Yönetmen Hatice Aşkın: Distopik filmlere alan açmalıyız

Çağı yakalayan yenilikçi filmlere fırsat eşitliği oluşturmak ve distopyayı görünür kılmak amacıyla Uluslararası Distopya Film Festivali'ni düzenleyeceklerini belirten yönetmen Hatice Aşkın, ''Sinemamızda distopik film üretimi az. Seyirci ve salon faktörü ile geleneksel bir yaklaşımla üretim, filmleri belli bir tür üzerinde yoğunlaştırıyor. Ülke sinemasında farklı türleri besleyecek yaklaşıma ihtiyacımız var.'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'nün katkılarıyla Uluslararası Bağımsız Sinema ve Sanat Derneği tarafından ilki düzenlenecek olan Uluslararası Distopya Film Festivali, 10-12 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek. Distopya türündeki uzun metraj filmlerin özel gösterimlerinin yapılacağı ve kısa metraj filmlerin yarışacağı festivalde ayrıca Kısa Film Senaryo Yarışması da yapılacak. Film türlerinin çeşitliliğini dengelemek, çağı yakalayan yenilikçi filmlere fırsat eşitliği yaratarak filmlerin ve yönetmenlerin festival çatısı altında seyirciyle buluşturmak amacıyla yola çıktıklarını aktaran festivalin direktörü yönetmen Hatice Aşkın, dünya çapında kabul gören bu türe ülke sinemamızda daha fazla alan açmak gerektiğini dile getiriyor. Bu zamana kadar çektiği distopya türündeki kısa filmlerle sektöre olumlu katkılar yapan Aşkın, Uluslararası Distopya Film Festivali'yle de daha geniş kitlelere distopya filmlerini ulaştırmak istediklerini anlatıyor.

GELECEĞİN BİLİNMEZLİĞİNİ AYDINLATIR

Distopya filmlerinin doğuşu ve tanımı hakkında bilgiler paylaşan Aşkın: "Distopya, otoriter ya da totaliter bir rejim içerisinde karakterize edilen geleceği anlatan bir tür olarak görünse de aslında günümüzün sistem eleştirisini ve geleceğin öngörüsünü sunan bilimkurgunun bir alt türüdür. Sanayi Devrimi sonrası yükselen totaliter rejimlerin yarattığı düş kırıklıkları sonucunda Platon'un Devlet adlı yapıtında ortaya koyduğu ideal devlet düzeninin tersinin yaşandığı kaotik atmosferle birlikte ortaya çıkmış. Ütopyaya ulaşmaya çalışırken kaybedilen insani değerler bilim ve sanatı birleştiren distopya türünde eserlerin doğmasını sağladı. Distopik filmler, karanlık toplumsal olaylardan yola çıkarak sinemanın gücüyle çözülmesi gereken olası sorunları izleyiciye sunar. Bunu yaparken ise kimi zaman insanın insana karşı, insanın topluma karşı ya da insanın doğaya karşı olduğu konularla yapar. Türün filmleri karanlık bir atmosfer yaratımı içerisinde geçse de gerçeğin kırılmasını sağlar ve geleceğin bilinmezliğini aydınlatır." şeklinde konuşuyor.

TOPLUMSAL GERÇEKÇİ FİLMLER TERCİH EDİLİYOR

Distopya bizim için çok tanıdık bir tür olmamakla birlikte dünya çapında akıllarda kalan birçok yapım var. Ülke sinemamızda distopik film üretiminin oldukça az olmasının sosyolojik, ekonomik ve teknolojik olmak üzere pek çok alanla ilintili olduğunu dile getiren Aşkın, ülkemizin içinde bulunduğu mevcut toplumsal koşulların toplumsal gerçekçi filmlerin üretimini ön plana çıkardığını vurguluyor. "Seyirci ve salon faktörü ile geleneksel bir yaklaşımla üretim, filmleri belli bir tür üzerinde yoğunlaştırıyor. Ülke sinemamız içerisinde farklı türleri besleyecek bir yaklaşıma ihtiyacımız var." diyen Aşkın distopya türünde ülkemizden ve dünyadan örnekleri paylaştı: "Yorgos Lanthimos'un The Dogtooth'u, Fritz Lang'ın Metropolis'i, Godard'ın Alphaville'i, Terry Gilliam'ın Brazil'i, Andrew Niccol'un Gattaca'sı ve Jean-Pierre Jeunet ile Marc Caro imzalı Şarküteri filmleri dünya sineması içerisinde önemli bir yere sahip distopik filmler. Ülke sinemamız içerisinde distopik filmlere örnek ise son dönemlerdeki yapımlardan Erdem Tepegöz'ün Gölgeler İçinde ve Orçun Behram'ın Bina filmleri."

BU ALANDA ÜRETİM YAPMAK İSTEYENLER BİLGİLENDİRİLECEK

Uluslararası Distopya Film Festivali ile distopyayı görünür kılmak istediklerini belirten Aşkın, "Festivali distopya türüne dikkat çekmek, ülke sinemamız içerisinde distopya film üretimini arttırmak, tür çeşitliliğini dengelemek ve çağı yakalayan yenilikçi filmlere fırsat eşitliği yaratmak amaçlarıyla gerçekleştireceğiz." diyor. Festival kapsamında distopya türünde ulusal ve uluslararası filmlerden oluşan "Uzun Metraj Film Seçkisi", "Uluslararası Kısa Film Yarışması" ve "Ulusal Kısa Film Senaryo Yarışması" gerçekleştirilecek. Bunlara ek olarak distopya kavramının disiplinler arası bir çerçevede dünyanın prestijli üniversitelerinden akademisyenlerin yer alacağı paneller dizisinde kuramsal olarak ele alınacağı akademi bölümü ve yapay zeka ile yeni teknolojik gelişmelere yer vereceğimiz teknoloji bölümünün de olacağından bahseden Aşkın, "Akademi ve teknoloji bölümleriyle seyirciyi distopya türü hakkında bilgilendirmenin yanı sıra distopya türünde üretim gerçekleştirmek isteyen senarist, yönetmen ve yapımcılara türü daha iyi anlatarak üretim yapmalarına katkıda bulunmak istiyoruz." şeklinde konuşuyor.

YENİ SİNEMACILAR DESTEKLENECEK

Festivalin Uluslararası Kısa Film Yarışması için dünyanın dört bir yanından çok sayıda başvuru yapıldı. Uluslararası Kısa Film Yarışması bölümünde distopya türünde sekiz kısa film finalist olarak yarışma hakkı kazanacak. Ulusal Senaryo Yarışması bölümünde ise beş kısa film senaryosu En İyi Senaryo ödülü için yarışacak. Yarışma kapsamında birinciye 7 bin 500, ikinciye 5 bin ve üçüncüye 2 bin 500 TL ödül takdim edilirken, dereceye giren filmlere verilecek ödüllerin yanı sıra finalist filmlere de gösterim telifi ödenecek. Yapılacak Ulusal Kısa Film Senaryo Yarışması'nda dereceye girecek film projesine ise En İyi Senaryo Ödülü olarak 7 bin 500 TL fon sağlanacak. Ve projenin filme dönüşmesi sürecinde Uluslararası Bağımsız Sinema ve Sanat Derneği mentörlük edecek.

PANDEMİDE SALGIN KONUSU İŞLENDİ

Pandemi döneminin de distopya filmlerine etkisi olduğunu aktaran direktör Hatice Aşkın, "Her dönemin koşulları üretilen sanat eserlerini etkiler. Pandemi sürecinde de gerçekliğimiz ve bu gerçekliği algılayış şeklimiz distopik gerçekliğe dönüştü. Pandemi distopya türü üzerinde çift yönlü bir etki yarattı. Distopyayı yaşarken distopya çekmek zor olsa da pandemi döneminde çok sayıda distopik film üretildi. Pandeminin türe olumsuz yansıması ise sadece salgın konulu distopyaların çekilmesine neden oldu." şeklinde konuştu.