Zor zamanların şahidi: Yıldız Sarayı

II. Abdülhamid'in 33 yıl Osmanlı Devletini yönettiği ve hal edilerek tahttan indirildiği, Sultan Vahdettin'in bir dönem yaşadığı, Mustafa Kemal Paşa'yı Milli Mücadele'yi başlatmak için Samsun'a gitmek üzere görevlendirdiği Yıldız Sarayı artık Milli Saraylar'a bağlı müze olarak görülebilecek, gezilebilecek.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Osmanlı tarihinin en zor ve sancılı yıllarına tanıklık eden Yıldız Sarayı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ziyarete açıldı. İstanbul'daki üç büyük saraydan biri olan Saray, II. Abdülhamid'in 33 yıl boyunca devletin yönetim merkezi olarak kullandığı ve ailesi ile birlikte ikametgâh olarak yaşadığı bir mekân.

Sultan III. Selim zamanında yaptırılan ve Sultan II. Abdülhamid zamanında genişletilerek devlet sarayı haline getirilen Yıldız Sarayı Osmanlı Devleti'nin son sarayı olma özelliğini de taşıyor. Cumhuriyet'in ilânından sonra çeşitli devlet kurumlarına ev sahipliği yapan komplekste 1980- 2017 yılları arasında da İslam İşbirliği Teşkilatı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) de faaliyet gösterdi. Mesleğe başladığım 1990'lı yıllarda çeşitli vesilelerle IRCICA'ya haber takip etmeye gelmiş, zaman içinde Yıldız Sarayı içerisindeki tarihî binalarında gerçekleşen konser ve sergi gibi pek çok etkinlik vesilesi ile bu özel mekânın çeşitli bölümlerini görme şansım olmuştu. Ancak Sarayın tamamını gezmek ancak birkaç gün önce düzenlenen basın toplantısına nasipmiş. Her adımda Sultan Abdülhamid Han'ın izlerinin hissedildiği mekânı adımlamaya göz alıcı kütüphanesinden başladık gazeteci dostum Ayşe Olgun'la. Sultan II. Abdülhamid'in hayatına, kişiliğine ve liderliğine ışık tutan eserler, onunla özdeşleşen, Avrupa ve Orta Doğu'nun en büyüklerinden olma özelliği taşıyan Kütüphane kısmında askeriyeden coğrafyaya, felsefeden casusluk romanlarına, astronomiden botanik ve zoolojiye kadar binlerce nadir eser gün yüzüne çıkarıldı.

HER ADIMDA SULTAN ABDÜLHAMİD'İN İNCE ZEVKİ

İlk defa görülecek yazma eserler arasında "Muhibbi" mahlasıyla şiirler yazan Kanuni Sultan Süleyman'a ait divan, Matrakçı Nasuh'un, Kanuni'nin Irak seferini anlattığı kitap, Katip Çelebi'nin "Cihannüma"sı ve ünlü hattatlara ait Kur'an-ı Kerim örnekleri hemen dikkat çekiyor. Kütüphaneden hemen sonra Hamid Bahçesi'ni adımlıyoruz. Sultan Abdülhamid'in özel ilgi alanlarından biri de bahçe düzenlemesi ve botanik bilgiler. Sarayın bahçesini gezerken bu ince zevk ve doğa sevgisi hayranlık uyandırıyor. Sultan'ın botanik merakı öylesine büyük ki döneminde Hindistan ve Endonezya'dan Bombay Mumbai ve Batavya Cakarta'dan konsolos vasıtasıyla İstanbul'a bazı bitki türlerinin getirtildiği de kayıtlarda yer alıyor. Bu özel bahçenin güzelliğini tavus kuşu ve kuğular tamamlıyor.

Sarayın içindeki Büyük ve Küçük Mabeyn Köşkleri ülke tarihimize ilişkin çok önemli dönüm noktalarının da şahidi. Söz gelimi Sultan Abdülhamid'in hal edildiği salonu içimizde hüzünle adımlıyoruz. Rehberimiz Tarihçi-Yazar Ünal Karıncalı, bir kez daha hatırlatıyor bize o gün yaşananları. Sonra gözüm salondaki piyanoya takılıyor. Kimin çaldığını soruyorum, 'II. Abdülhamid hem piyano hem de viyolonsel çalardı' diyor rehberimiz. Sultan Abdülhamid sanata ilgisi sebebiyledir ki Yıldız Sarayı Tiyatrosu'nu yaptırarak orada operalar sahneletir ve izler.

SULTAN VAHDETTİN VE MUSTAFA KEMAL BU ODADA BULUŞTU

Sultan Abdülhamid'in sanat ve estetik duygusunun ne kadar güçlü olduğunu sarayın bütün yapılarında da görmek mümkün. Sultan'ın marangozhanesinin yanı sıra sarayda kullanılan eşyaların sergilendiği Mobilya Müzesi de sarayın en çok ilgi görecek bölümlerinden biri.

Cumhuriyet tarihinin başlangıç noktası sayılabilecek önemli bir görüşme de yine Yıldız Sarayı'ndaki Küçük Mabeyn'de gerçekleşiyor. Mustafa Kemal Paşa'nın Milli Mücadele için Samsun'a gitmeden önce 15 Mayıs 1919'da Sultan Vahdettin'le son görüşmesini yaptığı oda, resmi tarihte uzun yıllardır çarpıtılan ve üstü örtülen bir gerçeğin altını çiziyor. Sultan Vahdettin, Küçük Mabeyn'deki görüşmelerinde Mustafa Kemal Paşa'ya Anadolu'ya gitme görevini tevdi eder ve bir altın saat hediye eder. Bu şahitliği ile Yıldız Sarayı sadece Osmanlı tarihinin değil Cumhuriyet tarihinin de en önemli yapılarından biri olma özelliği taşıyor.

SARAYLA 100 YIL SONRA BULUŞMA

Kompleksinin yenilenme sürecine ilişkin bilgiler veren Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, toplantıda yaptığı açıklamada, kompleksin açılışının Türkiye tarihi ve kültürel miras açısından taşıdığı öneme işaret ederek, "Ülkemizde Osmanlı Devleti'nden bugüne kalmış 5 sarayın en büyüklerinden birinin, birkaç gün içinde yerli ve yabancı ziyaretçilerimizle buluşacağını hem ülkemize hem dünyaya duyuruyoruz." dedi.

Sarayın yaklaşık 100 yıldır ziyarete kapalı olduğunu vurgulayan Dr. Yıldız,

"Bu saray İstanbul'da ki üç büyük saraydan bir tanesi. Bugüne kadar da ziyaretçisiyle, toplumla buluşamamış bir saray. Çeşitli vesilelerle kamuoyunun gündemine sık sık gelmiş. Yaklaşık yüz yıldır kapalı olan bir sarayın toplumla buluşmasından bahsediyoruz. Yıldız Sarayı, 1924 yılından sonra çeşitli devlet kurumlarının idaresinde farklı misyonlarla, farklı şekillerde değerlendirilmiş bir saraydı. Bu nedenle esas olarak ziyarete açılamamıştı.

Uzun yıllar belli kısımlarında bazı çalışmalar yapıldı ancak her kurumun takdir ederseniz ki birbirinden farklı işletme düzenleri, restorasyon pratikleri ve imkânları var. Bu sebeple çalışmalar bir yeknesaklık kazanamamış ve toplumumuzdan uzak kalmıştı. 2015 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, Yıldız Sarayı'nın o tarih itibarıyla 8 farklı kuruma dağılmış yapıları ve alanı bir araya getirildi. İlk çalışma o zaman yapılmıştı. Ardından 2018 yılında, Milli Saraylar Başkanlığının, Cumhurbaşkanlığı idaresinde bir kültürel miras kurumu olarak yapılandırılmasının ardından bu çalışmaları, Milli Saraylar Başkanlığı devraldı.

5 buçuk yıldır burada yüzlerce arkadaşlarımızın gayretleriyle yürütülen restorasyon çalışmalarında çok önemli bir aşamayı geçmiş durumdayız. Saray bölümümüzün restorasyonu büyük oranda tamamlandı. Bu restorasyon ile birlikte sarayın ziyaretçiyle nasıl buluşacağını ifade eden müzecilik çalışmalarımız da tamamlandı." şeklinde konuştu.

Milli Saraylara ait mekânlar ilk açıldığında belli bir süre ücretsiz olarak ziyaret edilebildiğini hatırlatan Dr. Yıldız, "Şu an burasıyla ilgili bir giriş ücreti tespit etmedik. Ama vatandaşlarımız için zaten her zaman bir müze kart kolaylığımız var. Malumunuz Milli Saraylara ait mekânlar müze kartla gezilebiliyor. O yüzden bütün ziyaretçilerimizi buraya bekliyoruz." ifadesini kullandı. Dr. Yıldız, 2022'den bu yana Milli Saraylar Bilim Kurulu öncülüğünde restorasyonu devam eden Edirne Sarayı'nın da ilerleyen yıllarda ziyarete açılacağını dile getirdi.

YILDIZ SARAYI'NDA İLKLER

Uzun yıllar devam eden restorasyon, konservasyon ve peyzaj çalışmaları tamamlanan Yıldız Sarayı'nda "Büyük Mabeyn Köşkü", "Çit Kasrı", "Küçük Mabeyn Köşkü" ve "Harem Dairesi" başta olmak üzere birçok yapı, tarihinde ilk kez ziyaretçiyle buluşacak.

Osmanlı döneminde yabancı devlet adamlarının ağırlandığı Mabeyn Köşkü, yakın zamana kadar Cumhurbaşkanlığı kabullerinde kullanılıyordu.

Tarihte "Hamid Bahçesi" olarak adlandırılan, bitki çeşitliliği, doğal nehir görünümündeki su yolu ve peyzaj tasarımıyla hayranlık uyandıran bahçe de açılış sonrası ziyaret edilebilecek.

İlk defa ziyarete açılacak yapılar arasında "Limonluk", "Hamam", "III. Selim Çeşmesi", "Ada Köşkü" ve "Cihannüma Köşkü" de yer alıyor.

SULTAN II. ABDÜLHAMİD VE DÖNEMİNE AİT ESERLER İLK DEFA SERGİDE

Milli Saraylar koleksiyonlarından seçilen Sultan II. Abdülhamid'e ve döneme tanıklık eden eserler modern sergileme düzeniyle hazır hale getirildi. Düzenlemeler çerçevesinde Osmanlı döneminde elçi kabullerinde kullanılan 'Çit Kasrı'nda Sultan II. Abdülhamid'in kişisel eşyaları ve kendisine verilen diplomatik hediyeler de görülebilecek. Saray'ın 'Hususi Dairesi' olarak adlandırılan bölümünde de Yıldız Albümleri'nden seçilen tarihi fotoğraflar sergilenecek.