Bakan Çavuşoğlu: Siz de biz de biliyoruz ki Yunanistan'a kaçanlar darbeciydi

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, FETÖ'nün darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan darbeci askerlere ilişkin, ''Darbeden çok çekmiş bir Yunanistan'ın hemen iade etmesi gerekiyordu ama olmadı, siz de biz de biliyoruz ki bu kişiler darbeciydi. O gece askeri helikopterle Yunanistan'a kaçtılar.'' dedi.

1

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya'da Turizm Merkezi Belek'teki bir otelde Yunanistan Dışişleri Bakanı Georgios Katrugalos ile araya geldi.

Çavuşoğlu ve Katrugalos, ikili ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Ülkeler arasındaki sorunlara uluslararası hukuk çerçevesinde çözümler bulunması gerektiğine inandıklarını dile getiren Katrugalos, bölgede var olan gerginlikleri azaltma yönünde çalışmalar yaptıklarını söyledi. Katrugalos, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarıyla ilgili bazı haklara sahip olduğunu biliyoruz. Biz de bu çerçevede Kıbrıs'ın haklarını destekliyoruz çünkü Kıbrıs, kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde (MEB) var olan hidrokarbon kaynaklarından faydalanma hakkına sahiptir ancak şu da bir gerçek ki Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin de mevcut hakları var. Uluslararası deniz hukukundan kaynaklanan hakları var ve biz bunların farkındayız."

İki ülkenin daha önce güven artırıcı önlemlerle ilgili bazı adımlar attığını hatırlatan Katrugalos, bu önlemlerin uygulanması konusuyla ilgilendiklerini belirtti. 

Katrugalos, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliğine ilişkin, "Türkiye'nin AB perspektifini samimi şekilde destekliyoruz çünkü inanıyoruz ki Türkiye'nin AB'ye üyeliği, hem Türk halkının hem AB'nin hem de Yunanistan'ın menfaatine olacaktır. AB üyesi Türkiye'nin bizim komşumuz olması bizim de menfaatimizedir. Türkiye son derece büyük ve önemli bir ülke." diye konuştu. 

İki ülke arasında ekonomi, kültür ve halklar arasındaki karşılıklı anlayışı güçlendirmek için pozitif gündeme yoğunlaşmak istediklerini belirten Katrugalos, bu kapsamda bazı kültürel ve dini anıtların yeniden yapılandırılması konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını aktardı. 

Katrugalos, "Rodos Adası'ndaki Murat Reis ve Dimetoka'daki Yıldırım Beyazıt Camisi'nin yeniden yapılandırılması, tamir edilmesi konusunu görüştük." ifadesini kullandı.

Yunan Bakan Katrugalos, Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmede, Sümela Manastırı'yla ilgili çalışmaların son aşamaya geldiği bilgisini aldığını ve 15 Ağustos'taki Meryem Ana Bayramı'nda dini tören düzenleneceğini kaydetti. 

"Küçük adımlarla başlayarak sürekli temas halinde olmak zorundayız"

Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması konusunu da görüştüklerini belirten Katrugalos, "İslam ile Hristiyanlık arasında her zaman bir diyalog vardır. Bu çerçevede Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması son derece önemli ancak bunun dışında kültürler arası diyalog ve haklarımızın dostluğu açısından da son derece önemli." diye konuştu. 

Katrugalos, görüşmede, Yunanistan'daki Müslüman azınlıkla ilgili konunun da ele alındığını dile getirerek, "Bu insanlar Yunan vatandaşı ve bizler bu insanların rahatı ve huzuru için elimizden gelen çabayı göstermek zorundayız. Böyle bir mecburiyetimiz var." dedi. 

Görüşmelerde, İstanbul'daki Rum azınlık konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunduklarını ifade eden Katrugalos, vakıf yönetimleriyle ilgili olarak seçimlerin bir an önce yapılması konusunu gündeme getirdiğini kaydetti. 

Katrugalos, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi bağlamında Türkiye ile Yunanistan arasında yapılması planlanan üst düzey stratejik konsey toplantısına ilişkin görüş alışverişinde bulunduklarını bildirdi. 

Yunan Bakan Katrugalos, "Büyük hedefleri olmayan küçük adımlarla başlayarak sürekli olarak temas halinde olmak zorundayız. 12 Nisan'da iki ülkenin dışişleri bakanlıkları yetkilileri arasında güven artırıcı önlemler konusuyla ilgili değerlendirme toplantısı yapılacak. Bu çerçevede dostum Çavuşoğlu ile Kıbrıs konusuyla ilgili ilk gayriresmi istikşafi görüşmeleri de gerçekleştirme konusunda anlaştık." diye konuştu.

Kıbrıs meselesinin uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmesi üzerinde durduklarını belirten Katrugalos, "Artık çağ dışı bir yöntem olan garantiler konusunun saf dışı kalmasından yanayız. Biz, hemen bu konuların ayrıntılı şekilde tartışılmasına geçmedik. Sadece Türk tarafının bu konulara ilişkin fikirleri nelerdir, bu konuların görüşülmesiyle ilgili nasıl bir mekanizma oluşturulur bu konular üzerinde görüş alışverişinde bulunduk." ifadesini kullandı.

Katrugalos, iki ülke arasında denizcilik alanında yapılacak iş birliği konusunun da görüşmelerde gündeme geldiğini söyleyerek, "Haziranda bu konuyla ilgili bir toplantı gerçekleştirilecek." dedi.

"Türkiye'nin hakları olduğunu kabul ediyoruz"

Kıbrıs ile ilgili olarak İsviçre'nin Crans Montana kentinde yapılan görüşmelerde önemli ilerleme kaydedildiğini vurgulayan Katrugalos, "Yunanistan için süreç içinde en önemli konu şu: Buradaki görüşmelerde Kıbrıs konusu uluslararası boyut kazandı. Bizim için en önemli konu bu." değerlendirmesinde bulundu. 

Enerji konusuna ilişkin de Katrugalos şunları söyledi:

"Biz tabii Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan bazı hakları olduğunu kabul ediyoruz ancak bunun ötesinde Kıbrıs'ın hakları var. Ne Yunanistan ne Kıbrıs bölgede bir monopol oluşturmak niyetinde. Esasında böyle de bir şey yapamaz. Burada deniz hukuku kuralları geçerlidir. Yunanistan olarak biz bu çerçevede hareket etmeye devam edeceğiz."

Katrugalos, Kıbrıs konusunda gerginliğin azaltılmasından bahsederken, sorunların hasıraltı edilmesinden değil samimiyetle görüşülmesinden yana olduklarını belirterek, ikili görüşmelerde siyasi diyalog çerçevesinde sorunlara çözüm bulunmaya çalıştıklarını kaydetti.

Yunan Bakan Katrugalos, konuşması şöyle sürdürdü:

"Bizim garantiler konusunda fikir ayrılığımız var çünkü bu konuda tek taraflı hakların korunması söz konusu. Karşı tarafa garantiler konusunda tanınan herhangi bir hak yok. Biz bu konuyu uluslararası hukuk çerçevesinde çözmek zorundayız. Bu esasında daha ileriki dönemlerde yapılacak bir tartışma ancak bunun kamuya açık şekilde bu tartışmanın yapılmış olması da son derece önemli. Biz tabii ki Kıbrıs'ın haklarını savunmak zorundayız. Biz, Yunanistan olarak Kıbrıs'ın kendi Münhasır Ekonomik Bölge'sinde (MEB) bazı hakları olduğuna inanıyoruz ve bunu destekliyoruz. Bu hakları her iki toplumla da ilgili. Hidrokarbon kaynaklarının her iki toplumun menfaatine olacak şekilde değerlendirilmesi konusunun da garanti altına alınmasına aslında çok da soğuk bakmıyoruz. Burada bir fon oluşturulması yönünde bir önerimiz var. Buradan elde edilecek gelirlerin karşılıklı olarak adil bir şekilde dağıtılmasıyla ilgili olarak."

"Yunanistan darbecileri ve teröristleri kesinlikle barındırmaz"

Katrugalos, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan 8 FETÖ mensubu darbeci askerin durumuyla ilgili soruya, "Yunanistan darbecileri ve teröristleri kesinlikle barındırmaz." yanıtını verdi.

Yunanistan'a herhangi bir kişi sığınma talebinde bulunduktan sonra artık bu durumun idari bir hal alıp yargıya taşındığını söyleyen Katrugalos, konuyla ilgili Yunanistan yargısının verdiği karara hükümet olarak müdahale edemeyeceklerini kaydetti.

Katrugalos, "Biz burada bir yürütme organı olarak Türk hükümetindeki dostlarımıza, yapabileceğimiz bir şey varsa iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu söyledik." dedi.

Terör, organize suçlar ve göçmen kaçakçılığı gerçekleştiren kişilerin tespiti konusunda Türkiye ile iş birliği yapmaya her zaman hazır olduklarının altını çizen Katrugalos, Türkiye güzergahından Yunanistan'a kaçışlarda 2008-2017 yıllarında yüzde 38 oranında artış olduğunu belirtti. 

Katrugalos, "birleşik bir Kıbrıs'ı" arzu ettiklerini söyleyerek, "Buna uluslararası hukuka ve karşılıklı saygı çerçevesinde adada yaşayan iki halk karar verecektir." şeklinde konuştu.

Kıta sahanlığı ve MEB konularında uluslararası deniz hukukunun kurallarına riayet edilmesi gerektiğini ifade eden Katrugalos, güven artırıcı önlemler konusunda da farklı alanlarda adımlar atılması gerektiğini kaydetti. 

Katrugalos, "Ben Mevlüt ile her karşılaştığımda kendisinin bana 'kardeş' demesini istiyorum. Benden 'gavur' olarak bahsetmesini istemem kesinlikle." ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu:  İş birliğini güçlendirme arzusu içindeyiz

Bakan Çavuşoğlu ise Katrugalos'u ve heyetini hem Türkiye'de hem de kendi memleketi Antalya'da ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğunu belirtti.

Sabah yaptıkları toplantıda birçok konuyu ele aldıklarını, öncelikle Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmeler nezdinde ortaya çıkan pozitif gündeme ilişkin konuları değerlendirdiklerini anlatan Çavuşoğlu, "İki liderin aldığı kararların takibini nasıl yapacağımızı gözden geçirdik." diye konuştu.

İki ülkenin karşı karşıya kaldığı sorunları, fırsatları birlikte değerlendirmesi gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, güven artırıcı önlemler konusunda da teknik ve bakan düzeyinde görüşmelerin gerçekleştirileceğini kaydetti.

İki bakanlık arasında siyasi istişareleri de 12 Nisan'da gerçekleştireceklerini vurgulayan Çavuşoğlu, "İki ülke arasındaki ticareti, yakınlığı, turist sayısını artırmak hedeflerimizden biri. Ekonomik iş birliğini güçlendirme arzusu içindeyiz. Bununla ilgili ulaştırma projelerini hayata geçirmek istiyoruz." dedi. 

Çeşme-Lavrion seferleri 2 Haziran'da başlıyor
Çeşme ile Atina'nın Lavrion Limanı arasında seferlerin 2 Haziran'da başlayacağını belirten Çavuşoğlu, bunun da memnuniyet verici olduğunu ifade etti.

İleriki süreçte zor meseleleri de kendi aralarında istişare yoluyla değerlendireceklerinin faydalı olacağını düşündüklerini aktaran Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Türkiye'deki azınlıklar ve Yunanistan'daki Türk azınlığı konularını bir araya gelince ele alıyoruz. Neler yapmamız gerektiğini pozitif atmosferde birlikte değerlendirme fırsatı bulduk. Bir araya gelince Ege konuları, Doğu Akdeniz konuları ve Kıbrıs meselesini ele alıyoruz. Kıbrıs'ta yeni bir müzakerenin başlayabilmesi için kendi aramızda neyi ve nasıl müzakere edeceğimiz konusunda bir mutabakata varmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda hemfikiriz. Gayriresmi istişare toplantılarını yapıyoruz. Bugün de kahvaltıda ele aldık."

Bakan Çavuşoğlu, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin de "Başkalarının başarısızlığını hazmedecek durumda değiliz. Laf olsun diye müzakereye başlamayalım. Sonuç odaklı olsun, ucu açık olmasın, çerçevesini önceden belirleyelim. Önümüzdeki müzakerede her iki tarafın kabul edebileceği bir çözüm olsun istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu. 

Bu toplantıları devam ettirme konusunda da hemfikir olduklarını vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye'deki seçimlerin ardından ilk fırsatta Yunanistan'a gideceğini açıkladı.

Bakan Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon rezervlerine ilişkin, Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan hakları olduğunu, yani kıta sahanlığı içindeki alanlarda Türkiye'nin sismik ve sondaj yapma hakkı bulunduğunu belirtti.

"İkinci konusu ise KKTC'yi ilgilendiren bir nokta. Burada Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon rezervlerinde Kıbrıs Türk halkının da hakları var. Bunu herkes kabul ediyor." diyen Çavuşoğlu, Rum kesimi, Yunanistan ve Avrupa Birliği'nin de bunu kabul ettiğini vurguladı.

Başından beri basit bir talepleri olduğunu aktaran Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Biz bu çalışmalara, yani sondaj ya da araştırma çalışmalarına karşı değiliz ama Kıbrıs Türk halkının haklarını garanti altına alması gerekiyor. İki taraf arasında olmayacaksa, AB üzerinden veya başka formüllerde özel şirketler üzerinde bu yapılabilir. Biz her türlü esnekliği gösterdik. Özellikle Anastasiadis, bu hakları Kıbrıs Türk tarafının hakkının olduğunu kabul etmesine rağmen, bunu garanti altına alamayacağını, böyle bir adımı atamayacağını söylemesinden sonra biz de tek taraflı çalışmalara karşı olduğumuz için KKTC'nin şirketlerimize ruhsat verdiği alanlarda sismik araştırmalarımızı yapıyoruz, önümüzdeki süreçte sondaj çalışmalarına da başlayacağız. Oysa bu konu çok basit bir şekilde çözülebilirdi. Biz sorunu çözmek için her türlü yapıcı yaklaşımda bulunduk, esnekliği gösterdik. Şimdi bir fonun kurulmasıyla ilgili öneriler var. Bunları da değerlendiriyoruz."

"Türkiye'nin garantörlüğü daha da önemlidir"
Bakan Çavuşoğlu, "Burada Türkiye kendi alanlarında, kıta sahanlığında haklarını tabii ki kullanacaktır ama KKTC'nin de Kıbrıs Türk halkının halklarını garantör olarak koruma görevi vardır. Bu uluslararası haklardan doğan bir yetkidir. Dolayısıyla burada, Georgios ile hemfikir olmadığım bir konunun altını çizmek isterim. Bugün garanti konusu çağ dışı değildir. Neden? Tek taraflı sondaj çalışmalarını görüyoruz. O yüzden Türkiye'nin garantörlüğü her zamankinden belki daha da önemlidir. KKTC ile Rum kesimi arasında devam müzakerelerde gördük ki Türk tarafıyla yetkileri yönetimi paylaşmak istemeyen bir Rum kesimi var. Aynı şekilde Crans Montana'dan önce siyasi eşitliği kabul etmesine rağmen Crans Montana ve sonrasında siyasi eşitlikten vazgeçen bir Anastasiadis'den bahsediyoruz, Rum kesimini liderinden bahsediyoruz." ifadesini kullandı.

Tüm bu şartlar ortadayken garantilerin ve güvenlik anlaşmasının çağ dışı olduğunu iddia etmenin kendilerine göre gerçekçi bir yaklaşım olmadığını aktaran Çavuşoğlu, tüm bu konuları kapsayan bir Crans Montana Konferansı gerçekleştirdiklerini vurguladı.

Nikos Anastasiadis'in orada kendi kaygılarından, kendine anlattığı kaygılarından dolayı geri adım attığı için başarısız olduğunu belirten Bakan Çavuşoğlu, "Dolayısıyla başarısız bir konferanstan sonra oradan kaldığınız yerden devam etmek ancak zaman ve enerji kaybıdır. O yüzden neyi nasıl müzakere edeceğinizi ve çerçevesini belirlemek için bu yapıcı gayriresmi görüşmeleri sürdürüyoruz. Tüm bu konuları ele alarak yeni bir müzakereye başlayacak mıyız, nasıl başlayacağız ve bunun çerçevesi ne bunu kendi aramızda belirlememiz lazım. Crans Montana'dan bıraktığımız yerden devam etmemiz söz konusu bile olamaz. Kıbrıs konusunda ilk defa konuşmuyoruz, Montana'dan bu yana da yapıcı mesajlarımızı da veriyoruz." diye konuştu.

"Türkiye'nin dahil olmadığı projeler gerçekçi değildir"
Doğu Akdeniz ve Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon rezervlerine ilişkin de açıklamalarda bulunan Bakan Çavuşoğlu, "Türkiye'nin dahil edilmediği ya da dışlandığı hiçbir proje gerçekçi değildir. Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde hakları vardır. Türkiye'yi dışlayarak bir yere varılamayacağının bilinmesi gerekir." diye konuştu.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Çavuşoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan askerlerin ve FETÖ üyelerinin durumunu da görüştüklerini belirtti. 

Türkiye'nin beklentilerini her görüşmede gündeme getirdiklerini anlatan Çavuşoğlu, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın Ankara ziyaretinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ile yaptığı görüşmede de bu konunun gündeme geldiğini aktardı.

Bu sorunun çözülememesi, iade edilememesi sebebiyle son zamanlarda kara yoluyla Yunanistan'dan illegal kaçışların arttığını ifade eden Çavuşoğlu, "Nasıl olsa Yunanistan vermez düşüncesiyle bazı FETÖ üyelerinin kaçmaya teşebbüs ettiğini ve kaçarken de çok sayıda FETÖ mensubunun yakalandığını biliyoruz." diye konuştu. 

Yunanistan Dışişleri Bakanı Georgios Katrugalos'un buna ilişkin yorumunun ardından Çavuşoğlu, şu değerlendirmede bulundu:

"Kendisine teşekkür ediyorum, ama o gece darbe girişiminden sonra askeri kıyafetlerle ve askeri helikopterle Yunanistan'a kaçmışlardır. Siz de hükümetiniz de Çipras da o zaman kabul etmiştir ki bunlar darbeci kişiler ve hemen Türkiye'ye iade edilmesi mümkündü. Helikopter Türkiye'ye gönderildi, ama bu şahıslar kaldı. Esasen bu iş mahkemeye de bırakılmadan, belliydi darbe yaptıkları. Darbeden çok çekmiş bir Yunanistan'ın hemen iade etmesi gerekiyordu. Ama olmadı, siz de biz de biliyoruz ki bu kişiler darbeciydi. O gece askeri helikopterle Yunanistan'a kaçtılar."

"Avrupa Parlamentosu kararı bağlayıcı değil"
Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan'ın Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine her zaman her şartta destek verdiğini vurgulayarak, ilişkilerin pozitif olduğu ya da gergin olduğu dönemlerde de desteğini kesintisiz bir şekilde sürdürdüğünü, Yunanistan'ın bu konuda ilkeli ve samimiyetli bir duruş sergilediğini belirtti.

Avrupa Parlamentosu'nun kararını eleştiren Çavuşoğlu, şu değerlendirmede bulundu:

"Avrupa Parlamentosu'nun aldığı karar bağlayıcı değildir. Maalesef Avrupa Parlamentosu giderek sayısı artan ırkçı ve radikal milletvekilleri yüzünden artık Avrupa'nın ortak değerlerini savunacak bir platformdan uzaklaşmıştır. Sadece Türkiye'ye yönelik değil, Avrupa Birliği'nin kendisine yönelik ve Avrupa'nın ortak değerlerine yönelik de tehdit oluşturmaktadır. Bunlar zaten Avrupa Birliği'ne de karşıdır ama bağlayıcı değildir. Yunanistan'ın da burada bu karara karşı çıkması hem ilkeli bir duruştur, hem de her şartta Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği samimi desteğin bir göstergesidir. Kendilerine teşekkür ediyorum."

(AA)