Yeşil vatanımız üzerinden kimse siyaset yapmasın!

Ülkemizin birçok noktasında aynı anda başlayan yangınlara müdahale günlerdir devam ediyor. Alanda büyük bir emek verilirken bir yandan da sosyal medyada devam eden ''yalan terörü'' ile mücadele ediliyor. Akşam Cumartesi'ye konuşan ve uçak, fidan bağışı, yardım kampanyası, alanların imara açılması gibi konulara açıklık getiren Orman Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Türkyılmaz, kimsenin yeşil vatan üzerinden siyaset yapmaması konusunda çağrıda bulundu.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Günlerdir devam eden yangınlar nefesimizi kesti. 28 Temmuz'da birçok farklı noktada başlayan yangınların büyük bir kısmı kontrol altına alınırken hala devam edenler de var. Ormanın kahramanları alevlere karşı cansiparane büyük bir mücadele veriyor. Bu mücadele içinde hayatını kaybeden orman işçileri, gönüllüler olurken birçok ormanlık alan ve tarım arazileri yok oldu, hayvanlar telef oldu, evler yandı... Bütün bu olaylar yaşanırken bir de sosyal medyada hızla yayılan yalan terörü ile de mücadele edilmeye başlandı. Tüm bu olumsuzlara rağmen ateş savaşçıları yılmadan, yorulmadan görevini icra etmeye devam ediyor. Tek istekleri sosyal medya da süregelen yalan haber ve trol paylaşımlara çanak tutmadan Türk milleti olarak birlik olmaları ve kendilerine güç vermeleri.

ARAZİ ŞARTLARINA GÖRE HAVA FİLOSU OLUŞTURULUYOR

Bu zamana kadar birçok kötülüğü bertaraf eden güçlü Türkiye'nin en yakın zamanda el ele vererek bu günleri de aşacağını dile getiren Orman Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Türkyılmaz, öncelikle çok konuşulan uçak konusuna açıklama getirdi: "Uçak, helikopter müdahalesi çok tartışılıyor. Ancak burada bilinmesi gereken bir husus var. Sizin havadan müdahale edeceğiniz yangın düz arazide ise uçak etkili olur. Ancak eğimli, kırık ve dağlık arazilerde yangın var ise o bölgelerde helikopter daha kullanışlı olur. Bu bilgiden yola çıkarak Türkiye'deki arazinin dağlık, eğimli ve kırık olması nedeniyle yangına ilk müdahale de hava filosu olarak helikopter öne çıkıyor. Dağlık araziye ne kadar uçak getirirseniz getirin bunu kullanamazsınız. Bu uçaklar da su alım şekline göre iki türlüdür. Sadece havaalanlarında su alımı yapabilen uçaklar var. Bir de göl, deniz, baraj gibi alanlardan su alan amfibik uçaklar var. Amfibik uçakların bu dediğim yerlerden su alabilmesi için en az 2 km'lik bir su yüzeyine ihtiyaç var. Hem bu alanlardan hem de orman genel müdürlüğünün oluşturduğu 4150 tane su kaynağından su alabilen helikopterler daha etkin olduğu için bu konuda bir takviye yapıldı. Bu helikopterlerin sayısı 39'a çıkarıldı. Ayrıca 3 tane amfibik uçak, 4 tane İHA, 10 drone, bir tane insansız hava helikopteri ile aslında Türkiye'nin hava filosu güçlü durumda. Türkiye şartlarında en doğru model budur. Tabii uçağa ihtiyaç olan yerler oldu. Bunun da farkına varıldı ve uluslararası destek ile gelen yangın söndürme uçakları müdahale etti. Bir de Türk hava Kurumu üzerinden yaratılmaya çalışılan spekülasyonlar var. Oranın yönetim şekli farklı. THK elinde uçaklar var çürütülüyor mevzusu yalandır. THK envanterinde olan CL215 Kanada Tipi uçakların üretimi 1983 yılında sonlandırıldı. Bu tarihten itibaren de parça üretilmiyor bu yüzden de tedarik edilmiyor. Buna rağmen bu konu hala tartışılıyor. Siyaset, politika ve çatışmalarınızı ormancıların ve Türkiye'nin yeşil vatanı üzerinden kimse yapmasın. Bu zamana kadar birçok şehit vermiş bir teşkilat olarak canımız yanıyor."

YANAN AĞAÇ TÜRLERİNİN YERİNE BİR BAŞKASI DİKİLMEZ

Bir diğer çarpıtılan konu da yardım istediği oldu. Bu konuya da açıklık getiren Türkyılmaz, "Sosyal medyadan bir yardım çağrısı yapılmaya başlandı. Bu çağrının kaynağı farklı yerlere dayanıyordu. İnsanlar işin iç yüzünü bilmeden bunu iyi niyet ile paylaştı. Ancak yanlış bir hareket idi. Uluslararası arenada devletler zaten birbirine yardım eder. Ancak bunu Cumhurbaşkanı yapar. Ki uçak yardımları da geldi çeşitli ülkelerden; İspanya, Ukrayna, Rusya... Bu kesinlikle acizlik değildir. Uluslararası yardımlaşma modülüdür. Ama herhangi bir kişi olarak devleti aciz gösterecek bir açıklama yapamazsınız. #helpturkey etiketi ülkemize karşı yapılan bir operasyondur." şeklinde konuştu.

Yanan orman alanlarının imara açılacağı söylentilerinin gerçeği yansıtmadığına değinen Türkyılmaz, "Anayasanın 169. maddesine göre yanan orman alanları, ormanlaştırma amacı dışında hiçbir maksatla kullanılmaz. Kısaca imara açılamaz. Ülkemizin yüzde 30'una yanını ormandır. Bu alanların kamuoyu yararına gerektiğinde karayolu, maden, turizm gibi maksatlarla kullanılmasına izin verilirken yanan orman alanlarının bu maksatlarda dahil hiçbir şekilde başka türlü kullanımına izin verilmez." diyor.

ÇIKIŞ NOKTASINDA SABOTAJ VAR

Yangınların söndürülmesinin güçleşmesinde iklim değişikliği, küresel ısınma, sıcaklıkların mevsim normalleri üzerinde olması, rüzgarın şiddeti, bağıl nemin düşük olmasının etkili olduğunu aktaran Türkyılmaz, "Ancak yangının çıkış noktasında bir kundaklama var. 29 Temmuz'da alanı gezdim, ve bir gün sonra yaptığım açıklamada bu yangınların bilinçli bir şekilde çıkarıldığını söyledim. Zaten kendilerini ateşin çocukları olarak tabir eden PKK'nın uzantısı iblisin çocukları yangınları üstlendiklerini açıkladıkları paylaşımlar yaptı. Devlet henüz bir açıklama yapmadı. Kriminal incelemeden sonra net bir açıklama yapılacaktır. Ancak bu işin içinde sadece PKK değil onun ikiz kardeşi FETÖ'de var." şeklinde konuştu.

Orman Genel Müdürlüğü tarafından ormanların her zaman teftiş edildiğini ve bir istihbarat ağının olduğunu aktaran Türkyılmaz, "Çıkan yangınların belki de yüz katı önceden tespit edilerek önleniyor ve failler yakalanıyor. Ancak ormanlarımız ne yazık ki en kolay terör provokasyonu yapılacak yer. Kapısı yok, kiliti yok..." diyor.

İNSANLARIN VİCDANINDA YASAKLANMALI

Yangınla mücadele konusunda bilgiler veren Türkyılmaz, en önemli aşamanın önleyici tedbir ve halkın bilinçlenmesi olduğunu aktardı. Müdürlüğün bu anlamda çalışmalar yürüttüğünü dile getiren Türkyılmaz, "Orman yangınlarının yüzde 89'u insan faktörü, yüzde 11'i ise yıldırım gibi doğal afetlerin etkisiyle çıkıyor. Yani yangınlar genelde ihmallerden kaynaklanıyor. İnsanların piknik yapacağı alanlar aslında belli. Bu alanların dışına gidilmemeli. Gelişmiş ülkelerde ormanlara izinsiz girmek yasatır. Bu kanunen biz de de böyle ama uygulamada sorun var. Aslında insan vicdanında, toplumsal hafızada gönüllerde yasaklanmalı." diyor ve yangınla mücadelede diğer önemli basamaklar hakkında bilgi veriyor: "İkinci en önemli husus erken müdahale. Bundan 20 yıl önce yangına en erken 40 dakikada gidilirken bugün yapılan yatırımlar ile müdahale hızı 12 dakikaya indi. Yangınların genişlemeden kontrole alınması çok önemli bir basamak. Bunun içinde güçlü bir hava ve kara ekibine ihtiyaç var. Bu konuda iyi durumda olsak da insan kaynağı konusunda güçlenmeliyiz."

20 bin üzerinde ateş savaşçısı olduğunu ve şu anda altı bine yakınının sahada mücadele ettiğini hatırlatan Türkyılmaz'ın bir de talebi var: "Biz Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet güçlerinden sonra en çok şehit veren kurumuz. Aslında şehit denilmiyor, kanunen bu kapsamda değiller. Cumhurbaşkanından bu anlamda bir talebimiz var. Görevi başında vefat eden arkadaşlarımızın şehitlik haklarını verecek kanunun çıkarılmasını bekliyoruz."

BİRKAÇ YIL İÇİNDE YENİDEN YEŞİLLENECEK

Dünya çapında devam eden ve sönen yangınlarda milyonlarca hektar alan kül oldu. Bu açıdan bakıldığında kesinlikle küresel ısınma ve iklim değişikliğini bertaraf etmemek gerektiğini vurgulayan Türkyılmaz şunları aktardı: "Artık eskisi gibi doğayı koruyamazsınız. Yeni reçeteler, konseptler lazım. Bunun bilincinde olarak biz Antalya'ya uluslararası uzmanları davet ettik. Ve iklim değişikliği mücadele rehberinin hazırlığına başladık."

Bundan sonraki süreç hakkında bilgiler paylaşan Türkyılmaz şöyle konuştu: "Öncelikle yangınlar kontrol altına alınacak. Kontrol altına alındıktan sonrada söndürme işlemleri ve akabinde soğutma aşamasına geçiliyor. Daha sonra sahaya orman mühendisleri gidecek ve saha etütleri yapılacak. Saha temizliği yapıldıktan sonrada da dikime, ağaçlandırmaya hazır hale gelir. Fidanlar, tohumlar yetişir ise bu sonbahara yetişmez ise ilkbahara dikilir. Kızılçam için ise çimlenme beklenecek ve tohum takviyesi yapılır. 2-3 yıl içinde ise alanı yemyeşil görme imkânımız olur. Tabii yanan ağaçların aynı seviyeye gelmesi türlerine göre değişmekle birlikte bu 20,50,100 yılı bulabilir. Yangın sona erdikten Bakanlığın Yangına Dirençli Ormanlar Tesisi Projesi, (YARDOP) bu alanlara o uygulanacak. Yerleşim yerlerinin, yolların, sahillerin ve ziraat arazilerinin kenarlarına yangına dayanıklı türlerle ağaçlandırma yapılır. Ve yangın koruma şeritleri oluşturulacak."

DEVLETİN BU KONUDA BAĞIŞA İHTİYACI YOK!

Yeri gelmişken fidan bağışı kampanyası ile ilgili de bilinmesi gereken bir hususu aktaran Türkyılmaz, "Türkiye'deki ormanların yüzde 99'unu Orman Genel Müdürlüğü eli ile devlet yönetir. Ağaçlandırma yetkisi de sadece müdürlük tarafından yapılır. Kamuoyunda bağış toplama kampanyası başlatıldı. Bunlar içinde iyi niyetli olan da var bunu kötüye kullananda. İnsanlar eğer isterler ise Orman Genel Müdürlüğü'nün şartlı bağış sistemi var, oraya yapabilirler. Ya da Orman Mühendisleri Odası'na da yapabilir. Ama devletin herhangi bir talebi yok. Devlet güçlüdür ve bağışa ihtiyacı yoktur." şeklinde konuşuyor.

Çam ağaçları mevzusuna da değinen Türkyılmaz bu ağaçların yangına karşı hassas ve hızlı yanıyor diye yerine başka ağaçların dikilmesi düşüncesinin son derece yanlış bir tutum olduğunu belirtti. "Kızılçam Türkiye'nin lokomotif ağaç türüdür. Ağaçlar yansa bile tohumları bin derece sıcaklığa karşı dayanıklıdır. Kendiliğinden tekrar ağaca dönüşür. Dünyanın hiçbir yerinde yanan ağaç türlerinin yerine bir başkası dikilmez." diyor.

DÜNYA YANIYOR!

Dünyanın birçok yerinde devam eden yangınlar ABD, Avrupa ve Rusya gibi bölgelerde on binlerce hektarlık alanı küle çevirdi. 2021 içerisinde çıkan yangınların sayısı, pek çok ülkede önceki yılların ortalamasını aştı. NASA'nın "FIRMS" adını verdiği Yangın Bilgilendirme ve Kaynak Yönetimi Sistemi'nin uydu haritasına göre, yangınlar dünyanın birçok yerine yayılmış durumda. FIRMS'e göre; Türkiye, Angola, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Zambiya, Güney Afrika, Tanzanya, Mozambik Brezilya, ABD, Şili, Peru, İtalya, Yunanistan, İspanya, Rusya, Arjantin, Bolivya, Venezuela, Meksika, Zimbabwe, Namibya, Uganda, Botswana, Nijerya, Belarus, İran, Kuveyt, Çin, Vietnam, Endonezya, Avusturya, Japonya, Güney Kore, Madagaskar'da yangın var.

Avrupa'da ve çevresindeki ülkelerde çıkan orman yangınlarına yönelik uydu görüntülerini ve yangın verilerini paylaşan Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi (EFFIS) verilerine göre, 2021 yılında 43 ülkede toplamda bin 831 orman yangını meydana gelirken, 433 bin 700 hektarlık alan yandı. Verilere göre, bu yıl içinde Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde bin 74 yangının meydana geldiği ve 190 bin 595 hektar alanın yandığı, AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinde ise 537 yangının meydana geldiği ve 185 bin 805 hektar alanın yandığı belirtildi. EFFIS'in Avrupa'nın komşuları olarak ele aldığı 9 Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkesinde ise 146 yangının meydana geldiği ve toplamda 57 bin 300 hektar alanın yandığı belirtildi.