Dünyadaki cennet: Keşmir

Son 70 yıldır birçok çatışmanın yaşandığı ve son günlerde Pakistan ile Hindistan arasında yeni bir krize yol açarak tekrar gündeme gelen Keşmir bölgesi; karlı tepeleri, yeşil vadileri ve eşsiz ırmaklarıyla, üzerinde yaşanan çatışma ve savaşlara rağmen “dünyadaki cennet” olarak anılıyor.

1

TM Dijital Haber Merkezi

Pakistan ile Hindistan arasında 70 yıldan fazladır süregelen siyasî ve askerî çatışmaların kaynağı olan Keşmir, yalnızca karlı tepe manzaraları ve yeşil vadileriyle değil, çatışma ve savaşlara rağmen hayatta kalan tarihi ve kültürüyle de “dünyadaki cennet” olarak anılıyor.

Onlarca yıldır süren bölgesel çatışmalara rağmen kendine has yerel kültürünü geliştiren Keşmir’de farklı inançlar, milletler ve kültürler kendi izlerini toprağa kazıdı.

YAYGIN DİN NE ZAMAN İSLÂM OLDU?

Son derece zengin bir mirasa sahip olan Keşmir, Orta ve Güney Asya’nın merkezinde; Pakistan, Hindistan, Afganistan ve Çin’in ortasında yer alıyor. Coğrafî konumu dolayısıyla çeşitli felsefeler ve inanışları bünyesinde barındıran Keşmir’de İslâm, Hinduizm, Sihizm ve Budizm bir arada yaşanıyor.

Pakistan ile Hindistan arasında son günlerde yaşanan çatışmalar, bölgenin yaşadığı ilk kriz değil. Tarih boyunca dinler arası çatışmaların yaşandığı Keşmir’de 14. yüzyıla kadar Hinduizm inancı hakimdi. İslâm’ın bu bölgeye gelmesinin ardından Budist hükümdar Rinchan, bölgede yaşayan birçok insanla birlikte Müslüman oldu. Böylelikle beş yüzyıl boyunca Keşmir’in yaygın dini İslâm oldu.

Keşmir’e tolerans ve eşitlik kültürü getiren İslâm, bölgede farklı dinlerin, milletlerin, kültürlerin, gelenek ve göreneklerin barış içerisinde yaşayabildiği bir toplum oluşturulmasına kapı araladı.

KEŞMİR’İN ÜÇ BÖLGESİ: KEŞMİR, CEMMU, LADAKH

Bugün “Keşmir, Cemmu ve Ladakh” olarak üç büyük bölgeye ayrılan Keşmir’in her kısmında farklı kültürler, gelenekler ve görenekler yaşatılıyor. Keşmir’de Müslümanlar, Cemmu’da Hindular, Ladakh’ta ise Budist’ler yaşamlarını sürdürüyor.

Yüz yıllardır büyük şairlerin ve filozofların çalışma alanı olan ve halkının büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Keşmir, zanaat, edebiyat, şiir, ahşap tekne, halı, başörtüsü, şal ve nakışlarıyla biliniyor.

Keşmir’in kış başkenti olan ve mimarî mirasıyle tarihini ve kültürünü yansıtan Cemmu’da halkın büyük bölümünü Hindular oluşturuyor. Dağlardaki ve tepelerdeki birçok kale ve hisar, bölgenin askerî geçmişine dair ipuçları sunuyor.

Bölgedeki soylu aileler, dans ve müziğin üzerine inşa edilen yerel kültürün gelişimi için her türlü desteği sağlıyor. Zamanlarının büyük bölümünü “Ruf” diye bilinen dansla geçiren halk, özellikle baharın gelişini şenlik havasında kutluyor.

Hint-Budist kültürüyle bilinen Ladakh bölgesinde ise yaygın dinin Budizm olmasına rağmen Sünni ve Şii Müslümanlar da yaşıyor. Son yıllarda Hindistan’ın bazı bölgelerinden göç eden Sihlerin de yaşadığı Ladakh’ta Sanskritçenin yanı sıra antik Tibet dilleri de konuşuluyor.

TİCARET VE TURİZM

Geçmişte büyük ticaret rotalarının merkezinde stratejik bir konuma sahip olan Ladakh’ta, Çin’in 1960’larda Tibet ve Anadolu’ya açılan kapıları kapatmasının ardından, uluslararası ticaret büyük bir düşüş yaşadı. Ticaretten kaybedilen payı turizmden kazanmak için birtakım adımlar atan Çin yönetimi, bugün bölgenin kazancının yüzde 50’sini bu sektörden sağlıyor.

Ladakh bölgesinin bir turizm noktası olarak popüler olmasının altında iki sebep yatıyor:

Olağanüstü güzellikteki eşsiz doğası

Keşmir bölgesindeki siyasî çatışmaların uzağında olması

KEŞMİR MUTFAĞI VE “KIRMIZI ALTIN”

Kültürel ayrılık, Keşmir mutfağına da sirayet etti. Yerel mutfağı Orta Asya, İran ve Çin’den etkilenen bölgenin birçok yemek tarifi, 14. yüzyılda Keşmir’e gelen Müslümanlarla birlikte geldi.

Pirinç, et ile birlikte yüzlerce yıldır Keşmir halkının temel besin maddesi oldu. Pirinç ve et temelinde 30’dan fazla yemek çeşidine sahip olan Keşmir mutfağı -tıpkı Orta Asya mutfağı gibi- karanfil, tarçın, kakule ve zencefil gibi baharatlarla zenginleşiyor. Acı baharatların pek tüketilmediği Keşmir’de, sarımsak ve soğan pek tercih edilmiyor.

Safran ise, Keşmir sofralarında bütünleştirici bir rol üstleniyor. Keşmir’de 16. yüzyılda üretilmeye başlanan safran, pilav, ekmek ve tatlılarda kullanılıyor. Safran üretiminde dünyanın ilk sırasında yer alan bölge, kalitesi ve lezzetinden dolayı safrana “kırmızı altın” diyor.

Dünyanın en meşhur safran üretim merkezinin yer aldığı Keşmir’in kuzeyindeki Pampore bölgesinde, sıcaklık değişimleri ve emlak pazarının gelişmesi dolayısıyla safran üretimi azalmış bulunuyor.

Bir besin maddesi olarak kullanılan safran, bu özelliğinin yanı sıra ilaç, parfüm, kozmetik ve sigara üretiminde de kullanılıyor.