AA
Borrell, geçen hafta düzenlenen AB liderler zirvesinin sonuçları ışığında bir blog yazısı kaleme aldı.
AB'nin genişlemesinin yeniden gündemin üst sıralarında yer aldığını belirten Borrell, "AB'nin genişlemesini canlandırırken, AB'de ve karar alma mekanizmamızda reform yapmak için de benzer bir çaba göstermeliyiz. Çünkü genişlemiş bir AB rahatça harekete geçebilmelidir. Bu aynı zamanda dış politika ve diğer alanlarda oy birliği kuralının kapsamının daraltılması, nitelikli çoğunluk oyu ile daha fazla karar alınması anlamına da gelmektedir." ifadelerini kullandı.
Borrell, AB'nin, Birliğe katılmaya istekli ve koşulları yerine getiren ülkelere gerekli statüyü tanımasının, "bir iyilik ya da taviz" olmadığını vurgulayarak, "Bu bizim stratejik çıkarımızadır. Kıtayı AB değerleri ve standartları etrafında yapılandırmanın bir yoludur. Güvenilir bir genişleme politikası, tüm Avrupa'da barış, istikrar, güvenlik ve ekonomik büyümeye yapılan jeostratejik bir yatırımdır." değerlendirmesini yaptı.
Mayısın sonunda Rusya'ya yönelik 6. yaptırım paketini kabul etmenin AB'nin bir ayını aldığına, buna rağmen Konseyde üzerinde anlaşılan bazı maddelerin (Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill'e yaptırım gibi) nihai pakete yansıtılamadığına dikkati çeken Borrell, "Kuzey Makedonya ve Arnavutluk ile katılım müzakerelerinin başlatılmasında, bir ülkenin (Bulgaristan) diğer herkesin kabul edebileceği kararı engellemesiyle benzer dinamikleri yaşadık." tespitinde bulundu.
Borrell, oy birliği sisteminin, AB'nin güvenilirliği ve etkinliği için olumsuz sonuçlar doğurduğunun altını çizdi.
AVRUPA SİYASİ TOPLULUĞU
Borrell, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "Avrupa Siyasi Topluluğu" fikrinin zirvede tüm liderlerce kabul gördüğünü belirtti.
Borrell, "Bir Avrupa Siyasi Topluluğu, aday ülkelerin çeşitli AB politikalarına hemen katılmasını sağlayabilir. Ayrıca, isterlerse, Norveç, İsviçre veya İngiltere gibi, Birliğe katılmaları zorunlu olmayan belirli ülkeleri de kapsayabilir." ifadelerini kullandı.