Foreign Affairs: ''ABD iklim değişikliğine hazır değil''

2021 yılı içinde Türkiye'nin de payını aldığı birçok doğa olayında dünya iklim krizi gerçeğiyle ilk kez bu kadar ciddi yüzleşti. ABD'de Şubat ayından itibaren görülen aşırı değişiklikler, Haziran ayındaki yüksek sıcaklıklar ve en son 46 kişinin ölümüne sebep olan Ida Kasırgasının ardından ''ABD iklim krizine ne kadar hazır?'' sorusu sorulmaya başlandı.

Aksam.com.tr

Çeviri: Hasan Selçuk Turan

İklim değişikliği ya da "iklim krizi" insanlığı tarihinde görülmemiş bir olasılıkla tehdit ediyor. Sürekli artan sera gazının küresel sıcaklıkların yükselmesine neden olacağını, daha uzun ve daha sıcak ısı dalgaları, daha derin kuraklıklar ve daha büyük fırtınalardan oluşan bir kısır döngüye dönüşeceği felaket senaryolarından birkaçı durumunda. Amerikan Foreign Affairs dergisinde ABD'nin bu sürece hazırlıklı olmadığı yönünde bir makale yayımlandı.

Aksam.comtr'nin Amerikan Foreign Affairs dergisinden aktardığı habere göre, öngörülen vahşi doğal afetler başladı.

2021'in aşırı iklim koşullarının gerçekleştiği yıkıcı bir yıl olduğu belirtilen makalede şu veriler sıralandı:

Şubat ayında buzlu fırtınalar ve dondurucu soğuklar Teksas'ın elektrik şebekesini alt üst etti. Enerji şirketleri aşırı soğuğa karşı koyamadı ve beş milyon insan elektriksiz kaldı. Bazıları yataklarında donarak öldü. Sonra Haziran ayında, korkunç bir sıcak hava dalgası Portland, Oregon'u kavurdu. Yükselen sıcaklıklar, şehri toplu taşıma sisteminin bir kısmını kapatmaya zorladı. Aynı ay, Washington Eyaletindeki aşırı sıcaklık, asfalt ve beton yolların bükülmesine neden oldu.

Bu ayın başlarında, Ida Kasırgası bir saat boyunca New York'ta üç inçten fazla yağmur yağdı. Çoğu, saatte maksimum 1,75 inç yağışla başa çıkmak için tasarlanmış şehrin kanalizasyon sistemine indi. Yaygın sel meydana geldi, evlere ve işyerlerine zarar verdi ve dört eyalette 46 kişi öldü. Ocak ayında Detroit'te, sadece 19 saat içinde yaklaşık sekiz inçlik yağmur düştü.

ABD'nin 2021'de "yıkımdan kurtulamadığını" belirten makalede aksine, fırtınalar ve diğer aşırı hava olayları, en yoğun nüfuslu bölgelerinin en savunmasız bölgeler olduğunu ve ülke çapındaki evler, yollar, kamu hizmetleri, iletişim sistemleri ve diğer temel tesislerin aşırılıklar için inşa edilmediğini gösterdi.

Dergide, öngörülen gerçekliklere karşın sera gazı emisyonlarını azaltmanın yanında Amerikalılara "hayatlarını inşa etme, planlama ve yaşama biçiminde çarpıcı değişiklikler yapma" önerisi sunuldu.

"Ülke çapında bu kompleks süreci başlatmanın doğru yolu, Amerika Birleşik Devletleri'nin iklim riskini her düzeydeki kamusal karar alma sürecine dahil eden bir ulusal uyum stratejisi ve başlıca dönüm noktalarını ortaya koyan, ortak önceliklerini belirleyen bir harita çıkarmak" olacağı söylenen makalede böyle bir planın, ancak krizin etkilerini azaltabileceği belirtildi.