The Hindu gazetesinde yer alan habere göre, Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi ve Keşmir'deki Adalet Mahkemesi (IPTK) adlı sivil toplum inisiyatifi, yayımladığı raporda Cammu Keşmir'in kuzeyindeki Bandipora, Baramulla ve Kupwara bölgelerindeki 55 köyde yapılan aramalarda 2 bin 700 mezarın açığa çıkarıldığını, mezarlarda en az 2 bin 900 insanın cesedine ulaşıldığını belirtti.
Hindistan Ulusal İnsan Hakları Komisyonu ve Cammu Keşmir İnsan Hakları Komisyonunu olaya müdahil olmasını talep eden kuruluş, toplu mezarlara ilişkin bulguları içeren raporun, Cammu Keşmir'in lağvedilen Eyalet Yönetimi'nin Eski Başbakanı Ömer Abdullah'a ve Hint hükümetinin ilgili birimlerine iletildiği kaydedildi.
IPTK'nin kurucusu Angana Chatterji, tespit edilen 2 bin 700 mezardan 2 bin 373'ünün isimsiz olduğunu, 154 mezarda 2 ceset, 23 mezarda ise 3 ila 17 ceset bulunduğunu ifade etti.
ABD'de Kaliforniya Bütünleşik Çalışmalar Merkezinde kültürel ve sosyal antropoloji profesörü olarak görev yapan Chatterji, olay hakkında bağımsız soruşturma başlatılması talep ederken, “Hükümet raporu göz ardı etmeyip öncelikli olarak ele almalı." dedi.
Toplu mezarların varlığının insanlığa karşı suçların, savaş suçlarının ve soykırımın işareti olduğuna dikkati çeken Chatterji, "Eğer bir toplu mezar, birden çok, yargısız ve sürekli cinayetlerin varlığına işaret ediyorsa, Bandipora, Baramulla ve Kupwara'da bulunan mezarların, Hint ordusu ve paramiliter güçlerinin bölgedeki kitlesel katliamlarının parçası olduğu açıktır." ifadesini kullandı.
Hint güvenlik güçlerinin, isimsiz ve işaretsiz mezarlara gömülenlerin "yabancı militanlar" olduğunu iddia ettiğini belirten Chatterji, Hint güvenlik güçlerinin "sıcak çatışma sonucu" olduğunu iddia ettiği 50 ölüm vakasını ele aldıklarını, ölenlerin 39'unun Müslüman, 4'ünün Hint kökenli Cammu Keşmir vatandaşları olduğunun anlaşıldığını, 7 kişinin ise kimliğinin tespit edilemediğini aktardı.
Raporun Cammu Keşmir'deki 10 bölgenin yalnızca 3'ünü kapsadığına dikkati çeken Chatterji, "Tüm bölgeleri içeren bir bağımsız soruşturma yapılırsa, 1989'dan bu yana kayıtlara geçen 8 bin faili meçhul kurban, isimsiz ve işaretsiz toplu mezarlarda ortaya çıkacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Bölgedeki faili meçhul cinayetlere son verilmesi için uluslararası topluma çağrıda bulunan Chatterji, "Birleşmiş Milletler ve üye ülkeler Hint devletinin Keşmir'i militarize etmesinin yarattığı ağır sonuçları öngörme ve tedbir alma konusunda maalesef etkili olamamıştır." ifadesini kullandı.
Cammu Keşmir'de bağımsızlık yanlısı direnişçiler ile Hint güvenlik güçleri arasında yaşanan çatışmalarda 1989'dan bu yana 100 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
- Keşmir sorunu
İngiltere, 1947'de Hindistan'dan çekilirken prenslikle yönetilen Keşmir'i Hindistan ya da Pakistan ile birleşme konusunda serbest bıraktı. Nüfusunun yüzde 90'ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan ile birleşmeye karar verdi.
Karara Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan'ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar, 1947'de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da savaş çıktı.
Yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolündeki Keşmir'in yüzde 20'sine ise Çin hakim bulunuyor.
Hindistan, ele geçirdiği bölgeleri "Cammu Keşmir" eyaleti adıyla kendine bağladı. Pakistan ise kendi kontrolündeki Keşmir'e, "Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)" ve "Gilgit Baltistan" olarak iki özerk bölge statüsü verdi.
Hint hükümeti 5 Ağustos 2019'da yaptığı anayasa değişikliğiyle Cammu Keşmir'e yarım asırdan uzun süredir ayrıcalık tanıyan 370'inci maddesini 5 Ağustos'ta iptal ederek, bölgenin özel statülü yapısını ortadan kaldırmış, Cammu Keşmir'i iki birlik toprağına ayırmıştı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini öngördü. Hindistan, halk oylamasına sıcak bakmazken Pakistan ise BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor. (AA)