor. Hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin adil, kalıcı, güvenli ve barış içinde yaşamalarını sağlayacak iki devletli bir çözüme olan bağlılığımızı sürdürüyoruz" denildi.
Çin
Çin ile samimi ilişkiler kurmanın ve endişeleri doğrudan Çin'e ifade etmenin öneminin bilincinde olunduğu ifade edilen açıklamada, "Çin ile yapıcı ve istikrarlı ilişkiler kurmaya hazırız. Uluslararası toplumdaki rolü ve ekonomisinin büyüklüğü göz önüne alındığında, küresel zorluklar ve ortak çıkar alanları konusunda Çin ile işbirliği yapılması gerekmektedir" denildi.
G7 ülkelerinin izledikleri politikaların Çin'e zarar vermek veya Çin'in ekonomik ilerlemesini ve kalkınmasını engellemek amacında olmadığı belirtilen açıklamada, "Uluslararası kurallara göre oynayan, büyüyen bir Çin küresel açıdan ilgi çekici olacaktır. Ayrılmıyoruz veya içe dönmüyoruz. Aynı zamanda, ekonomik dayanıklılığın riskten arındırma ve çeşitlendirme gerektirdiğinin de farkındayız. Bireysel ve kolektif olarak kendi ekonomik canlılığımıza yatırım yapmak için adımlar atacağız. Kritik tedarik zincirlerimizde aşırı bağımlılığı azaltacağız" denildi.
Doğu ve Güney Çin Denizlerindeki durumla ilgili ciddi endişelerin sürdüğü ifade edilen açıklamada, "Güç veya baskı yoluyla statükoyu değiştirmeye yönelik tek taraflı girişimlere şiddetle karşı çıkıyoruz. Uluslararası toplumda güvenlik ve refah için Tayvan Boğazı'nda barış ve istikrarın vazgeçilmez olduğunu bir kez daha teyit ediyoruz. Belirtilen Çin politikaları da dahil olmak üzere G7 üyelerinin Tayvan'a ilişkin temel pozisyonlarında herhangi bir değişiklik yok. Boğazlar arası sorunların barışçıl çözümü için çağrıda bulunuyoruz" denildi.
Açıklamada, "Çin'i Hong Kong'un haklarını, özgürlüklerini ve yüksek düzeyde özerkliğini koruyan Çin-İngiliz Ortak Deklarasyonu ve Temel Kanun kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmeye çağırıyoruz" denildi.
Çin'e Rusya'nın Ukrayna'dan çekilmesi için baskı yapması çağrısında bulunulan açıklamada, "Çin'i, Rusya'ya askeri saldırganlığını durdurması ve askerlerini Ukrayna'dan derhal, tamamen ve koşulsuz olarak geri çekmesi için baskı yapmaya çağırıyoruz" denildi.
Kuzey Kore
Kuzey Kore'ye tüm kitle imha silahlarını ve balistik füzelerini tamamen, doğrulanabilir ve geri dönülemez şekilde imha edilmesi çağrısında bulunulan açıklamada, "Devam eden balistik füze fırlatmalarını, 21 Kasım 2023'te gerçekleştirilen balistik füze teknolojisi kullanılarak yapılan son fırlatmayı ve ilgili BMGK kararını doğrudan ihlal eden Kuzey Kore'den Rusya'ya silah transferini şiddetle kınıyoruz. Kuzey Kore'yi insan haklarına saygı duymaya ve uluslararası insani yardım kuruluşlarının erişimini kolaylaştırmaya çağırıyoruz" denildi.