Avrupa'da ırkçı partilerin yükselişi sürüyor... Aşırı sağ rüzgarının arkasında ne var?

Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili seçimleri 6-9 Haziran'da gerçekleşti. Aşırı sağcı partiler Avrupa Parlamentosu seçimlerinde önemli kazanımlar elde etti. Öyle ki Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ülkesinde erken seçim çağrısında bulundu. Irkçı ve popülist partiler birçok Avrupa Birliği ülkesinin başkentinde giderek daha baskın hale geliyor. Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili seçimlerini ve seçimlerin etkisini Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman ile ele aldık.

aksam.com.tr

Fatih YONCALIK

Avrupa'daki aşırı sağcı partiler Avrupa Parlamentosu seçimlerinde önemli kazanımlar elde etti. Fransa ve Almanya'da, bir zamanlar aşırı uç olarak nitelendirilen partiler, artık kendilerini müesses nizama karşı ciddi birer rakip olarak konumlanıyor. Peki, Avrupa'daki aşırı sağın yükselişinin ardında ne var? Seçim sonuçlarıyla ilgili beklentiler neler? Bu partilerin yükselişi, Avrupa'daki demokratik değerlere ve kurumlara nasıl etki ediyor? Soruların cevabını Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman ile konuştuk.

AB POLİTİKALARINDA DÖNÜŞÜM SİNYALİ

Avrupa Parlamentosu seçimlerinin hem Avrupa Birliği'nin düzenleme kararlarının ve kanunlarının oylandığı yer olması, hem de Avrupa Birliği Komisyonu gibi yürütme organını belirlemesi gibi nedenlerle kurumsal anlamda önemli bir organizasyon olduğunu vurgulayan Tolga Sakman, bununla birlikte seçime katılım oranının %50'ler civarında seyrettiğine işaret ederek Avrupa uluslarının bu organizasyondan beklentilerinin genellikle çok yüksek olmadığının altını çizdi.

Bu yıl gerçekleşen seçimin İngiltere'nin AB'den ayrılması (Brexit) sonrası gerçekleşen ilk seçim olduğunu hatırlatan Sakman, "AB projesine vurulmuş en ağır darbelerden biri olan Brexit ardından AB'nin kapasite devamlılığı hakkındaki şüphe çok arttı. Bu da seçimlerin önemini artırdı." ifadelerine yer verdi.

Sakman açıklamalarının devamında genel olarak AP'nin yapısında keskin bir dönüşümün yaşanmadığını ve parlamenterler arasında liberaller dışında önemli bir değişim oranı olmadığını söyleyerek iki-buçuk partili çoğunluk yapısında aşırı sağın kendine yer bulmasının AB için bazı politikalarda dönüşümün sinyallerini gösterdiğini ifade etti.

Aşırı sağ partilerin aynı noktada durup aynı pencereden bakmadıklarına dikkat çeken Sakman, "Aralarında oldukça farklı düşündükleri konular da mevcut. Ekonomi, dış politika, toplumsal konum gibi temel alanlarda aralarında farklılık olsa da birleştikleri nokta mevcut sistem ve işleyişindeki değişim talebi" dedi ve ekledi: "Aşırı sağ olarak nitelediğimiz görüşlerin bir kısmı Avrupa'nın mevcut sistemi için sarsıcı olsa da aslında milliyetçiliği esas alan bakış açılarını barındırıyor. Avrupa'nın en büyük ve lokomotif ülkeleri olarak nitelenebilecek Almanya, İtalya, İspanya gibi ülkelerin tarihlerinde gerçek aşırı sağ eğilimler olduğu için bu yaklaşımın her zaman bir tehdit unsuru olduğunu görüyoruz."

AVRUPA, BATI MERKEZLİ DÜZENİN DEĞİŞECEĞİNDEN ENDİŞELİ

Batı merkezli düzenin değişeceğine dair inancın Avrupa'da da mevcut olduğunu ifade ederek bu durumun Avrupa toplumlarını kendi ulusal çıkarlarını desteklemeye ittiğini söyleyen Sakman, "Kendi devletlerini, şehirlerini, paralarını, fabrikalarını korumaya çalışan bu yaklaşım, başarılı olmak için kendi insanlarını ve kültürlerini de korumaya itiyor." ifadelerine yer verdi.

Tolga Sakman Avrupa'da aşırı sağ fikirlerin yaklaşık 75 yıldır baskılanmasının bu fikirlerin yok olduğu anlamına da gelmediğini vurgulayarak "Tüm kanuni, siyasi veya psikolojik baskılara rağmen bu görüşlerin Avrupalı toplumların içinde var olduğu ve uygun şartlarda kendine her zaman yer bulabileceğini görüyoruz" dedi.

RUSYA TEHDİDİ AP'DE SAĞIN YÜKSELİŞİNİ TETİKLİYOR

Rusya başta olmak üzere tehdidin artması ve yakınlaşmasının AB toplumunu güvenlikçi politikalara yönelttiğini söyleyen Sakman, "Özgürlük için güvenlik" temasının son zamanlarda Avrupa'da kendine en fazla zemin bulan yaklaşımlardan olduğunu ifade etti.

AVRUPA GÖÇLE MÜCADELEDE SERT ÖNLEM İSTİYOR

Göç olgusu ile önce siyaseten sonra güvenlik ve ekonomi temelli mücadele edilirken bu problemin yanlış yönetildiği ve etkisinin de giderek arttığına dair inancın Avrupa toplumunda giderek yayıldığını söyleyen Tolga Sakman, toplumun bu konularda yeni, kesin ve sert önlemler alınmasından yana olduğunu vurguladı. Öte yandan göçmenlerin özellikle üretimde yer alarak hem yerel toplumların işsiz kalmasına hem de devletlerin üretim stratejilerinde başarısız olmasına neden olduğuna dair söylemin Avrupa toplumunda oldukça destek gördüğünün altını çizen Sakman bu taleplerin de popülist söylemlerle hızlıca kendine yer bulan aşırı sağ partilerin parlamasına neden olduğunu ifade etti.