Zehirli ilişkiden kurtulmak mümkün

EMİNE BIYIK
emine.biyik@aksam.com.tr

Travmatik bağlanma sorunu yaşayan ve katlanmaktan başka çaresi yokmuş gibi aşağılanmaya sabretmeyi seçen kadınlar, ‘aşk’ zannettikleri işkenceyle örülü bir hayata mahkûm ederler kendilerini… Peki, kurban rolünü benimseyen kadının, bu zehirli ilişkiden kurtulması mümkün desek inanır mısınız? Uzm. Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, takıntılı ilişkiye son verecek hipnoterapi yöntemini anlattı.

HİPNOTERAPİ NEDİR?

Kişilerin psikolojik problemlerini aşmalarına yönelik her türlü klinik hipnoz uygulamasına genel olarak hipnoterapi diyebiliriz. Hipnoterapi teknikleri, kişilerin hipnoza alınmasıyla uygulanır ve bu esnada zannedildiğinin aksine kişiler tamamen uyanıktır. Uyuşma, uyku ya da bayılmanın hipnoterapiyle hiçbir ilgisi yoktur. Ülkemizde de artık Sağlık Bakanlığı tarafından benimsenmiş bir yöntem olarak hipnoterapi, her türlü tedavi sürecine destek yöntemi olarak 

ciddi bir müracaat kaynağıdır.  

DÖVÜYOR AMA ONSUZ YAPAMAM

Bir ilişkide sürekli tartışma, kuşku, güvensizlik varsa, taraflardan biri ilişki hakkında çok kaygılı veya vurdumduymazsa, cinsellik zorla yerine getirilen bir görev haline gelmişse ya da tamamen bitmişse burada hastalıklı bir ilişki vardır. “Kocam beni her gün dövüyor ama onu seviyorum”, “Beni her fırsatta aldatıyor ama onu bırakamıyorum”, “Beni hep aşağılayıp kovuyor ama her seferinde dayanamayıp geri döndüm” gibi yakınmalarını duyduğumuz her 

kişi hastalıklı, yıkıcı bir ilişkinin mağdurudur.

SABRETMEYİ SEVER 

Hipnoterapi her düzeydeki hastalıklı ilişkinin çözümlenmesi anlamında çok pratik ve hızlı tekniklere sahiptir. Hastalıklı ilişkilerin hemen hepsinde taraflardan biri mağdur ve kurban durumundadır. Katlanmaktan başka çaresi yokmuş gibi mutsuzluğa, horlanmaya, aşağılanmaya karşı sabretmeyi seçer. Bunun çocukluktan gelen birçok sebebi olabilir. Yalnız kalmaktan korkma, tek başına hayata devam edemeyeceğine inanma, güvensizlik ve değersizlik duyguları kişinin kurban rolünü benimsemesinin temel sebepleridir. Biz hipnoterapistler, hastalıklı ilişkilerde kurban rolünü benimsemiş danışanı transa alırız. Güvensiz ve zayıf hissetmesinin sebeplerini, geçmişin kötü anılarını hafızanın derinliklerinden çıkartarak danışanın yüzleşmesini ve olumsuz duyguları yok ederek, varoluştaki özgüven potansiyelini ortaya çıkartmasını sağlarız. Değersizlik, güvensizlik, birine aşırı bağımlılık gibi durumlarla cesurca yüzleşmesine destek oluruz. Trans altında gerçekleşen bu ileri terapi tekniklerinden sonra kişi kendini adeta yeniden dizayn eder ve ilişkide bağımsız bir şahsiyet olarak var olmayı öğrenir. Çiftler birlikte müracaat etmişse, bu kez her iki tarafın aşırılığını trans altında, bilinçaltı düzeyde törpülemesine destek olarak, çiftler arasında bir nevi rot balans çalışması yapılır. Bu ise empatik ve dengeli bir ilişkiyle sonuçlanır.

İYİLEŞME ŞANSI YÜKSEK 

Terapi kültüründe yüzde yüz iyileşme garantisi vermek mümkün değil, ama yüzde 70-80 gibi yüksek bir başarı şansıyla kişiler travmatik bağlanmadan hipnoterapiyle kurtulabilir. Ayrıca eğer titiz çalışan bir uzmansanız danışanlar aynı konuda tekrar gelme ihtiyacı duymaz çünkü sorun aşılmıştır. Ortalama en az 6-8 seans çalışılır ve kişilerin bilinçaltı potansiyellerini kullanmaları öğretilir, bu balık tutmayı öğretmek gibidir.

PANİK ATAĞA DA İYİ GELİYOR

Bilimsel bir yöntem olarak hipnoterapi şizofren, alzheimer, zekâ geriliği dışındaki bütün sorunların tedavisinde önemli bir destek yöntemi olarak kullanılabilmektedir. Öfke ve kaygıya dayalı sorunlar, panik atak, sosyal fobi, istenmeyen alışkanlıklar, zayıflama, madde bağımlığı, sigarayı bırakma, ağrısız doğum, psikosomatik cilt sorunları, öğrenci sorunları, sporda performans geliştirme, hafıza güçlendirme, çiftler arasındaki her türlü uyumsuzluk, ilişki sorunları, cinsel problemler gibi birçok konuda etkili olabilecek bir uygulamalar bütünüdür hipnoterapi... Çiftler arasındaki sorunların giderilmesinde, uyumsuzlukların fark edilmesi ve ilişkinin bir dengeye oturtulması ve cinsel sorunların tedavisine destek olarak son yıllarda hipnoterapiye daha sık müracaat edilmektedir.

ŞİDDET GÖREN KADIN NEDEN VAZGEÇMEZ?

Sürekli şiddet gördüğü halde sevdiğini hisseden bir kadın yıkıcı bir ilişki yaşıyordur ve aslında ölümü görmektense sıtmaya razı olmuştur. Küçük yaşlardan beri yüksek bir terkedilme, yalnız bırakılma korkusu ve bebeklikten beri babayla ilgili ciddi bağlanma sorunları yaşayan biri yetişkinlikte yüksek bir ait olma/ bağlanma/ biri tarafından sahip çıkılma/ içindeki adlandıramadığı o dipsiz boşluğu doldurma çabası içinde olacaktır. Sevilmemek ise sanki bir cehennemdir ve arada sırada dayak yemek evliliğin ona göre cilvesidir. Bu psikolojik yapıya ek olarak yaşadığımız geleneksel kültür de bunu öğütler. Bu da bir toplumsal kötü hipnozdur. Dayak yediği anda, nefret duygusunu hissedilebilir fakat partnerinin özür dilemesi, sarılması, sevdiğini söylemesiyle her şeyi unutur. Terkedilmek bir cehennem, dayak yemek ise geçici bir gündelik hadisedir bu psikolojiye sahip biri için. Bu döngü içinde kişinin varlığı kaybolur. Sürekli şiddete, psikolojik baskıya, her türlü istismara maruz kaldığı halde hâlâ bunlara “Onu seviyorum” diyerek katlanan her kadın travmatik bağlanma yaşıyor demektir. Bu durum çok popüler olan ‘Stockholm Sendromu’ olarak da bilinir. Bu bir işkencecisine âşık olan kurban durumudur. Sürekli şiddet uygulayanın cazibesi, âşık olanın zayıflığından beslenir. Yani şiddete uğrayanda sevgiden çok yoksunluktan, boşluktan kurtulma ihtiyacı 

vardır ve bu ‘sevgi, aşk’la kamufle edilebilir.