İsrail savaş kabinesinde ateşkesin 10 güne kadar sürebileceğine dair karar alınmasının ardından hem askeri hem de politik gelişmeler ateşkesin mevcut 7 güne ilave olarak 3 gün daha uzatılma ihtimalini güçlendirmektedir. Öncelikle İsrail savaş kabilesinin ateşkes süresini neden 10 gün olarak belirlediğini analiz etmemiz gerekir. Bu 10 günlük sürenin sadece politik veya insani gerekçelerle değil askeri ihtiyaçlar doğrultusunda belirlendiğini söyleyebiliriz. Bunun için İsrail ordusunun ateşkes süresince sahada neler yaptığına bakacak olursak durum daha iyi anlaşılacaktır. İsrail ordusu ateşkes sonrası saldırı hazırlığı yapmaktadır. Gazze'deki savaşan İsrail birlikleri takviye edilmekte, çatışma bölgelerindeki vurulmuş tank ve zırhlı araçlar tahliye edilmektedir. Bölgeye yeni askerler sevk edilirken aynı zamanda yeni ve güçlü mühimmatlar sahaya gönderilmektedir. Ancak İsrail'in yaptığı hazırlıklar bunlarla sınırlı değil. İsrail ordusu şu ana kadar girebildiği Gazze'nin kuzeyindeki dış mahallelerde yerleşikliğini kalıcı hale getirebilmek için beton ve çelik konstrüksiyon kullanarak tahkim edilmiş gözetleme mevzileri inşa etmektedir. Böylece girebildiği yerlerde yerleşikliğini kalıcı hale getirmeyi ve bölgeyi kontrol etmeyi amaçlamaktadır. Bugüne kadarki çatışmalar daha çok Gazze şeridiyle şehrin mücaviri durumundaki dış mahalleleri arasında cereyan etmiştir. Gündüzleri ilerleyen İsrail askerleri geceleri geride yaptıkları güvenli mevzilere çekilmek durumunda kalmışlar ve gündüzleri meskûn mahal içerisinde işgal ettikleri binaları geceleri terk etmek zorunda kalmışlardır. İşte bu ileri-geri taktik hareketleri yapmamak ve Hamas güçlerinin muhtemel saldırı istikametlerini ateş ve gözetlemelerle kapatabilmek amacıyla tahkim edilmiş yeni mevzileri inşa edebilmek için en az 7 ila 10 gün arasında bir süre gerekmektedir. Dolayısıyla İsrail'in olası saldırılara tekrar başlayabilmesi için yeterli hazırlığı henüz tam olarak tamamladığı söylenemez. Bu yüzden ateşkesin 10 güne kadar uzatılmasına herkesten fazla İsrail'in ihtiyacı vardır.
ABD açısından durum biraz farklılaşmaktadır. ABD Hamas'ın elinde esir bulunan ABD vatandaşları ile ABD askerlerinin takas yoluyla kurtarılmasından sonra İsrail'in saldırılarına başlamasını istemektedir. O yüzden İsrail'i baskılamaya çalışmaktadır. ABD'nin niyeti insani değil emperyalisttir. Hatta ABD İsrail'in eşzamanlı olarak güneye de saldırmasını teşvik etmektedir. Sonuç olarak hem ABD hem de İsrail barbarca saldırıların devam etmesini istemekle birlikte İsrail hazırlık yapmak için ABD ise ABD'li sivil ve asker esirlerin kurtarılması için esir takasıyla zaman kazanmaya çalışmaktadır.
Elbette Hamas da boş durmamaktadır. İsrail ordusunun olası ilerleme istikametlerini kapatacak şekilde birtakım hazırlıklar yapmaya devam etmektedir. Daha açık bir ifadeyle şayet İsrail ordusu yeniden saldıracak olursa hiç beklemediği sürprizlerle karşılaşabilir. İsrail'in yeniden saldırıları başlatması durumunda çatışmaların ağırlıklı olarak ateşkes süresi boyunca inşa ettiği tahkim edilmiş yeni gözetleme mevzileri civarında yoğunlaşacağı ve Gazze şehir derinliklerine girmeye çalıştıkça daha fazla toplu personel ve zırhlı araç kaybına uğrayacağı düşünülmektedir. Mevcut şartlar altında İsrail ordusunun konvansiyonel yöntemlerle süreci yürütebilmesi ve başarılı olabilmesi çok zor bir ihtimaldir. Ancak en son İsrail'e ABD'nin silah ve cephane kaynaklarına sınırsız erişim hakkı verilmesi son derece düşündürücüdür. Zira ABD'nin silah ve mühimmat stoklarında kitle imha silahlarının da bulunması ihtimali çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Şayet İsrail'in eline nükleer hariç kitle imha silahları geçerse sonuca ulaşmak için bunları kullanmayı deneyebilir. Bu nedenle önümüzdeki sürece dünya kamuoyu çok daha fazla odaklanmalı ve İsrail üzerindeki dünya kamuoyu baskısı çok geç olmadan siyasi sonuca ulaşacak şekilde daha da artırılmalıdır.