Türk müziğini öğrenmek için 2002 yılında Türkiye’ye gelen ve ülkemize yerleşen İsrail asıllı usta bestekâr, perküsyon ve ut sanatçısı Yinon Muallem 24 Mart’ta ‘Kalplerin Buluşması-Yunus Emre’ adıyla bir konser verecek. Bir cami imamı sayesinde tanıştığı Yunus Emre’nin öğretisinden çok etkilenen ve bu öğretiyi müziğine de yansıtan Muallem, “Yunus Emre öğretisi hâlâ güncelliğini koruyor. Onun hoşgörüsüne bugün çok ihtiyacımız var” diyor.
Sizi çok başarılı bir bestekar, perküsyon ve ut sanatçısı olarak tanıyoruz ama biraz daha yakından tanımak istiyoruz. Kimdir Yinon Muallem?
Perküsyon çalıyorum, besteler yapıyorum, kendi projelerimin müzik direktörüyüm, çok yönlü bir müzisyen sayılırım. Sekiz albüm, bir de perküsyon tekniği üzerine DVD çalışmam var. 2002’de Türk müziğini öğrenmek için İstanbul’a geldim. Önce Yurdal Tokcan’dan ut dersleri aldım. Kanun sanatçısı Göksel Baktagir ile tanıştım. Birçok geleneksel tarzda projede yer aldım. Buraya yerleştim. Eşim Dilek, Türk. İki çocuğumuz var. Bir dönem İsrail’in İstanbul Kültür Ateşesi olarak çalıştım. Rast Ensemble adlı bir grup kurdum. Her albümde, farklı ve yeni müzikal yolculuklara yelken açmaya, her projemde dinleyicilerle sıcak bağımı geliştirmeye, dünyanın her yerinde sayısız konserler vermeye devam ediyorum.
“Dünya müziği topluluğunun gerçek bir üyesi” olarak tarif ediliyorsunuz zaten. Müziğinizde pek çok kültürlerarası buluşma var. Bu buluşmalar sizin için ne anlam ifade ediyor? Müziğinizi böyle evrensel kılan nedir?
Müziğin pasaportu olmadığına inanıyorum, müzik de sanatın diğer dalları gibi evrensel bir konu. İnsanları, coğrafyaları birleştiren en güçlü kavram… Her albümde o dönem etkilendiğim farklı müzikleri, tarzları kendi ifademle birleştirmeye çalışıyorum. Çok farklı kültürleri merak etmek ve içine girmek, yeni bir şeyler öğrenmeye çalışmakla başlayan bir süreç bu. Etkilendiğim her konuda müziğim adına üretimler yapmaya çalışıyorum. Her albümümde farklı bir proje teması olması bu yüzden… Böylece bilmediğim bir dünyanın kapıları açılıyor. Bugüne kadar çok sayıda farklı müzisyenle çalışma imkânım oldu. Onlarla beraber yaptığımız yolculuk beni dünyanın her yerine taşıyor. Müziğin birleştirici tarafı çok güçlü ve bunu yapmayı seviyorum. Müziğin evrenselliğine inanıyorum, etkilendiğim ve beğendiğim her tarz ve ülkeden müzisyenle çalışmak harika bir tecrübe. Bu ortaklık sınırları, dilleri, üretimleri birleştiriyor. Sanatın dili ortak…
‘YARATILANI HOŞGÖRDÜK YARADAN’DAN ÖTÜRÜ’
24 Mart’ta bir konser vereceksiniz: “Kalplerin Buluşması-Yunus Emre”… Yunus Emre’yle nasıl tanıştınız ve müzik yolculuğunuza nasıl ve neden dâhil ettiniz?
Yunus Emre’yle Bolu Abant’a yaptığım bir yolculukta tanıştım. Abant’ta doğanın içinde yemyeşil bir tepede bir cami imamıyla karşılaştım. Bana çay ikram etti, sonra sohbet etmeye başladık. Yunus Emre’nin şiirlerinden ve felsefesinden bahsetti. Yunus Emre’yi ilk defa ondan duydum ve çok etkilendim.
Yunus Emre öğretisi size ve müziğinize ne kattı?
Yunus Emre çok önemli bir ozan ve filozof ama onun önemi güncelliğini hala koruyor olmasında… Sadece yaşadığı dönemi değil, düşünceleriyle hala hepimizi etkilemeye devam ediyor. Dünyanın onun söylediği gibi daha çok hoşgörüye, koşulsuzluğa, olduğu gibi kabule ve affetmeye ihtiyacı var. Şiirleri, düşünceleri hepimiz için anlamını korumaya devam ediyor. Mesela onun ilk duyduğum sözü ‘Yaratılanı hoş gördük, Yaradan’dan ötürü’… Emre’nin felsefesini araştırırken ‘Aşkın Aldı Benden Beni’ adlı kitabını çeviren yazar Denis Ojalvo ile tanıştım. Sufi düşüncesinden etkilenen Yahudi kültürü, İspanyol geleneğinden gelen birçok seçkin şairin etkisi ve Sufizm’i öğrenirken aynı zamanda Tevrat’tan gelen birbirine yakın öğretilerin hepsi bana ilham verdi bu süreçte. Sonuçta insanlık ve Yaradan arasında benzer hayat felsefeleri göze çarpıyor.
KÜLTÜRLERARASI MÜZİKAL BİR YOLCULUK
Konsere dönersek izleyiciyi nasıl gece bekliyor?
Bu projenin müzik direktörü olarak uzun zamandır çalışıyorum. Ayrıca bir albüm olarak yakın zamanda yayınlanacak. En geleneksel tarzda yaptığım iş oldu. Konserde şarkılar İbranice, Türkçe ve Arapça… Müzisyenler Türk ve İsrailli… Kalplerin Buluşması, Türkiye tarihinin en sevilen şairlerinden Yunus Emre ile İspanyol geleneğinin en büyük şair-filozof Yahudi çağdaşlarını, Sufizmin bir araya getirdiği kültürlerarası bir müzikal yolculukta birleştiriyorum. Konserde benim dışımda Yaniv Raba (Ut), Uğurcan Sesler (viyolonsel), Burcu Karadağ (ney), Elif Canfeza Gündüz (kemançe), Volkan Topakoğlu (kontrbas), İshak İbrahimzade\Aviel Kohen (shofar) var. Ayrıca solist olarak Gülseven Medar ve Eda Karaytüğ konuk olacak.
Yeni projelerinizden bahsedelim...
Yakın zamanda New York’lu çok genç bir piyanist Guy Mintus ile duo tarzında ‘Offlines’ albümüm çıktı. Hem dokunduğu farklı türlerin hepsi, hem hiçbiri olduğu için ‘Offlines’ oldu projenin adı. Bu albümün mayıs ayında İzmir’de Adnan Saygun Konser Merkezi’nde ve Akbank Sanat’ta yeni konserleri olacak. Türkiye’ye yerleştiğim 2002’den itibaren iki farklı kültür arasında geçen kendi müzik ve hayat hikâyemi düşünerek yazdığım ‘İstanbul-Tel-Aviv’ adlı bir kitap projesi var. Yaz aylarında İsrail’de, sonra da Türkiye’de yayımlanacak.