Almanya eski Dışişleri Bakanı Gabriel: Afrin, ABD'ye bir mesajdır

Almanya eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye'nin, Afrin'deki Zeytin Dalı Harekatı'yla ABD'ye, kendisinin de bölgede söz sahibi olduğu ve Kürtlerin kontrolü altındaki herhangi bir yapılaşmaya izin vermeyeceği mesajını ilettiğini belirtti.

1

Gabriel, "Der Tagesspiegel" gazetesi için "Afrin sonrası Türkiye ve Batı - Afrin, ABD'ye bir mesajdır" başlığıyla yazdığı makalede, Türkiye'nin bu mesajı ABD'ye vermek için Suriye'ye kara birlikleri gönderdiğini ve hava kuvvetlerinin yaklaşık yarısıyla kendi tarihinin en büyük hava harekatlarından birini gerçekleştirdiğini kaydederek "Türkiye, Suriye'deki Kürt bölgelerine düzenlediği harekat için yüksek bir bedel ödemeye hazır: Artık Batı'ya bağlanmamak." ifadesine yer verdi.

"Afrin'e yapılan askeri müdahale, ABD'ye açık bir mesajdır: Suriye'deki savaş sonrası düzen Türkiye'nin onayı olmadan gerçekleşmemeli ve herhangi bir şekilde Kürt kontrolü altında oluşturulacak bir yapılanma Türkiye tarafından kabul edilemez." ifadesini kullanan Gabriel, YPG ve PYD'nin ABD'de olduğu gibi Avrupa ülkelerinde de terör örgütü olarak yasaklanmadığını ancak Türkiye'nin ve çok sayıda uluslararası gözlemcinin, terör örgütü PKK ile YPG/PYD arasında yapılan bu ayrımın suni olarak yaratıldığı görüşünü paylaştığına dikkati çekti.

Gabriel, PKK ile YPG arasındaki ilişkinin sadece ideolojik ve sembolik olarak yakın olmadığının altını çizerek ''YPG ve PYD’nin PKK'nın stratejik liderliği altında bulunduğunu ancak nispeten büyük bir operasyon özgürlüğüne sahip olduğunu varsaymak gerekir.'' ifadesini kullandı.

ABD'nin terör örgütü DAEŞ'e karşı mücadelede YPG ve PYD'yi silahlandırıp Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt yapılaşmasına izin vererek Türkiye'yi kışkırttığına işaret eden Gabriel, Türkiye'nin bu durumu kabullenmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle askeri mücadelenin süreceğini kaydetti.

Gabriel, Türkiye'nin, Batı'ya bağımlı olmak istemediğini, bu nedenle ABD ile olası bir krizin jeopolitik sonuçlarından da korkmadığını ifade etti.

ABD'nin, Türkiye ile olan ihtilafı ya kontrol edilebilir gördüğünü ya da Türkiye'nin jeostratejik önemini göz ardı ettiğini belirten Gabriel, "İlk tahmin bir hata olabilir. İkinci tahmin ise felaket sonuçlar doğuracaktır, özellikle de biz Avrupalılar için." değerlendirmesinde bulundu.

Gabriel, kötü sonuçların yaşanmaması için Türkiye ile ilişkiler konusunda tüm Avrupa ülkelerinin yeni bir strateji geliştirmesi gerektiğini vurgulayarak Türkiye'ye yönelik bazı eleştirilere rağmen Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi konusunda daha fazla çaba harcanması gerektiğini, sorunların Rusya'ya karşı yapıldığı gibi başarısız kalan yaptırımlarla çözülemeyeceğini, Türkiye'nin de bu konuda endişe duymadığını belirtti.

Türkiye'nin PKK'dan duyduğu endişelerin yersiz olmadığını ve bu örgütün uyuşturucu, silah kaçakçılığı ve şantajlar nedeniyle Almanya'da yasaklandığını kaydeden Gabriel, Türkiye'nin, terör örgütlerinin üstünlüğüyle kurulacak olası bir Kürt devletine hiçbir zaman izin vermeyeceğini ve gerekirse Rusya, İran ve Suriye'nin görmezlikten gelmesiyle bu terör örgütlerine karşı mücadeleyi sürdüreceğini ifade etti.

Bundan da Moskova ve Şam yönetimlerinin karlı çıkacağını savunan Gabriel, "Bu nedenle bizim çıkarımız, Türkiye'yi jeopolitik açıdan dahil etmeyi sürdürmek olacaktır." ifadesine yer verdi.

Gabriel, bu nedenle Türkiye ile tüm iş birliği imkanlarını mobilize etmeleri ve kazanabileceği çok şey olduğu duygusunu vermeleri gerektiğini vurgulayarak Suriye'deki askeri harekatın sona erdirilmesinden sonra Türkiye ile bir NATO üyesi olarak daha sıkı bir silahlanma iş birliği de yapılabileceğini belirtti.

Türkiye'nin Rusya ile silahlanma iş birliğini düşünmesinin önemli olduğunu kaydeden Gabriel, Türkiye ile yakınlaşmanın vazgeçilmemesi gereken zorlu bir yol olduğuna dikkati çekti.

Yakınlaşma çabalarının başarılı olacağı konusunda bir garantinin bulunmadığını ancak tüm risklere rağmen bu yolda ilerlenmesi gerektiğini belirten Gabriel, "Türkiye'nin izleyeceği özel bir yol, Batı'dan, Avrupa ve NATO'dan uzaklaşması bizim ve Türkiye'de yaşayan vatandaşlar açısından çok daha büyük bir risk olur." ifadesini kullandı.

(AA)