AB'de genişleme çıkmazı: Avusturya'dan itiraz geldi

Avusturya, Avrupa Birliği'nin genişleme tartışmaları çerçevesinde önerilen Avro-federalist reformlara karşı çıkma niyetinde.

Aksam.com.tr

AB daha fazla Avrupa ülkesini bünyesine katmayı hedeflerken, pek çok kişi AB'nin büyüklüğünde meydana gelecek artışın, oybirliğinin ortadan kaldırılması da dahil olmak üzere Brüksel'in eline daha fazla güç verecek reformlar gerektireceğini söylüyor.

Aksam.com.tr'nin BrusselSignal'dan çevirdiği habere göre, genişleme son zamanlarda Avrupa'daki tartışmalarda çetrefilli bir konu haline geldi. 28 Ağustos'ta Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, 2030 yılına kadar AB'ye yeni ülkelerin katılması yönünde muhtemelen yetkisi olmayan vaatlerde bulundu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise muğlak" genişleme teorileriyle pek çok kişinin kafasını karıştırdı.

Merkezi Viyana'da bulunan ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş ve vakıf olan Alpbach Avrupa Forumu'nda konuşan Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg böyle bir değişikliğe gerek olmadığını söyledi.

"Kurumsal reformlara ihtiyacımız yok" diyen Schallenberg, AB reformu ve genişlemesine ilişkin tüm bu tartışmaların "lafı dolandırmak" olduğunu iddia etti. Ayrıca Avrupa'nın bu tür bir genişleme için "yeterince cesur olmadığını" söyledi.

"AB'nin genişleyebileceğini ancak kurumsal formlara ihtiyacı olduğunu söyleyenler aslında bunu istemeyenlerdir" diye devam etti. "İhtiyacımız olan tek şey siyasi irade."

Schallenberg hem ulusal siyasette hem de Avrupa siyasetinde uzun yıllar görev yapmış bir isim. İki farklı Avusturya hükümetinde dışişleri bakanlığı yapmış ve 2021 yılında kısa bir süre şansölye olarak görev yapmıştır.

Önceki deneyimlerine atıfta bulunarak, AB'nin genişleme için gerekli yasal araçlara zaten sahip olduğunu söyledi.


"Lizbon Antlaşması için müzakere ekibinin bir parçasıydım. Orada her şeye sahibiz" dedi.

AB'nin yeni ülkeleri bloğa dahil etme konusundaki mevcut yaklaşımı titiz bir yaklaşımdır. Aday ülkelerin katılımlarına izin verilmeden önce genellikle kapsamlı bir dizi siyasi, hukuki ve ekonomik revizyondan geçmeleri gerekiyor.

Bu tür standartlar ve prosedürler birçok ülkenin AB'ye katılmasını önemli ölçüde geciktirmiştir. Özellikle Batı Balkanlar'daki bazı devletler, bloğun bir parçası olmak için onlarca yıldır beklemektedir.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, AB'nin genişleme çabalarının artmasına neden oldu; zira blok, Rusya ya da Çin'in etkisi altına girme riskine girmektense daha fazla Avrupa ülkesini bünyesine katmayı hedefliyor. İşgalin ardından Ukrayna, Moldova ve Gürcistan AB'ye katılmak için başvuruda bulundu.

Birçok kişi aceleye getirilmiş bir genişlemenin AB'nin kendi ilkelerini ve yasal standartlarını zayıflatabileceğinden korkarken, Schallenberg mevcut yaklaşımı "ikili düşünme" olarak eleştirdi.

"Genişleme bürokratik bir çaba değildir" dedi. "Yasal bir çaba da değildir. Müktesebatın[ya da AB mevzuatının]her bir virgülünü ve paragrafını uygulamakla ilgili değildir".

Diktatörlük sonrası istikrarsız geçiş dönemlerinde olmalarına rağmen AB'ye (o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu) kabul edilen Yunanistan, Portekiz ve İspanya'yı örnek gösterdi.