MELİK YİĞİTEL
SDG'nin başındaki isim olan Mazlum Abdi ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara arasında imzalanan 10 Mart mutabakatı, 2025 sonuna kadar entegrasyonu öngörüyordu. Ancak göründüğü kadarıyla takvim yıl sonunu geçecek. Diplomatik ve güvenlik kaynaklarından aldığım bilgiye göre, sahadaki aksaklıklara rağmen Şara hükümeti ve SDG yönetimi 10 Mart mutabakatına hala bağlı olduklarını ısrarla açıklayınca, Ankara ve Washington durumu gözden geçirdi. Zorlu sürecin sıkıştırılmış takvim yerine 2026 baharına kadar sürmesi konusunda mutabık kalındı.
Görüşmelerime göre, SDG konusunda Ankara ile Washington arasında yaşanan derin görüş ayrılıkları büyük ölçüde giderildi. Böylece entegrasyon takviminin devam etmesi yönünde karar alındı. Bu kapsamda Ankara, Washington ve Şam, SDG'yi sürekli yakın markajda tutacak, çözüme zorlayacak. Ankara'nın Şam yönetimine ilettiği, Şara'nın da 'bunlar benim kırmızı çizgim' dediği temel konular, ABD yönetimine net şekilde iletildi:
TALEP DOĞURMAMALI
1- Suriye yönetiminin üniter yapısı korunacak.
2- Suriye'de Türkiye'ye tehdit oluşturacak hiçbir yapı ya da yeni duruma izin verilmeyecek.
Sahadaki güvenlik kaynaklarım, SDG'nin Rojava olarak tanımladığı bölgelerde silahlı unsurlarla bulunmasının Türkiye için tehdit oluşturacağının ve Türkiye sınırlarının güvenli olmaktan çıkacağının ABD yönetimine net olarak iletildiğini söyledi. Üniter yapının korunmasının da istikrarlı, terörsüz, şiddet üretmeyen bir Suriye için olmazsa olmaz olduğu vurgulandı. SDG'ye özerk ya da federatif yapı verilmesi halinde Dürziler ve Nusayrilerin de aynı taleplerle ortaya çıkacağı, bunun da Suriye'yi sürekli istikrarsızlaştıracağına dikkat çekildi.
ABD yönetimi de, Türkiye'nin dikkat çektiği hususlar sonrası, Suriye'deki Kürtlere federasyon ya da özerklik sağlanması konusunda artık ısrarlı değil. Aksine, görüş farkları büyük ölçüde kapandı ve Washington, Ankara'yı rahatsız etmeyecek yeni formülle devrede olacağını iletti.
%75'İ ORDUYA GEÇECEK
SDG'nin Şam yönetimine entgere olması yönündeki çerçeveye göre de, silahlı unsurlar Suriye Savunma Bakanlığı'na tam entegre olacak. SDG'nin kontrol ettiği gümrük kapıları ile petrol ve doğalgaz sahaları da Suriye yönetimine bırakılacak. Ayrıca SDG'nin %75'inin Savunma Bakanlığı'na, %25'inin polis gücüne entegre olması formülü ağırlık kazandı. SDG'nin 'komuta bizde olsun' talebine ise hem Şam hem de Ankara 'Bu, paralel ordu olur" yanıtını verdi. ABD de bunun yeni komplikasyonlar yaratabileceğine ikna oldu.
İMRALI MESAJ VEREBİLİR
Terörsüz Türkiye'nin önemli bir ayağını oluşturan SDG'nin Şam yönetimine entegrasyonun hızlandırılması konusunda, ihtiyaç duyulması halinde Öcalan üzerinden mesaj verilebileceği belirtiliyor. Çünkü Suriye'de atılacak adımların, terörsüz Türkiye sürecine de olumlu ivme sağlayacağı düşünülüyor.
Suruç'un güneyindeki Ayn El-Arap, Mardin'in güneyindeki Kamışlı ve Cizre'nin güneyindeki Ayn Divar (Çavuşköy) geçiş noktaları, halen SDG güçlerinin elinde bulunuyor. Ankara da Şam da, bu gümrük kapılarının, entegrasyonun önemli bir adımı olarak derhal Suriye yönetimine devredilmesi konusunda ısrarcı.
SDG'nin, Suriye'nin en büyük petrol ve gaz sahaları olan El-Ömer, Fırat'ın doğusundaki Koniko ve Hasake'nin kuzeyindeki Rimelan bölgelerini de Şara yönetimine devretmesi bekleniyor.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara (sağda) ile SDG elebaşlarından Mazlum Abdi, 8 maddelik anlaşmayı 10 Mart'ta imzalamıştı.