“Zengin toprakların fakir bekçisi olmayalım”

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, Yunanistan'ın Thassos Adası'nda konuştu: ''Bu adada 30'dan fazla mermer ocağı bulunuyor. Buradan çıkan beyaz mermerler, dünyanın birçok noktasına ihraç ediliyor. Yani halkı, maden ya da turizm arasında bir seçim yapmak zorunda bırakmıyorlar. Biz de Türkiye'deki madenlerin ve madencilerin daha doğru şekilde değerlendirilmesini hedefliyoruz. Zengin toprakların fakir bekçisi olmayalım. Yerin üstündeki zenginliklerimizi nasıl korumalıysak, altındaki zenginliklerimizi de o şekilde ülkemiz için kullanmalıyız.''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Türkiye'de süregelen madencilik karşıtı faaliyetlere karşı, kamuoyunu doğru bilgilendirmeyi amaçlayan İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), çalışmalarına devam ediyor. Bu kapsamda, madencilik bakımından yoğun çalışmaların yapıldığı ülkelerde maden ocaklarını ziyaret eden İMİB, son olarak dünyaca ünlü turizm merkezleri arasında gösterilen Yunanistan'ın Thassos Adası'nda incelemelerde bulundu. Ege Denizi'nde her yıl yüzbinlerce turisti ağırlayan Thassos Adası'nın turizm merkezi olması dışında aynı zamanda dünyanın birçok yerinden ilgi gören mermerlere de sahip olduğunu söyleyen; kendisiyle Thassos Adası'nda bir araya geldiğimiz Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, "Beyaz kumları, turkuaz denizi ve zeytin ağaçları arasındaki dünyaca ünlü plajları ile bu ada adeta bir turizm cenneti. Ancak ada aynı zamanda dünyada çok ciddi fiyatlara alıcısı olan beyaz mermerlere de ev sahipliği yapıyor. Bu mermerler adanın çeşitli bölgelerinde bulunan 30'a yakın maden ocağından çıkarılıyor. Buradan çıkan beyaz mermerler, dünyanın birçok noktasına ihraç ediliyor. Maden ocaklarının bir kısmı adanın iç taraflarında olsa da büyük bir kısmı dünyaca meşhur plajlara 200 metre uzaklıkta bulunuyor. Hatta 'Marble Beach' (Mermer Plajı) denilen plajda dahi; rengi mermerlerden gelen beyaz kumlar üzerinde güneşlenen, turkuaz renkli denize giren turistlerin yanı başında madencilik faaliyetleri devam ediyor. Plajın hemen yakınında bulunan limandan da mermer sevkiyatı yapılıyor. En önemlisi bunların hepsi aynı anda ve birbirine zarar vermeden hayata geçiyor. Halkı, maden ya da turizm arasında bir seçim yapmak zorunda bırakmıyorlar. Biz de Türkiye'deki madenlerin ve madencilerin daha doğru şekilde değerlendirilmesini hedefliyoruz. Bu konuda tüm kesimlere çağrı yapıyoruz. Tarım, turizm ya da maden ayrımı yapmadan, toplumsal mutabakatla tüm zenginliklerimizden yararlanabiliriz." diyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜNYA İÇİN MADEN GEREKİYOR

"Türkiye'de bu sıklıkta bir ağaç yapısının olduğu bir bölgede, zeytin ağaçlarına 3 kilometre mesafede ve turizm merkezlerine bu kadar yakın bir yerde madencilik yapılamaz." diyen Rüstem Çetinkaya, "Buna rağmen ülkemizde madenciler doğayı tahrip etmekle, tarıma zarar vermekle, turizmi baltalamakla suçlanır. Yunanistan'da ise çevre ya da maden, turizm ya da maden, tarım ya da maden demeden hepsi bir arada toplumsal mutabakatla yapılıyor. Biz de bu örnekleri Türkiye'deki kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Türkiye'de böyle bir madencilik yapılmasını talep ettiğimizden değil, Türkiye'deki madenlerin ve madencilerin daha doğru şekilde değerlendirilmesini hedeflediğimizden. Türkiye olarak zengin topraklarımızın, fakir bekçileri olmak istemiyoruz. Yerin üstündeki zenginliklerimizi nasıl korumalıysak, yerin altındaki zenginliklerimizi de o şekilde ülkemiz için kullanmalıyız. Çünkü tarım, sanayi, üretim ve sürdürülebilir bir dünya için de maden gerekiyor." şeklinde konuşuyor.

BİRÇOK AVRUPA ÜLKESİNDE AYNI ŞEKİLDE YAPILIYOR

Çetinkaya, "Türkiye'de maden ocaklarından çıkan pasa dediğimiz artıklar maden sahalarında depolanıyor. Bu alanlar büyüdükçe daha çok görülür hale geliyor ve kamuoyu buna tepki gösteriyor. Ancak bu işlem Portekiz, İspanya, İngiltere, İtalya ve Yunanistan'da dahi aynı bu şekilde yapılıyor. Bu görüntünün kötü görünüyor olması, o madenciliğin yanlış yapıldığı anlamına gelmiyor. Ancak bu saydığım ülkelerde oluşan mermer artıkları alınıyor, endüstriyel sembiyozla kirece, çimentoya ya da kalsite çevriliyor. Alçının, boyanın, kâğıdın ham maddesi bu madenlerden elde ediliyor. Türkiye'de de aynı şeyi başarabiliriz. Kurumları, bu artıkların bertaraf edilmesini, ham madde olarak kullanılmasını bir kurala bağlamalarını istiyoruz." diyor.

MADENLER TEMİZ ENERJİDE BÜYÜK ÖNEME SAHİP

Rüstem Çetinkaya madenlerin yeşil dönüşüm için de stratejik konumda olduğunun altını çiziyor: "Aslında çevreye zarar vermekle suçlanan madenler temiz enerjiye geçişte çok büyük öneme sahip. Yeşil enerji madenler üzerine kurulacak. Uluslararası Enerji Ajansı'nın raporuna göre lityum, kobalt, grafit, nikel, bakır, alüminyum gibi madenlerin kullanımı 2040'a gelindiğinde 6 kat artmış olacak. Bu stratejik madenlerle güneş panelleri, rüzgâr santralleri yapılıyor elde edilen enerji lityum pillerinde kullanılıyor. Tüm bunların dışında, çıkarılmayan madenler sebebiyle ülke ithalata başvuruyor. Gübreden altına, demir çelikten kömüre kadar 40 milyar dolarlık ithalat yapılıyor. Bir tarım ülkesiyiz ancak gübre ithal ediyoruz. Gübre için dahi madenlere ihtiyaç duyulurken madencilerin tarım alanlarına ve çevreye zarar verdiğinin düşünülmesi bizleri rahatsız ediyor ve derinden üzüyor."

TEMA'YA ÇAĞRI: BULUŞALIM

Türkiye'de madenlerle ilgili çekinceleri olan tüm çevre kuruluşlarına açık bir çağrıda bulunan Rüstem Çetinkaya, "Bir araya gelip ortak bir masada buluşalım. Tüm konuları enine boyuna tartışıp, konuşmak ortak bir noktada buluşmak istiyoruz. Yaklaşık 1 yıl önce bu konuda TEMA'ya da bir mektup yazmış, açık bir çağrıda bulunmuştuk. 'Bir araya gelip, konuşalım' demiştik. Çünkü TEMA çevre konusunda çok değerli çalışmalar yapıyor. Ancak madenlerle ilgili bazı yanlış bilgilere sahip olduklarını düşünüyoruz. Bu çerçevede yanlışlıkların düzeltilmesi, ortak bir nokta bulunması için görüşmek istedik. Değerli TEMA yetkilileri ile madenleri yerinde incelemek istediğimizi de ilettik. Bu çağrılarımıza da devam ediyoruz." ifadelerini kullanıyor.