Dağlık Karabağ meselesinde madalyonun diğer yüzü: Fransa gerçeği

Dağlık Karabağ meselesinde çözümsüzlüğün bir parçası olan Fransa, adeta gölgelerde hareket ederek saman altından su yürüttü. Fakat madalyonun diğer yüzü olan Fransa gerçeği, tüm çıplaklığıyla son 19 yıldır işgalci Ermenistan'ın sırtını yasladığı bir duvar halini aldı. Duvarlar elbette ki yıkılmak için var olduğuna göre, Fransa'nın kerpiçten inşa ettiği bu yapının da yıkılacağı su götürmez bir gerçektir.

Azerbaycan ile işgalci Ermenistan arasında yaşanan 44 günlük savaş sonrasında Dağlık Karabağ meselesinin bu 2 aktörü yalnız değildi.

Pusuda bekleyen konumundaki Fransa, şüphesiz ki konuya ilişkin politikaları en çok tartışılan ülkelerin başında geldi.

Sözde "arabulucu" olan Fransa'nın, işgalci Ermenistan'ın lehine birtakım hamleleri kolladığı ve Karabağ'ı çözümsüzlüğe götürmek için maskesini bir an olsun yüzünden indirmediği gerçeği apaçık ortada.

Doğal olarak Azerbaycan ve Türkiye ise maskenin altındaki özü çıkarmakta kararlı...

Peki, çözüm sürecini baltalamaya çalışan Fransa’nın asıl derdi nedir?

Bunun için Fransa’nın Karabağ sorununa baştan beri süregelen ilgisini irdelemek lazım geliyor.

YANGININ İLK KIVILCIMI PARİS’TEN HAVALANDI

İlginç bir şekilde sorunu alevlendiren adımlardan biri Paris’te atılmıştı.

Zira 1987 yılında Paris'te gerçekleştirilen bir görüşmede bir ilk yaşanmış ve Azerbaycan’ın eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin, işgalci Ermenistan’la birleştirileceğine ilişkin iddialar ortaya atılmıştı.

Velhasıl yangının ilk kıvılcımı burada uçuştu…

Sonrasında peşi sıra gelen yıllarda, kıvılcımların çoğaldığını ve nasıl aleve dönüştüğünü adım adım izledik.

1992'de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Belarus’un başkenti Minsk'te toplandı; Fransa burada ara bulucu olan 11 ülke arasında yerini aldı.

Başlarda aktif olmayan Fransa 1997 yılından itibaren AGİT Minsk Grubu’nda eşbaşkan olmasıyla su yürütme işlemlerine başlamış oldu.

“Fransa'da polis şiddeti olaylarını yayınlamak yasak olacak”

"BAZI DIŞ GÜÇLERİN MUHALEFETİ"

1999 ve 2001'de Fransa, Azerbaycan-işgalci Ermenistan hattındaki görüşmelerde daima kilit rolü bir şekilde oynamayı sürdürdü.

O yıllarda "bazı dış güçlerin muhalefeti" adı altında ne yazık ki çözümsüzlük aldı başını gitti...

ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN PARÇASI

2019 yılında Azerbaycan ile işgalci Ermenistan dışişleri bakanlarının görüşmeleri için mekan olarak Paris (!) tercih edilmişti.

Fransa bilhassa Sarkozy ve Macron dönemlerinde kendi dış politika dinamiklerine ve uluslararası hukuka ihanet edercesine söylemler geliştirmekten geri durmadı.

Temmuz 2020'de başlayan Karabağ çatışmalarında Fransa'nın iyiden iyiye pusudan başını çıkardığı görülürken, Macron yönetiminin birtakım endişelere kapıldığı aşikar…

Fransa'nın Ortadoğu ve Kafkasya'da nüfuzunun günden güne erimesi, buna mukabil Türkiye'nin bölgede etkin konuma yerleşmesi zamanında yakılan ateşin Macron'un eteklerine sıçramasına sebebiyet verdi.

Bittabi Rusya’dan uzaklaşma ihtimali bulunan Ermenistan’ı “kazanmaya” çalışması da Fransa'nın umutları arasında...

KAÇIRILAN ŞANS

Netice itibarıyla Fransa; Karabağ bölgesine ilişkin, çözüm sürecine katkıda bulunmak amacıyla başladığı bu yolda, kavşak değiştirdi ve çözümsüzlüğün dişlileri arasında dönmeye başladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın, ABD’nin Irak’ı işgalini destekleyen Avrupa ülkeleri için sarf ettiği tek bir cümle durumun ironik bir özeti olacaktır:

"Çenelerini kapalı tutmak için çok iyi şansları vardı, ama maalesef o şansı kaçırdılar."