'Arakan sorununu geniş çaplı küresel koalisyon çözebilir'

Arakanlı Müslümanların haklarını savunan ''Özgür Rohingya Koalisyonu'' adlı sivil toplum kuruluşunun Stratejik İlişkiler Koordinatörü Maung Zarni, Arakan sorununu, geniş çaplı küresel bir koalisyonun çözebileceğini söyledi.

Myanmarlı insan hakları aktivisti Zarni, 9 Aralık Soykırım Kurbanlarını Anma Günü dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu.

Zarni, bölgedeki bazı büyük devletlerin uluslararası platformlarda Arakanlı Müslümanların yaşadığı zulme sessiz kaldığını ve bunun sebebinin de söz konusu ülkelerin askeri ve ekonomik çıkarları olduğunu belirtti.

Zarni, "Hiçbir soykırım tek bir devlet tarafından işlenmez. Ne zaman bir soykırım yapılsa suçlu rejimi destekleyen ya da rejimi koruyan daima bir yandaşlar ittifakı olur." dedi.

Arakanlılara yönelik soykırımın, bu devletlerin "iş birliği, suç ortaklığı ve desteğiyle" yapıldığının altını çizen Zarni, söz konusu devletlere karşı oluşturulacak ittifakın, Arakanlıların güvenli şekilde ülkelerine dönme gibi sorunlarının çözümünde hayati olduğuna işaret etti.

Arakan sorunun çözümü için bir tür müdahalenin gerektiğini fakat bunun illa askeri olmak zorunda olmadığını söyleyen Zarni, başka müdahale yöntemlerinin varlığına işaret etti.

"Alternatif bir ittifak oluşturulmalı"

Zarni, sorunun çözümünde küresel ittifakın önemine dikkati çekerek, "Bangladeş'in ülkede 1 milyonu bulan Arakanlı mülteciler sorununu çözümü için daha geniş çapta uluslararası ittifak kurmaya ihtiyacı var." diye konuştu. 

Arakanlılara yönelik soykırıma karşı çıkan ülkelerin kuracağı ittifakın çözüm olabileceğini belirten Zarni, şunları kaydetti:

"Bangladeş hükümeti, Arakan'ın geleceğini belirlemek için başkent Dakka'da geniş çapta uluslararası bir konferans düzenleyerek uluslararası toplumu harekete geçirmeli. Bangladeş, Latin ve Kuzey Amerika ülkeleri, AB, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arakan'daki soykırıma karşı çıkan diğer ülkelerle BM İnsan Hakları Konseyinde 'alternatif bir ittifak' oluşturmalı."

Arakan sorununun çözümü için Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çi ile konuşmanın bir sonuç vermeyeceğinin altını çizen Zarni, "Suu Çi, sorunun çözülmesi noktasında ya isteksiz ya da ordunun tarafında. Ayrıca, BM'nin (Suu Çi'nin) kendi ordusunun suç işlediği yönünde yaptığı oylamayı bile kabul etmiyor." dedi.

Zarni, Bangladeş'in, yaklaşık 1 milyonu bulan Arakanlı mülteciyi kabul ederek büyük bir sorumluluk ve yük taşıdığını vurguladı.

Bu insanlara bakma görevinin sadece Bangladeş'in sorumluluğu olmadığına dikkati çeken Zarni, "Uluslararası toplum, insani yükümlülüklerini yerine getirerek Bangladeş'in bu ülkedeki Arakanlılara bakabilmesi için gıda, tıbbi malzeme ve eğitim gibi bütün konularda yüzde yüz destek sağlamalı." çağrısında bulundu.

Bangladeş'in, sınırlı kaynaklarıyla ülkedeki tüm mültecilere ev sahipliği yapması için uluslararası toplumdan çift yönlü baskı hissettiğine işaret eden Zarni, Bangladeş'teki mültecilerin sadece yüzde 40'ının ihtiyaçlarının karşılayabildiğini bildirdi.

"Arakanlıların Myanmar'a geri gönderilmesi intihar"

Zarni, Myanmar'daki saldırılardan kaçarak ülkeye sığınan 700 binden fazla Arakanlı Müslüman'ın topraklarına dönüşüne ilişkin planı, Holokost mağdurlarının Auschwitz'deki gaz odalarına geri gönderilmesine benzeterek, "Bu bir intihar çünkü failler hala iktidarda." değerlendirmesinde bulundu.

Arakanlıların geri dönüşünün mevcut durumda söz konusu bile olamayacağının altını çizen Zarni, şu ifadeleri kullandı:

"Eski faillerin çocuklarınızı koruyacağını düşünmek aptallık olur. Bir tecavüzcüye güvenemezsiniz ve aynı evde tecavüzcüyle yaşayamazsınız. Katiller hala etrafta. Geri dönemezsin çünkü annelerinin ve babalarının ve çocuklarının başına gelenleri gördüler. Birçoğu tecavüzden kurtuldu fakat tecavüz edilirken kendi çocuklarını öldürüldüklerini gördü. Bu insanlara geri dönmelerini söyleyemezsiniz. Eğer geri dönmek istemezler ve Bangladeş onları geri dönmeye zorlarsa Bangladeş 'kötü adam' olur çünkü bu uluslararası insani hukuka aykırıdır. Bangladeş'in bunun farkında olduğunu düşünüyorum."

Zarni, Arakanlı Müslümanların, Myanmar'dan botlarla kaçtığını gösteren son raporlara atıfta bulunarak, Myanmar'da Arakanlılara yönelik zulmün hala devam ettiğini dile getirdi.

Arakanlıların Myanmar'daki yaşamından örnekler veren Zarni, "Arakanlıların köyleri artık köy değil. Bunlar, ordu tarafından güvenlik dereceleri olarak belirleniyor ve bir köylü, bir sonraki köye gitmek için dört güvenlik kontrol noktasından geçmek zorunda." şeklinde konuştu.

Zarni, Myanmar'da, Arakanlıların yaşadığı bölgeyi, adeta açık hava hapishanesi durumunda olan Gazze'ye benzeterek, "(Arakanlıların Myanmar'da yaşadığı yer) Sadece daha geniş muhafızlı büyük bir hapishane. Arakanlılar, Myanmar'a geri dönmeyi, huzurlu ve onurlu bir yaşam sürmeyi istiyor. Onlara topraklarını, ormanlarını ve nehirlerini geri verin. Nasıl yaşayacaklarını biliyorlar. Kimseye güvenmek zorunda değiller ve hiç kimseye güvenmediler." ifadesini kullandı.

Myanmarlı insan hakları aktivisti Zarni, Bangladeş'in, 100 bin Arakanlı mülteciyi Bengal Körfezi'nde ve ana karadan 40 kilometre uzaklıkta bulununan, ıssız Thengar-Char adasına yerleştirme planına da karşı çıktı.

Zarni, "İnsanlar, (bu plana ilişkin) ciddi endişelerini dile getirmeye başladı çünkü (barınaklar) bir hapishane kampına daha çok benziyor. Video görüntüleri geliyor, bunlar normal köy değiller. Ayrıca, bu ada, en yakın kıyıya motorlu botla iki saat uzaklıkta." dedi.

Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik 

Birleşmiş Milletlere (BM) göre, 25 Ağustos 2017'den sonra Arakan'daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 725 bine ulaştı. Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayınladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtladı. 

Bangladeş, ülkedeki Arakanlı mültecinin yurtlarına dönüşü için Myanmar ile vardığı anlaşmayı uygulamaktan vazgeçerken, uluslararası medya ve yardım kuruluşlarının Arakan bölgesine girişini ciddi oranda kısıtlayan Myanmar hükümeti, Arakanlı Müslümanların dönüşlerine ilişkin verdiği sözleri yerine getirmedi. 

BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor. 

İnsan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanların gerekli güvenli ortam sağlanmadan Myanmar'a dönmelerinin, yeni bir etnik temizlik kampanyasına yol açacağı endişesini taşıyor.

(AA)