Avrupa Birliği (AB) liderlerinin sığınmacıları birlik topraklarının dışına yerleştirecek "toplama kamplarına" destek vereceğinin ortaya çıkması, birlik genelinde sığınmacı tartışmasını iyice alevlendirdi.
AB Liderler Zirvesi'nin basına sızan taslak sonuç bildirgesinde AB Konseyi'nin, sığınmacıları üye ülke topraklarının dışında tutulmasını sağlayacak "toplama kamplarına" destek vereceğinin ortaya çıkmasıyla birlikte Brüksel kulvarları hareketlendi. AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, 28-29 Haziran'da düzenlenecek Liderler Zirvesi öncesinde pazar günü "sığınmacı sorununa çözüm üretmek isteyen" ülkelerle bir "mini zirve" düzenleyeceğini açıkladı.
AB liderlerinin, özellikle Almanya'da derinleşen sığınmacı krizi sonucu hukuki ve insani açıdan tartışmalı bir fikir olan "toplama kamplarına" yeşil ışık yaktığı değerlendiriliyor.
Sığınmacı krizi 2015 yılında patlak verdiğinde savaş ve zulümden kaçan kişilere kapılarını açarak "Avrupa'nın onurunu" kurtaran Almanya'nın, iç politikadaki baskılar sonucu sığınmacı politikasını değiştirmesi durumunda AB'nin ortak hareket etme kabiliyetinin büyük darbe alacağı düşünülüyor.
Almanya'da eksen kayması
İtalya'nın, aralarında çocuk ve hamile kadınların da bulunduğu 630 göçmeni kabul etmemesinin ardından, Almanya'da sığınmacı sorununun mevcut koalisyonu tehdit etmesi AB'de büyük yankı uyandırdı.
Brüksel'in önde gelen düşünce kuruluşlarından Carnegie Europe uzmanlarından Stefan Lehne, 2015'te Almanya Başbakanı Angela Merkel'in sığınmacılara yönelik politikasının insani bir davranış olduğunu ve zamanında toplumdan da büyük destek gördüğünü anımsattı.
Zaman içinde yoğun sığınmacı akının Almanya'daki kamuoyunu da olumsuz etkilediğini aktaran Lehen, bu durumun Almanya'ya sığınmacı politikasında değişiklik zorunluluğu getirdiğini ifade etti.
German Marshall Fund'ın Avrupa programının göçmenler konusunda Kıdemli Uzmanı Astrid Ziebarth da Almanya'daki gelişmelerin Ekim ayında yapılacak Bavyera bölgesel seçimleri ışığında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Merkel'in Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) "kardeş partisi" Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı ve İçişleri Bakanı Horst Seehofer'in Bavyera seçimlerinde çoğunluğu kaybedeceğinin açık olduğunu kaydeden Ziebarth, CSU'nun aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) Partisi'nden oy kapmak için sığınmacı konusunda katı bir tutum takındığına işaret etti.
Ziebarth, Merkel ve Seehofer arasındaki sığınmacı tartışmasının nasıl sonuçlanacağını öngörmenin zor olduğunu belirterek, "Merkel Avrupa hukuku çerçevesinde diğer üye ülkelerle birlikte hareket etmeyi tercih etse de kardeş partisiyle bir kırılmayı ve koalisyonun dağılma ihtimalini göze almak istemeyecektir. Bu nedenle bir taviz vermek zorunda kalabilir." diye konuştu.
Diğer yandan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'la görüşmesinin ardından Merkel de sığınmacı sorununun çözümü için "toplama kamplarına" destek vereceğini ima etti.
"Sığınmacı kampları tartışmalı bir fikir"
AB çerçevesinde ilk olarak sığınmacı karşıtı tutumuyla bilinen Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından ortaya atılan ve yoğun tepki çeken "toplama kampları" fikri, yakın dönemde Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz tarafından tekrar gündeme getirildi.
Kurz, yasadışı göçle mücadele konusunda "gönüllü ülkeler ekseni" kurulması, bu çerçevede sığınmacıların AB toprakları dışında toplanmasına imkan sağlayacak merkezlerin inşa edilmesi gerektiğini belirtti.
AB üyesi ülkelerin ayrı bir gruplaşmaya giderek "eksen" oluşturması fikrinin talihsiz bir gelişme olduğunu söyleyen Carnegie Europe Uzmanı Lehne, "Yasadışı sığınmacıların AB topraklarına ulaşmasını engellemeyi amaçlayan bu girişim, komşu ülkelerde sığınmacıların tutulacağı kampların kurulmasını öngörüyor. Bu hem hukuki açıdan, hem de insani açıdan tartışmalı bir fikir." açıklamasında bulundu.
Pratik açıdan "toplama kamplarının" kurulmasının da zor olacağını kaydeden Lehne, bu kamplara çok fazla ülkenin ev sahipliği yapmak istemeyeceğini dile getirdi.
"Kamplar insan kaçakçıları için çekici merkezler olur"
German Marshall Fund Uzmanı Ziebarth da AB Liderler Zirvesi'nde sığınmacı konusunda somut sonuçlar elde etmek için çaba sarf edileceğine ancak tüm kararların oybirliğiyle alınması gerektiği için sonuç almanın çok zor olacağına dikkati çekti.
AB Konseyi'nin "bölgesel tahliye merkezleri" olarak adlandırdığı sığınmacı kamplarınının ana gündem maddesi olacağını kaydeden Ziebarth, "AB Konseyi Başkanı Donald Tusk bu merkezlere geleneksel olarak AB sığınmacı politikasını eleştiren tarafları -İtalya ve Macaristan gibi- memnun etmek için destek vermiş olabilir." değerlendirmesini yaptı.
Sığınmacı sorununu AB sınırlarının dışına itme çabasının nasıl sonuç vereceğinin belirsiz olduğunu aktaran Ziebarth, "Bu merkezler bağlamında insani standartlar ve güvenlik konularına ilişkin büyük soru işaretleri var. Bu kampların insan kaçakçıları için çekici merkezler haline dönüşmemesi imkansız." ifadesini kullandı.
Ziebarth, sistemin uygulanması durumunda yüksek standartlar korunarak iltica süreçlerinin çok hızlı ilerlemesi gerektiğine dikkati çekti.
"Sığınmacı sorunu kısa zamanda çözülemez"
AB'yi sarsan sığınmacı krizinin ardından üç yıl geçti. Özellikle Türkiye ile varılan mutabakatla Doğu Akdeniz rotasından yasadışı göç yüzde 97 oranında azaldı. Ancak tüm bunlara rağmen birliğin ana gündem maddelerinden birini hala sığınmacı sorunu oluşturuyor.
AB ülkelerine yapılan iltica başvurularında geçen yıl yüzde 44 gibi bir düşüş olumlu bir tabloya işaret etse de AB, Batı Akdeniz rotasından gelen sığınmacı sayısında daha önce görülmemiş düzeyde artışın getirdiği zorluklarla boğuşuyor.
Lehne, "AB'nin sığınmacı sorunu kısa zamanda çözülecek bir sorun değil. Bu sorunu çözmek için sihirli bir değnek de bulunmuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Üye ülkelerin sığınmacı sorununu ulusal düzeyde çözemeyeceğini belirten Lehne, "Ortak bir Avrupa çözümü bulunmalı." dedi.
Sığınmacıların geldiği kaynak ülkelerle işbirliği yapılması gerektiğini ifade Lehne, dış sınırların daha iyi kontrol edilmesi, güçlü mevzuat ve daha kabiliyetli AB kurumlarına ihtiyaç bulunduğunu, üye ülkeler arasında dayanışmanın kilit öneme sahip olduğunu kaydetti.
Ziebarth ise sığınmacı sorunun çözülmesi gereken bir konu değil, yönetilmesi gereken bir gerçek olduğunu savundu. Ziebarth, bunun için sınır koruma politikaları ile korumaya muhtaç kişilere iltica imkanı tanınmasını sağlayan dengeli bir sistemin inşa edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
(AA)