Dış basında Karlov suikasti

Karlov'a düzenlenen suikast uluslararası basında geniş yer bulurken, pek çok gazete, büyükelçinin öldürülmesini, 1. Dünya Savaşı’nı tetikleyen Franz Ferdinand suikastine benzetti.

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, uluslararası medyada geniş yer buldu. Dünya basını, suikast ve ardından yaşanan gelişmeleri manşetten duyururken, olayın Türk-Rus ilişkilerinin geleceğinin yanı sıra bölgesel ve küresel ölçekteki muhtemel sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere de yer verdi.

Pek çok gazete Karlov’un öldürülmesini, 1. Dünya Savaşı’nı tetikleyen Avusturya-Macaristan veliahtı Franz Ferdinand’ın 28 Haziran 1914’te Saraybosna’da uğradığı suikaste benzetirken, bunun en azından bölgesel bir savaşı başlatma potansiyeli olan bir “hamle” niteliği taşıdığını ima etti.

İngiliz basını, Karlov'a düzenlenen saldırının ardından Ankara ve Moskova arasındaki bağın kopmak bir yana, daha da güçleneceği yönünde işaretlerin görünmesini öne çıkardı. Ancak saldırının böyle bir sonucu doğurmaktan uzak olduğunun ortaya çıkmasının belirgin bir şaşkınlığa yol açtığı da görüldü.

"İlişkiler neden bozulmadı?" sorusu

The Guardian gazetesinde yer alan bir analizde, Karlov’un öldürülmesinin iki ülkeyi nasıl olup da daha da yakınlaştırabildiğini anlama isteği dikkat çekti. “Rus diplomatın öldürülmesi Rusya ve Türkiye’yi niçin daha da yakınlaştırır” başlıklı yazının da Franz Ferdinand suikastine gönderme yaparak başladığı görüldü.

The Guardian, Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bu olayın ilişkilere verebileceği zararın önüne geçmek için hızla hareket ettiğini kaydetti ancak bunu, saldırının sorumluluğunu “üçüncü taraflara” yıkarak yaptıklarını ileri sürdü. Gazete, Rusya ve Türkiye’nin Suriye’deki işbirliğini “gevşek uyum” ifadesiyle tanımlarken, Ankara ve Moskova’nın saldırıyla ilgili değerlendirmelerini “komplo teorisi” olarak nitelendirdi.

The Guardian, düşünce kuruluşu Atlantic Council uzmanlarından Aaron Stein’ın, saldırının Türkiye ile Rusya’nın ilişkilerini daha da asimetrik bir hale getireceği ve bundan sonra ilişkilerde Rusya’nın elinin daha da güçleneceği görüşüne de yer verdi.

Gazetenin görüşlerine yer verdiği bir diğer uzman, Rus Uluslararası İlişkiler Konseyi’nden Maxim Suckhov ise iki ülkenin yakın dönemde kurdukları üst düzey siyasi ve askeri ilişkilere dikkat çekti ve “Erdoğan vakitli ve etkin bir kriz diplomasisi yürütürse bu saldırı ikili ilişkilerin durumunu ciddi şekilde etkilemez. Hem Moskova hem de Ankara için riske atılamayacak pek çok konu var” yorumunu yaptı.

Saldırıyı Rusya protestolarıyla ilişkilendirme gayretiDaily Mail Putin’in saldırıyı Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri ve Suriye’deki barış sürecini hedef alan “provokasyon” olarak nitelendirmesini öne çıkartırken, Rus siyasetçi Vladimir Zhirinovsky'nin saldırıyla ilgili olarak İngiltere’yi suçladığına da dikkat çekildi. Zhirinovsky’nin saldırının Erdoğan’ın Moskova ziyaretini engellemeyi hedeflediği görüşünü aktaran gazete, Rus siyasetçinin “Batı aramızı bozmaya çalışıyor.Bütün ihtilafları çıkaran İngiltere” sözlerine yer verdi.

Ancak Daily Mail’in Karlov’a saldırıyı Türkiye’de Rusya’ya karşı sokak protestoları bağlamına oturtmayı seçmesi dikkat çekti.

İngiliz devlet televizyonu BBC de saldırıyı Rusya karşıtı gösteriler bağlamına yerleştirirken, Karlov’un öldürülmesinin Rusya, Türkiye ve İran’ın Suriye’yi 

görüşmek üzere bir araya gelmesinden bir gün önce gerçekleştiğine işaret etti.

Rus Büyükelçi Karlov'un silahlı saldırıya uğramasına dünyadan tepkiler

Sky News televizyonu ise internet sitesinde yayımladığı analizde Türkiye ile Rusya’nın Suriye konusunda “karşıt taraflarda” yer aldığını ancak Suriye konusunun 

dışında bağımsız olarak iyi ilişkiler geliştirme ihtiyacı duydukları görüşüne yer verdi. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin geçen yıl yaşanan uçak 

düşürülmesi olayından bu yana gergin olduğunu savunan Sky News, Rusya’nın Suriye’deki politikasının Türkiye’de huzursuzluğa yol açmasını öne çıkardı.

Sky News de saldırıyı Rusya karşıtı sokak gösterileri bağlamına yerleştirmeyi tercih ederken, “siyasetçilerin olayları sakinleştirmeye dönük bütün gayretlerine 

rağmen” iki ülke arasındaki “zaten kırılgan ilişkilerin yeniden sallanmaya başladığını” iddia etti.

“Rus büyükelçinin öldürülmesi tek başına iki ülke arasında askeri çatışmayı beraberinde getirecek gibi durmuyor. Ancak Rusya karşıtı gösteriler büyürse ve 

Suriye’deki olaylar iki ülke arasındaki düşmanlığı şekillendirirse, tarih, kırılgan ilişkilerin ne kadar hızlı bir şekilde çözüleceğini gösteriyor” ifadelerini 

kullanan Sky News, Karlov’un öldürülmesi ile iki ülke arasında “savaş” ihtimalini bir araya getirmiş oldu.

Sky News’ın televizyon yayınında söz verdiği analistlerin sık sık Rusya ile Türkiye arasındaki tarihi rekabeti vurgulamaları da dikkat çekti.

Franz Ferdinand benzetmesi

Karlov saldırısını Franz Ferdinand suikastiyle ve bir “savaş” ihtimaliyle en ısrarlı şekilde ilişkilendirenin ise Express gazetesi olduğu görüldü.

İki olay arasında pek çok benzerlik olduğunu savunan gazete, “Türkiye NATO’nun kilit bir üyesi ve Rusya ile NATO arasındaki ilişkiler zaten gergin” ifadelerini 

kullandı. Rusya ve NATO arasında son dönemde yaşanan askeri satranca ilişkin örnekleri sıralayan Express, NATO’nun 5. maddesine atıf yaparak, Ankara’daki 

saldırıyı Rusya ve NATO arasındaki daha büyük fay hattına oturtmayı tercih etti.

The Telegraph gazetesinde yer alan bir köşe yazısında da Karlov saldırısının planlı bir eylem gibi göründüğü ve Türk-Rus ilişkilerini bozmayı hedeflemiş 

olabileceği belirtilirken, “Başarılı olduklarında bile suikastçiler arzu ettikleri sonucu her zaman elde edemezler. Fakat üst düzey siyasi cinayetlerin daima 

büyük sonuçları olur” değerlendirmesi yapıldı.

Telegraph da Franz Ferdinand suikastine gönderme yaparak, “O zaman da Büyük Güçler bu olayı bir terör eylemi olarak kınama konusunda birleştiler fakat üzerinden 

6 hafta geçmeden Viyana’nın tepikisi nedeniyle birbirleriyle savaşa tutuştular” ifadelerini kullandı. Telegraph, Karlov’un öldürülemesini kınamaya yönelik ortak 

tutumun, Rusya ve Türkiye’ni seçeceği hareket tarzına bağlı olarak dağılabileceğini ileri sürdü.

Batıya maliyeti

Saldırının Rusya’nın Suriye politikası kadar, Türkiye’nin Rusya ve İran ile Suriye konusunda masaya oturmasını da hedeflemiş olabileceğini savunan Telegraph, 

NATO ve Körfez ülkelerinin üç ülke arasında bugün gerçekleşen görüşmenin dışında kalmasına dikkat çekti.

Karlov cinayetinin Batı için doğurabileceği en kötü sonucun Rusya ile Türkiye arasında silahlı bir çatışma olabileceğini savunan gazetenin, “Türkiye herşeye 

rağmen bir NATO üyesi” ifadesini kullandığı görüldü.

Ancak Telegraph, Türkiye ile Rusya arasındaki yakınlaşmanın bu “suikastten sağ çıkmasının” Batı için iyi bir seçenek olmadığına işaret etti. “Bir krizin 

eşiğinden dönmenin Batıya aldırdığı rahat nefes, Erdoğan’ın Batıdan uzaklaşıp bir Avrasya ittifakına doğru kaymasının doğuracağı endişelerle karışabilir” 

ifadesini kullanan gazete, “Suikast Erdoğan ile Putin’i vahşi bir karşılıklı suçlama sarmalına düşüremese bile büyük sonuçlar doğuracaktır” değerlendirmesini 

yaptı.

Ankara’daki saldırının Batı için bedeline odaklandığı görülen Telegraph makalesinde, şu ifadelere yer verildi:

“Ankara, Kremlin ve Tahran arasında havada birşeyler vardı. NATO’nun Rusya ve İran ile olduğu kadar DEAŞ ile de buluştuğu tektonik katmanlar dramatik şekilde 

kaymak üzere görünüyor. Büyükelçi Karlov’un öldürülmesi bu süreci hızlandırabilir. Bu, jeopolitik bir deprem yaratmasa bile, zeminin Batının ayakları altında 

kaymakta olduğunun bir emaresi.”

Rus basını

İngiliz basınında ifade edilen kaygılar, Karlov saldırısının Rusya’daki yansımalarınca de doğrulanmış görünüyor.

Kommersant gazetesinde yayımlanan Maksim Yusin imzalı değerlendirmede saldırının “Ankara ve Moskova arasında son dönemde yaşanan yakınlaşma nedeniyle memnun 

olmayan taraflardan bir mesaj” olabileceği yorumu yapıldı.

İzvestiya gazetesi yazarı Anton Khashchenko da “İlk akla gelen, bu saldırının Türk - Rus ilişkilerine yönelik olduğu” ifadesini kullanarak şu değelendirmeyi 

yaptı:

“Fakat saldırı sonrasında işbirliğini arttırmaya yönelik yapılan açıklamalar nedeniyle, bu amacın mantığında bazı sıkıntılar olduğu görülüyor. İkinci ihtimal 

ise saldırının Erdoğan ve onun temsil ettiği Türkiye’ye yönelik olduğu. Böyle bir saldırının bir ülkeyi turizm ve ticaret açısından tehlikeli göstereceği 

aşikardır.”

Moskovsky Komsomolets gazetesinden Mikhail Rostovsky ise Rusya’nın artık yeni tür bir savaşa girdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Rusya’nın savaşında artık net sınırlar yok. Bu savaşta düşmanlar herhangi bir zaman diliminde, bölgede veya açıdan saldırabilirler. Saldırı Erdoğan’ın 

itibarına zarar verecektir. Ancak, bu saldırı için Erdoğan’ı sorumlu tutmak doğru değil. Moskova’yı Suriye’ye girmesi için davet eden Erdoğan değildi. 

Saldırının nedeni ne olursa olsun, Rusya ve Ruslar, Suriye krizi öncesinde de saldırıların hedefi oluyordu. Suriye sonrasında artık daha olası bir hedef haline 

geldiler. ‘En kötünün’ artık geride kaldığı düşüncesinde değilim. Hala bitmekten çok uzak bir savaşın içerisindeyiz.”