TRT Haber
Lozan Antlaşması Azınlık rejimine ilişkin maddeleri hiçe sayan Atina, Türk azınlığın haklarını yıllardır ihlal ediyor.
TRT Haber'de yer alan habere göre, Uluslararası anlaşmalara aykırı şekilde gayri askeri statüdeki adaları silahlandıran Yunanistan bu hukuk tanımaz tutumunu Türk azınlığa karşı da kullanıyor. Anlaşmalarla hakları garantilenen Türk azınlığa karşı baskı uyguluyor.
Yunanistan'daki Türk azınlığın kimlik sorunu onlarca yıldır kanayan bir yara...
1984'teki yasa ile 'Türk' kelimesinin kullanımını yasaklandı. İçinde Türk ismi geçen dernekler kapatıldı, tabelaları indirildi.
Türk azınlık mensupları konuyu mahkemeye taşıdı. Yunan mahkemelerinden sonuç alınamayınca da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruldu.
Atina aleyhine karar çıksa da 14 yıldır AİHM kararları uygulanmıyor.
Lozan Antlaşmasına göre; Türk azınlık kendi okullarını kurup yönetme ve kontrol etme hakkına sahip.
Ancak Atina okulların özerk statüsünü sayısız yasal düzenleme ve bakanlık kararları ile önemli ölçüde zayıflattı.
Azınlık okullarının iki dilli bir müfredatı olmasına rağmen ders ve dil başına düşen saat oranı yıllar içinde Yunanca lehine artırıldı.
Türk azınlığın çift dilli anaokulları oluşturulması talebi hep görmezden gelindi.
Atina, 2010'daki bakanlık kararı ile de öğrenci kayıt sayısı az olan okulların birleştirilmesinin önünü açtı. Keyfi kararın yürürlüğe girmesiyle 2011'den itibaren onlarca azınlık okulu kapatıldı.
Atina keyfi uygulamalarla Türk azınlığın dinini özgürce yaşamasını da engelliyor.
Batı Trakya Türk Azınlığı tarafından seçilmiş Müftüleri tanımıyor, yerine başka müftü atıyor.
Seçilmiş Müftüler görevlerini icra ettiklerinde ise mahkemelik oluyorlar.
İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete, Yunanistan'ın asimile çalışmalarının hiçbir zmaan bitmeyeceğini, Yunanistan'ın acınlığı bitirmek istediğini dile getirdi.
Seçilmiş Müftü Ahmet Mete, polisin yolda durdurup "Konuştuklarına dikkat et başına bir bela gelirse kendi ağızından gelecek" dediklerini söyledi.
1955 tarihli Yunan Vatandaşlık Yasası'nın 19'uncu maddesi uyarınca "Yunan kökenli olmayan ve geri dönme niyeti olmadan ülkeyi terk edenler" vatandaşlıktan çıkarılabiliyordu.
Yunan yönetimleri 19'uncu maddeyi Türk azınlığa karşı baskı unsuru olarak kullandı.
Keyfi ve gıyabi uygulamalarla çoğunluğu Batı Trakyalı Türk olmak üzere 60 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. "Vatansız" statüsü ile mağdur edildiler.
Türk azınlığın kendi vakıfları ve vakıf malları idaresi konusundaki idari özerkliği de Atina tarafından hiçe sayılıyor.
Vakıfların yönetiminde azınlıklar sürecin dışında bırakılıyor. Mali muafiyete rağmen aşırı vergi ve vergi cezaları uygulamaları ile vakıf mallarını kamulaştırarak azınlığın elinden alıyor.
Hatta bunu sadece Batı Trakya'da değil, Türk azınlığın yaşadığı Rodos ve İstanköy adalarında da yapıyor.
Bu adalardaki Osmanlı Türklerinden kalan mimari eserlerin adını değiştiriyor.
Türk vakıflarına ait taşınmazları da açık artırma yoluyla elden çıkarıyor.
Adalardaki Yunan-Ortodoks vakıflarına vergi uygulanmazken Türk Müslüman vakıfları vergiye tabi tutuluyor.