MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Yeni dünya düzeni önce kilo aldırıyor sonra onu verdirmeye çalışıyor. İnsanlar bedenleriyle sürekli bir kavga halinde ve bunun sonucunda mutsuz... Yemek, bazen büyük mutluluk bazen ise en büyük pişmanlık. Standart beden algısı ve toplumun dayattığı zayıf olma baskısı, duygu ve düşünceler, ruh hali, açlık ve tokluk durumu bireyleri yeme bozukluğuna itiyor. Bu durumu engellemenin yolunun yiyeceklerle sağlıklı bir ilişki kurmaktan geçtiğini belirten Beslenme Danışmanı, ödüllü Diyetisyen Evelyn Tribole ve Beslenme Terapisti Elyse Resch'in Sezgisel Yeme Çalışma Kitabı, yemeyle ilişkisi bozulan herkesi bu sorunu çözmeye davet ediyor. Tribole ve Resch istenmeyen kilolardan kurtulmanın yolunun popüler diyetlerden değil, sezgisel yemeden geçtiğini belirtiyor.
İÇ SESİNİZE KULAK VERİN
Uzman Klinik Psikolog Egenur Bakıner Yücebilgiç ve Uzman Psikolog Özlem Demirci Balsak tarafından çevrilen ve Okuyan Us Yayınevi tarafından yayımlanan 'Sezgisel Yeme Çalışma Kitabı', yemekle ilişkisini düzene sokmak isteyenlere rehber olacak. Bu kitap size diyet yapmayı değil yiyeceklerle sağlıklı ilişki kurmanın yollarını gösterecek. Sezgisel yeme yaklaşımı bedenin sinyallerini dinleyip onun ihtiyaçlarını gözeterek yiyecek seçimleri yapmanızı sağlayacak.
"Pek çok araştırma diyetlerin sürdürülebilir olmadığını ve yeme bozuklukları, yiyecek ve bedenle aşırı meşguliyet, diğer kişisel sağlık hedeflerinden uzaklaşma, azalan özgüven, kilo konusunda etiketlenme, ayrımcılık ve kilo artışını da içeren pek çok farklı soruna yol açtığını gösteriyor. Sonuç olarak insanlar diyet yapmaktan yoruldu fakat yemek yemekten de çok korkuyor. İnsanlar artık nasıl yiyeceklerini bilmiyorlar. Yemek yemenin keyfini elimizden alındı." diyen Tribole ve Resch sezgisel yeme ile ilgili kitapta şunları aktarıyor: "Sezgisel yeme içgüsü, duygu ve rasyonel düşüncenin dinamik bir beden-akıl bütünleşmesidir. Bedeninizin mesajlarına dikkat ederek, fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarınızı karşılayarak sağlığınızı onurlandırdığınız kişisel bir süreç. Sizi ve bedeninizi öne koyan içsel bir keşif yolculuğudur; burada kendi bedeninizin uzmanı sizsiniz. Sadece siz, ne kadar aç olduğunuzu ve hangi yiyecek ya da öğünün sizi tatmin edeceğini biliyorsunuz. Hiçbir diyet planı bunları bilmez."
SEZGİSEL YEME DİYET DEĞİL!
Bu uygulama kitabı sezgisel yemenin on prensibini barındırıyor. Bunlar; Diyet zihniyetini reddedin, açlığınızı onurlandırın, yiyeceklerle barışın, yiyecek polisine karşı çıkın, tokluğunuzu hissedin, tatmin olma faktörünü keşfedin, duygularınızla yiyecekleri kullanmadan baş edin, bedeninize saygı duyun, egzersin yapın değişimi hissedin ve sağlığınızı onurlandırın. Bu prensipler iki şekilde çalışıyor. Bazıları açlık ve tokluğun biyolojik sinyalleri gibi bedeninizde yükselen fiziksel duyumları duyabilme becerisini elde etmenize yardımcı oluyor bazıları da beden uyumlanmanız önündeki engelleri yok etmeye yarıyor. Sezgisel yemenin bu on prensibini takip ederek yemekle ve bedeninizle olan ilişkinizin normalleşeceğini ve bunun bir diyet programı olmadığını belirten Tribole ve Resch şunları kaydediyor: "Sezgisel yemeden bahsettiğinizde, genelde 'Kilo verecek miyim?' diye soruyorlar. Kilo kaybı bununla gelen yan bir etki olabilir de, olmayabilir de... Eğer kilo vermeye odaklanırsanız bu meşguliyet sezgisel sinyallerinize dayanarak seçim yapma becerinize zarar verecek ve odağı görünüşe kaydıracak. Bilimsel bir inceleme sadece kilo verme çabasının sağlıkta sorunlar yarattığı sonucuna varmış. Öte yandan kilo yerine sağlıklı yaşam tarzı davranışlarına odaklanmak kilo kaybı olsun veya olmasın sağlığa faydalıdır. Halk sağlığı politikalarının sağlıklı davranışa odaklanmasının zamanı gelmiştir. Kilo bir sağlık davranışı değildir. Sezgisel yeme yiyecekler, akıl ve bedenle sağlıklı bir ilişki oluşturmakla ilgilidir, kilo verme çabasıyla değil."