Irak ve Suriye’deki topraklarının yüzde 14’ünü geçen sene kaybeden DAEŞ, aynı dönem içindeLibya’nın Sirte kentinde bir vilayet kurdu, ülkedeki birçok kenti ele geçirmek için sürekli olarak saldırılar düzenledi. Yerel gruplarla ittifak kurarak hakimiyet alanını genişletmeye çalışan DAEŞ’in karşısında düzenli bir Ordu bulunmuyor. ABD ilk kez 13 Kasım’da Libya’da DAEŞ’e karşı hava saldırısı düzenlerken Dışişleri Bakanı John Kerry, ülkede büyüyen tehdidi, “Dünyanın ihtiyacı olan son şey, düzmece bir hilafetin milyarlarca dolar gelire ulaşması” sözleriyle vurguladı. DAEŞ’in siyasi bir buhran yaşanan Libya’daki durumunu inceledik.
Liderler Libya’ya geçti
DAEŞ’in Libya’da ilk kontrol altına aldığı toprak Derna oldu. 80 bin nüfuslu Akdeniz kentinde nisan 2014’te kurulan ‘İslam Gençlik Şuura Konseyi’ örgütü, iki ay içerisinde diğer silahlı gruplara baskın gelerek kentin kontrolünü ele geçirdi ve DAEŞ’e bağlılıklarını ilan etti.
Kaddafi’nin kabilesi biat etti
Şehrin kontrolünü alan DAEŞ, kabileler arası anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapıyor, ihtiyaç sahibi ailelere yardım ederken çocuklara okul gereçleri dağıtımı yapıyor. Sirte’de DAEŞ’e katılan gruplar arasındaki en önemlisi ise Kaddafi’nin Kadhadfa kabilesi. Hz. Muhammed’in kayınpederinin soyundan gelen Musa al-Kazem’in dahil olduğu kabile, Sirte’nin etrafındaki geniş bir alana yayılmış durumda. DAEŞ’in sıradaki hedefi ise Akdeniz kıyısı boyunca yayılmaya çalışmak. DAEŞ’in kıyı kentleri Ez Zaviye, Bingazi, Ecdebiya, Sabratha ve hakimiyetini Kasım 2015’te kaybettiği Derna’da saldırılarına devam ediyor.
Kaçakçılık ekonomisi
Orta Asya’dan Balkanlara, Ortadoğu’dan Orta ve Kuzey Afrika’ya uzanan bir şeriat devleti kurmayı hedefleyen DAEŞ için, Libya konumu ve ekonomik değerleri bakımından da çok değerli. Kaddafi döneminde yıllık 30 ile 45 milyar dolar arasında petrol geliri olan Libya’da Kaddafi döneminde depolanmış çok geniş bir silah stoku bulunuyor. Libya’nın Avrupa’ya olan yakınlığı ise hem savaşçılarını kıtaya geçirmek için bir avantaj, hem de insan kaçakçılığı ekonomisi yaratıyor. İsrail merkezli Meir Amit ve Terörizm istihbaratı Merkezi’nin raporuna göre, Arap veOrta Afrika ülkelerinden gelen mültecilerin Avrupa’ya geçişinden yıllık 255 milyon dolar ile 333 milyon dolar arası bir ekonomik oluşuturuyor. DAEŞ bu organize suç gruplarını bir gelir kaynağı olarak görüp kendine bağladı. ABD merkezli Soufan Group’un ocak ayında yayınladığı rapora göre de, hem El-Kaide hem de DAEŞ Libya’yı güvenli bir liman olarak kullanıyor.
Terör Merkezi’nin raporuna göre, Libya’da kalıcı olmak isteyen DAEŞ, ileri de onlara katılacak bir savaşçı kuşağı yetiştirme kararlılığını gösteriyor. Askeri eğitim kampları düzenleyen, yerel halka el ilanları dağıtan örgüt, ‘İslam Devleti Bölgesinden haberler’ başlığı altında ‘gazete’ çıkarıyor.
Siyasi kaos sürüyor
Muammer Kaddafi’nin devrilmesinden sonra siyasal olarak çöken Libya’da iki hükümet bulunuyor. Doğulu kabileler, federalciler ve Kaddafi dönemi subaylarının bulunduğu Tobruk merkezli hükümet, uluslararası tanınırlığa sahip. Trablus merkezli ikinci hükümette ise Müslüman Kardeşler söz sahibiyken, bu hükümet tanınmıyor. İki hükümetin birleşmesi için de Aralık ayında Birleşmiş Milletler aracılığyla Fas’ta bir anlaşma imzalandı. Ancak Avrupa Konseyidışişleri analisti Mattia Toaldo, yeni hükümetin Trablus hemen taşınmasının mümkün olmadığını, bu durumda ülkeyi kontrol edemeyen başka bir hükümet doğacağını belirtiyor.
Militan sayısı katlandı
ABD Savunma Bakanlığı’na göre, DAEŞ’in Irak ve Suriye’deki asker sayısı 31 bin 500’den 25 bin 000’e gerilerken, aynı dönemde Libya’daki asker sayısı ise ikiye katlanarak 6 bin 500’e çıktı. DAEŞ’in Libya’daki yeni askerlerine ayda 1000 dolar maaş ödediğine dair raporlar yayınlandı.Tunus basınına göre, Arap Baharı’nın en başarılı temsilcisi olarak gösterilen ancak ciddi bir ekonomik krizle boğuşan Tunus’tan 1000 ile 1,500 arasında genç Libya’daki DAEŞ’e katıldı. Nijerya’da aktif olan ve DAEŞ’e biat eden Boko Haram terör örgütünden 1000’i aşkın militan da IŞİD’e katılmak için Libya’ya gitti. DAEŞ, Libya’da ilk kez kadınları ‘Cihatçı Gelinler’ adıyla intihar bombacısı olarak kullanıyor.
Düzenli ordu eksikliği bulunuyor
Düzenli bir ordunun bulunmaması nedeniyle Libya’da DAEŞ ile mücadele sorumluluğu yerel güçlere düşüyor. ABD merkezli Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’ndan Frederic Wehrey, yurtdışından yapılacak askeri bir müdehalenin halktan tepki toplamaması için ABD önderliğindeki koalisyonun yerel güçlere terörle mücadele eğitimi verdiklerini belirtiyor. Wehrey, yerel güçlerin DAEŞ ile savaşmadığı dönemlerde birbirleriyle çatıştıklarını aktarıyor.