İngiltere’nin ülkesine gelen göçmenlere sınırlama getirmek istemesi nedeniyle Brüksel ve Londra arasında başlayan kriz ülkede AB referandumuna giden yolu açtı. Demokrasinin beşiği olarak anılan İngiltere kıran kırana pazarlıkla AB ile anlaşmaya vararak, göçmenler konusunda özel statü elde etmeyi başardı. Ülke AB’de kalırsa özel statü geçerli olacak ve göçmenlerin durumu da zorlaşacak.
Sosyal yardımlar kesilecek
İngiltere ile Brüksel arasındaki anlaşmanın en önemli maddelerinden biri, AB'den gelen göçmenlere verilen sosyal yardımlarla ilgili 'emniyet freni' sistemi. Bu sisteme göre İngiltere'ye gelen göçmenler sosyal yardımlardan 4 yıl ardından yararlanmaya başlayacak. Bu uygulama yedi yıl boyunca geçerli olacak. AB ülkelerinden gelen göçmenlerin İngiltere dışındaki çocukları için verilen çocuk yardımı söz konusu ülkelerin yaşam maliyeti üzerinden hesaplanacak.
Muaf tutulacak
Birliğin yetkilerini artıracak düzenlemeler İngiltere'yi kapsamayacak. Bu, İngiltere'nin 'siyasi entegrasyona zorlanamayacağı' anlamına geliyor. Bu anlaşmaya karşın yoğun bir yabancı karşıtı kampanya eşliğinde halk, "Birleşik Krallık AB üyesi olarak kalmalı mı, yoksa AB'den ayrılmalı mı?" sorusunu yanıtladı.
Demokratik bir AB yok
Oy kullanan Britanyalıların AB yanlısı olanları dünyanın küreselleştiğini ve içe kapanmanın doğru olmadığını belirtirken ayrılma yanlılarının çoğunluğu ise AB’yi demokratik olmamak ve bürokrasi çöplüğüne dönüşmekle suçluyor. 50 yaşındaki Beatrice Johnson, AB ortak pazarının yozlaşmış olduğunu savunarak, "Bu sebepler birlikten çıkmamız için yeteri kadar iyi sebepler, öyle değil mi?” diye soruyor .
Anketler baş başa
Referanduma saatler kala, son anketler "AB'de kalalım" diyenlerle "AB'den ayrılalım" diyenlerin oranını başa baş gösteriyordu. Referanduma katılım oranı ile kararsızların referandum sonucunu belirlemesi bekleniyor. Analistler, referanduma katılım oranının yüzde 80'i geçebileceğine dikkati çekiyor.