ABD eski Başkanı Danışmanı Crane: Biz Avrupalılar mevcut milletleri yok ettik

ABD eski Başkanı Richard Nixon'un Danışmanı Robert Dickson Crane, ''Biz Avrupalılar yapay devletleri oluşturduk. Millet oluşturmaya çalıştık. Mevcut milletleri yok etmektir bu. Osmanlı İmparatorluğu'nun bilgeliğine geri dönmemiz lazım. Ancak bu şekilde liderlik edilebilir. Bir Türk modeli geliştirerek Atlantik'ten Çin'e kadar bu şekilde olabilir.'' dedi.

1

Eski ABD Başkanı Richard Nixon'un Danışmanı Robert  Dickson Crane, "Biz Avrupalılar yapay devletleri oluşturduk. Millet oluşturmaya  çalıştık. Mevcut milletleri yok etmektir bu. Osmanlı İmparatorluğu'nun  bilgeliğine geri dönmemiz lazım. Ancak bu şekilde liderlik edilebilir. Bir Türk  modeli geliştirerek Atlantik'ten Çin'e kadar bu şekilde olabilir." dedi. 

Crane, Anadolu Ajansı'nın Global İletişim Ortağı olduğu, "Parçalanmış  Bir Dünyada Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek" temasıyla Swiss Hotel The  Bosphorus'ta düzenlenen TRT World Forum'un "Düzen ve Kaos Arasında Bir Dünya:  Birinci Cihan Harbi'nden 100 Yıl Sonra" başlıklı oturumunda konuştu.

TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın konuşmasından son derece etkilendiğini  dile getiren Crane, "Adaletten bahsetmek istiyorum. Barış, refah ve özgürlük  hepsi adaletin ürünüdür. Aynı şekilde adalet de bunların ürünüdür. Bir uyum ve  etkileşim var aralarında. Dünyadaki problemlerden birisi uyumsuzluk. Adalet  konusu çok önemli. Benim mesleğim özellikle yargı ve devlet yapılarının ötesinde  bütün medeniyetleri incelemişliğim var." diye konuştu.

Crane, konuşmasında İslam'daki adalet vurgusuna dikkati çekerek, bunun  dünyanın geleceğinin özünü oluşturduğunu kaydetti.

İnsanların bugün ne yapacaklarına odakladıklarını aktaran Crane, bu  nedenle gelecek için yeterli bir vizyona sahip olmadıklarını söyledi.

Crane, liderliğin önemine dikkati çekerek, "Medeniyetlerin geçmişine  bakılırsa bunu görürsünüz. Medeniyetler, insanlar zorluklarla başa çıktıklarında  yükselir. Artık bu mücadeleyi bıraktıklarında da medeniyetler çöker. Bu sebepten  ötürü terörizm yaşanıyor. Çözülmeye sahip oluyor ve insanlar umutsuz hale  geliyor. Bu dünyayı bir araya getiremiyorsak o zaman yok ederiz. Bu sebeple  dünyada bazı ülkeler bunu uyguluyor. Türkiye'nin burada çok önemli bir  sorumluluğu var. Uzun vadeli geleceğe bakacak olursak nasıl bir liderliği ortaya  çıkarabileceğimizi düşünmeliyiz. ABD öncülük etmeye çalışıyor ama bir yandan da  öncülük edemiyor." değerlendirmelerinde bulundu.

Osmanlı'nın bir çok sebepten ötürü dünya için bir model olduğunu  aktaran Crane, "1648'den beri uluslararası kanunda halkların mevcudiyeti yok. Ama  Osmanlı'da vardı. İnsanlar temelde özerktiler. Kimliklerini tehdit altında  hissetmezlerdi. ABD tüm dünyadaki insanların kimliğini tehdit ediyor. Biz  Avrupalılar yapay devletleri oluşturduk. Millet oluşturmaya çalıştık. Mevcut  milletleri yok etmektir bu. Osmanlı İmparatorluğu'nun bilgeliğine geri dönmemiz  lazım. Ancak bu şekilde liderlik edilebilir. Bir Türk modeli geliştirerek  Atlantik'ten Çin'e kadar bu şekilde olabilir." dedi.

Crane, Türkiye'nin yüzlerce yıldır Avrupa'da önde gelen güçlerden biri  olduğunu söyledi.

Türklerin asırlarca model olduğuna vurgu yapan Crane, "Türkiye yeniden  model olabilir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 gün önce BM Genel  Kurulunda konuştu. Servet uçurumuna dikkati çekti. Bu bütün terörizm açısından  sebeplerin en büyüğü. Tamamen yeni bir sistem lazım. Para ve bankacılık  konusunda. İslami bankacılık da bunun parçası olmalı. Eğer Türkiye burada bir  lider olabilirse o zaman bir modelimiz olur. Bütün dünya için model olabilir."  ifadelerini kullandı.

"Osmanlı sömürgeci gibi yönetmedi"

TRT World Sunucusu Ghida Fakhry'nin moderatörlüğünü yaptığı oturumda  Princeton Üniversitesi Tarih Profesörü Şükrü Hanioğlu ise Osmanlı'nın son  dönemlerine ilişkin tespitler yaptığı konuşmasında, şunları kaydetti:

"Osmanlı sömürgeciliğinden bahsedemeyiz. Kolonyal bir imparatorluk  değildi. Avrupa'dakiler gibi değildi. Aslında çok dilli ve çok etnik kökeni olan  imparatorluktu. Yönetirken sömürgeci bir imparatorluk gibi yönetmedi. Bunu  netliğe kavuşturmamız lazım. Osmanlı'nın Ortadoğusuna bakmak gerekir. 1914'te  burada tek bir yönetim tarzından bahsedemeyiz. Osmanlı Ortadoğusunda insanlık  tarihinin en büyük çatışması 1. Dünya Savaşı başlamadan önce 4 farklı siyasi  düzenleme yapılmıştı. Eyaletler doğrudan İstanbul tarafından yönetiliyordu.  Hukuki olarak özerk bazı bölgeler vardı. Nominal Osmanlı kanunları  uygulanıyordu."

Osmanlı Ortadoğusunun altın çağ olarak nitelendirilemeyeceğini  belirten Hanioğlu, buna rağmen 1914 sonrasına göre çok daha iyi bir dönem  olduğunu kaydetti.

Hanioğlu, 1914 de dahil olmak üzere Ortadoğu'da bir statükodan  bahsetmenin mümkün olduğunu vurgulayarak, günümüzde Ortadoğunun giderek  Balkanlaştığını söyledi.

Türkiye'nin Osmanlı gibi bir modele öncülük etmesi konusunda da  değerlendirmelerde bulunan Hanioğlu, şunları aktardı:

"Yeni bir Osmanlı konusuna katılmıyorum. Çünkü Osmanlı bugün yok.  Türkiye bir ulus devlet. O boşluğu dolduramaz. İstanbul çok uluslu bir  imparatorluğun başkentiydi. Türkiye ve Osmanlı arasında kıyaslamak yapmak o kadar  kolay ki. Türkiye Osmanlı'dan sonra ortaya çıkan bir devlet. Tek devlet değil,  Osmanlı'dan sonra 27 devlet çıktı Osmanlı coğrafyasında. Türkiye'yi Osmanlı ile  kıyasladığımızda elmalarla portakalları kıyaslıyor oluruz. Osmanlı sultanı  halifeydi aynı zamanda. Türkiye'nin o tarz bir rol oynamasını beklemek pek adil  değil. O nedenle bu Neo Osmanlı söylemini çok ciddiye almıyorum."

Hanioğlu, ana meselenin Ortadoğuda nasıl bir statükonun gerçekleşeceği  meselesi olduğunu belirterek, bugün söz konusu coğrafyada 100 yıl öncesine göre  birçok oyuncunun olduğunu hatırlattı.

Savaştan önceki durumun tersine Ortadoğu'nun çok önemli bir bölge  haline geldiğini ifade eden Hanioğlu, bölgenin dünya politikasını derinden  etkilediğini anlattı.

Hanioğlu, yerel oyuncuların bugün daha etkili olduğunu belirterek,  Türkiye, İran ve Suudi Arabistan'ın bölgenin şekillenmesinde önemli roller  oynadığını dile getirdi.

(AA)