Serdar SAĞLAM
- Üst akıl dünyayı yeniden dizayn peşinde! Bu yüzden 'Dünya 5'ten büyüktür' diyen de, 'Petrol gelirlerimi halkıma harcayacağım', 'Toprağımı köylümle paylaşacağım', 'Dış politikamı küresel güçlerin değil milli çıkarlarıma göre belirleyeceğim' diyen de hedefte...
- 'Özgürlük, demokrasi' yalanlarıyla Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren, Erdoğan liderliğindeki Türkiye'yi 'hizaya' getirmek için her yöntemi deneyen 'Üst akıl', arka bahçesi gördüğü Latin Amerika'da da 'askeri ve sivil' darbeler eliyle halk iradesini gasp ediyor!
Aslında bu son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde somutlaşan Türkiye’nin bağımsız politika üretme tarzına yönelik ilk darbe girişimi değildi.
Benzerlikler Şaşırtıcı
Ülkemizde peşi sıra uygulanan darbe senaryoları aslında bir yerlerden dikte edilmek istenen küresel düzene kafa tutan bütün ülkelere uygulanıyor. Bölgemizdeki bu tarz operasyonları az çok görüp, yorumlayabiliyoruz... Bu çalışmamızda dünyanın öbür ucunda, milli duruşlarıyla düzene kafa tutan Latin Amerika ülkelerine yönelik saldırıları mercek altına alacağız... Ve operasyonlardaki benzerlikler sizi de şaşırtacak...
Rio’nun provası ilk orada yapıldı
2012’de rahip ve solcu olan Fernando Lugo seçimlere 1 yıl kala senato darbesiyle görevinden azledildi. Lugo’nun liderliğini yaptığı grup 2008’de irili ufaklı sol partilerin ittifakıyla iktidara gelmişti. Lugo ülkesinde “Yoksulların Psikoposu” olarak tanınıyordu.
Yargılamak için yeni madde
Lugo’nun vaatleri arasında tarım reformu, 300 bin topraksız köylüye toprak dağıtılması, eğitim ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlanması, daha adil bir yargı sistemi ve diktatör Stroessner’in keyfî biçimde eşe-dosta dağıttığı 7 milyon hektarlık toprağın geri alınması vardı. 2009’da askeri darbe girişimini harekete geçmeden engelleyen Lugo için sorun bitmedi. Parlamento 2012’de anayasaya “görevlerini düşük performansla yerine getirdiği” takdirde başkanı görevini ihmalden ötürü yargılanabilmesine izin veren bir madde ekledi.
Türk bayraklı protesto
Brezilya'nın Sao Paulo kentinde, ABD destekli yeni devlet başkanı Michel Temer karşıtı gösterilere binlerce kişi katıldı. Protesto gösterilerinde bir kişinin Türk bayraklı pankart taşıdığı görüldü.
Brezilya’nın 17-25 Aralık'ı başarılı oldu!
1999'da dünyayı da sarsan ekonomik kriz sonrası Brezilya'da esen sol rüzgarlar, 2003 yılında Lula da Silva liderliğindeki İşçi Partisi'ni iktidara taşıdı. Lula'nın devlet başkanlığı koltuğuna oturmasından hemen sonra ülke içinde sosyal politikalara ağırlık vermiş, dış politikada ise ezberleri bozan bir tavır takınmaya başlamıştı.
ÖNCE SOKAK EYLEMLERİ
Öyle ki ABD'nin önerisiyle İran'a yönelik yaptırım kararı alınırken Cumhurbaşkanı Erdoğan'la birlikte BM'ye tepki gösteren tek isim olmuş, Brezilya ve Türkiye Tahran'a yönelik alternatif bir plan için uzun süre çaba harcamıştı... Lula 2010 yılında görevi yerine aday gösterdiği Dilma Rousseff’e devretti. Rousseff de selefiyle benzer politikalar izleyeceğini uygulamalarıyla ortaya koyarken, ilginç bir şekilde Türkiye'de olduğu gibi sokak eylemleri patlak vermeye başladı. Gerekçe 'ulaşım ücreteleri'ydi ve turuncu devrimlerde sıklıkla tanıklık ettiğimiz gibi ön cephede yine gençler vardı.
MİLLİ ŞİRKETE KABARIK FATURA
Eylemlerle ülkedeki tansiyon yükseltilirken, ABD 2015 yılında Brezilya'nın dev milli petrol şirketi Petrobras'ı 'yolsuzluk' gerekçesiyle 1.6 milyar dolar cezaya çarptırdı. Şirket, dibe vuran petrol fiyatları yüzünden zaten zor durumdaydı... Bu ekonomik operasyonu Rousseff'e yönelik 'yolsuzluk' iddiaları izlemeye başladı! Solcu lider, kamu hesaplarında usulsüzlük yaparak zararı örtmekle suçlanıyordu. Türkiye'de 17/25 Aralık'ta 'yolsuzlukla mücadele' sosuyla gerçekleştirilmek istenen darbe girişiminin taşları Brezilya'da böylece başarıyla döşenmiş oldu. Önce Rousseff, mayıs ayında tartışmalı bir kararla 'geçici olarak' görevden alındı, geçtiğimiz çarşamba günü de bu karar 'kesin' olarak revize edildi.
Hem yolsuzlukla suçlandı hem koltuğa oturdu
Rousseff'in yerine Michel Temer'in atanması ülkede gerçekleştirilen operasyonun asıl nedeninin 'yolsuzluk' olmadığının kanıtı gibiydi... Zira Temer hakkında da yolsuzluk soruşturması yürütülüyordu. Peki Temer'in özelliği neydi? G20 Zirvesi'ne 5 gün kala Devlet Başkanlığı koltuğuna oturan Temer, "Brezilya'yı tekrar rayına oturtacağım" diyordu...
AMERİKAN MUHBİRİ
Bu ray aslında 'üst aklın' çizgisinden başka bir şey değildi... Üstelik WikiLeaks belgelerinde yeni 'liderin' ismi ABD muhbiri olarak geçiyor, pek çok bilgiyi Washington, INAF ve hatta Wall Street'in bankalarına illetiği bilgisi yer alıyordu. Yemininden sonra yaptığı açıklamada "ülkemizin yurt dışındaki güvenilirliğini yeniden inşa etmek esastır" diyerek 'küresel güçlere' göz kırptı.
Latin Amerika darbelere karşı teyakkuzda
Özellikle son 15 yıldır ulusalcı ve solcu rüzgarın estiği Latin Amerika ülkeleri ABD’nin dayatmacı politikalarına karşı bir arada hareket etmeye çaba gösteriyor. Küba, Bolivya, Venezüella, Brezilya, Arjantin gibi ülkeler işbirliğini artırmak için çabalarken ABD de bu ülkelerin hükümetlerini değiştirmek için çabalıyor. Bu duruma tepki veren isimlerden Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, Brezilya’da Dilma Rousseff’in görevden alınmasını darbe olarak niteleyerek Brezilya’daki büyükelçisini geri çağırdı.
MORALES: ARKASINDA ABD VAR
Rousseff kararını ‘darbe’ olarak nitelendiren Venezuela da Brezilya’yla ilişkilerin dondurulacağını açıkladı ve elçinin geri çekildiğini duyurdu. Morales, Brezilya’da Lula ve Rousseff’e Arjantin’de de Kirchner’e yönelik aynı planın uygulandığını söyledi. Bölge ülkelerindeki orduların daha önce olduğu gibi darbe konusunda ABD’ye destek vermediklerini vurgulayan Morales, ABD’nin medya kampanyaları, meclis ve yargı darbeleriyle hükümetleri zayıflatmaya çalıştığını hatırlattı. Morales, Latin Amerika'da demokratik devrimlerle yönetime gelen hükümet ve devlet başkanlarının durdurulamayacağını söyledi.