sibel.ates@aksam.com.tr
Hurdacılardan topladığı atık malzemeleri birer sanat eserine dönüştüren heykeltıraş Cem Özkan’ı tanımak ister misiniz? Pek çoğumuzun işe yaramaz diye baktığı atık malzemeler, araba parçaları, metaller onun elinde gemilere, atlara ve bilim kurgu karakterlere dönüşüyor. Görenleri kendine hayran bırakan bu heykellerin yaratıcısı Cem Özkan’dan çalışmalarını dinledik.
Hurdalardan heykel yapma fikri nasıl çıktı ortaya?
Yeni dünya düzeninde, herkes bir çok şey deniyor ve geçmişten günümüze deneyimleyerek öğrenmeyi tercih etme yolunda ilerlemeyi seçiyoruz. Tercihlerimizle, elde ettiğimiz deneyimler sonucunda bir sonraki nesle olgularımızı aktarıyoruz fakat bu durum gittikçe azalıyor. Bulunduğunuz hayatta enerjimizi tüm olgularınızla, kendinizi vererek aktarırsanız sonuç olarak zamanın içinde görülür ve sunduklarınız size bir şeyler fısıldar. Eğer dinlerseniz kendinize önemli olanı söylemeye çalıştığınızı fark edersiniz. Duygularınızı, hislerinizi heykel alanında elle tutulur ve hissedilebilir bir hale getirmek, öğrendiklerimizin aktarımında, iyi bir yoldur ve bu yolu tercih ediyorum.
Neden tercihiniz atık malzemeler?
Atık olan malzemeler, süreleri tamamlanmış, ihtiyaç duyulmayan nesneler olarak gözükürler fakat hepsi birer yaşanmışlık taşır. Endüstriyel olanlar ise yoğun düşüncelerden süzülmüş şekilde üretilmiş atık malzemelerdir. Değerli olan kısmı, yeniden doğuşun örneklerini de içinde barındırmasıdır. Tekrardan kullanılabilir olması çevre için az da olsa iyi bir etki yaratır. Malzemeleri seçerken, kendimi tamamen bu işe odaklıyorum çoğu zaman bulduğum parçalar bitmiş bir şekilde işleri bana gösteriyorlar. Tasarımlar zihnimde daha sonra canlanıyor. Kafamda biraz ters işliyor bu durum ama öğretisinin fazla olduğunu her zaman hissediyorum.
Çalışmalarınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Steampunk, genel olarak edebiyatın sanayi devriminden etkilenmesiyle ortaya çıkmıştır. Teknolojik olarak dev çarkların, döküm sanayi araçlarının, ağır sanayinin insanla buluştuğu ve toplumu temelden etkilediği bir dönemdir. Makinelerin karmaşıklığı mekanik görselliğiyle estetik olarak beni etkiliyor. Çünkü bu karmaşık fakat sistematik düzenin hareketliliği bana yaşamı anımsatıyor. Cyberpunk akım olarak gelecek teknoloji kurgusunun hayata tamamen adapte olmuş halidir. Her iki akım da yaşanmışlığı peşinde sürükler. Steampunk, cyberpunk akımına bu konuda öncü olmuştur. İki konuyu ele alıp doğanın gücünü birleştirdiğimde bütünlüğü elde ettikten sonra kalıcı değerler barındırdığını düşünüyorum.
ÇALIŞMALARIMI ESKİ KİTAPLARA BENZETİYORUM
Tasarım sürecinizi anlatır mısınız?
Kendimce iyi şeyler düşünmeye odaklanıp elde ettiğim hislerimi bütün günüme ve haftalarıma yansıtmaya çalışıyorum. Zor bir süreç, çalışırken garip oluyor, bu işte her şey dikkat ve sabırdır ve bu çok önemlidir. Önce heykelin iskeletine başlıyorum. Birkaç parçayı koyduktan sonra tasarımını kafamda öyle şekillendiriyorum ve düşüncelerimi buraya aktarıyorum. Metal parça bütüne gittiği için tasarımını daha da özgürleştiriyorum. Metal sizi kısıtlamıyor. Beni daha çok öğrenmeye sevk ediyor. Ne yapmam gerektiğini biliyorum. Yaptığım işleri, büyük, eski, merak uyandıran kitaplara benzetiyorum. Onların içinde bilgiler saklı, hemen okumalıyım hissi uyandırıyor. Kelimeler iç içe giriyor, anlamadığım yerleri araştırıyorum, öğrenmek daha fazla okumamı sağlıyor ama hâlâ başlardayım. Bu hislerle birlikte iş oluşmaya başlıyor.
Nasıl ortamda çalışmayı seviyorsunuz?
Evimle atölyem arasında şehirden uzaklaşmak için yeterli bir mesafe var. Bu durumun çok katkısı oluyor. Gürültünün olmadığı huzuru bulabildiğim bir alanda merak duygusuyla iş yapmak, eşsiz bir deneyime sahip olmak, saatlerce hiç durmadan çalışıp yorulmak, sonunda iyi olacağını hissetmek, zamanı umursamaz hale sokuyor. Beni iyi hissettirip işlere en iyi şekilde yansıtmamı sağlıyor. Sonra evi özlüyorum, dönüyorum. Yoğunluğun ve hayatın içinde ne kadar olursam olayım kafamın içindeki dünyada barınmaya gayret ediyorum. Sosyal medyadan uzak durmaya çalışıyor, bu durumu uzatabildiğim kadar uzatıyorum fakat işim gereği bir yerde zaman geçirmem gerekiyor. Günümüzde erişim açısından en kullanışlı yol sosyal medya. Sosyal medya araçlarından, işlerimin sergilenmesinin bir parçası olarak faydalanıyorum.
Devasa görünümlü at heykelinizin hikâyesini dinleyelim mi?
7 bin parçadan oluşan bu çalışma bir yıl sürdü. “Merkür Atı” adını verdiğim heykelin ağırlığı bir ton. Atlar zor bir karaktere sahip hayvanlardır. Bu projeyi ortaya çıkarabilmek için çok araştırdım. Bir süre atları izledim ve onları asıl ortaya çıkaran durumun özgür oldukları zamanlar olduğunu anladım. Bu süreç beni epey zorladı fakat çok şey öğrenmemi sağladı.
Çalışmalarınız yurt dışında da takip ediliyor mu?
Zaten çalışmalarım ilk olarak yurt dışında yayıldı. Daha çok yolum olsa da hedeflerimin peşinden gitmeye devam edeceğim.
Ne kadar sürüyor bir çalışmayı tamamlamanız?
Çalışmalar uzun ve zor süreçlerden geçip son hallerini alıyor. Çalışma süreci ileriyi görmemi, birçok şey öğrenmemi sağlıyor.
Gelecek hedefleriniz nedir?
Gelecek için işlerin üzerinde durup çalışma alanımı genişletmeyi ve daha büyük işler yapmayı planlıyorum. Merakla başlayan adım kendinden kaçıp kendini bulmanı sağlar ve bu yolda bir çok şey öğrenirsin.