Yeni takdir ve destek hikayesi: Alkış

Sosyal mesafe nedeniyle insanlar yüzyüze iletişim kurmaktan kaçınsa da bir şekilde hissettiklerini karşı tarafa aktarmak istiyor. Bu nokta da yeni bir iletişim dili bularak sağlık çalışanlarına ve güvenlik görevlerine minnettarlığımızı alkış ile göstermeye başladık.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Alkışın bir iletişim enstrümanı olduğunu belirten Doç. Dr. Aybike Serttaş, salgın günlerinde alkışla verilen mesajın alkışların çıkardığı ses kadar güçlü olduğunu dile getirdi.

Son yıllarda yakındığımız bir durum var. İletişim çağındayız ama iletişim kuramıyoruz. Bunun elbette birçok nedeni var. Teknoloji ve internetin bu kadar yayılması belki de en başat nedenlerden. Gelişen dünya düzeni ve beklenmedik yeni durumlar insanları farklı iletişim yolları bulmaya sürükledi. Dünya olarak zor günlerden geçiyoruz. Yüz yüze iletişimden kaçınmak bu süreçte yapılması gereken en doğru hareket. Peki insanoğlu iletişim kurmadan yaşayabilir mi? Cevap veriyorum, “asla”. Çünkü iletişim kurma isteği insanın doğasında var. Dünya geneline baktığımızda Covid-19 nedeniyle bir araya gelemeyen insanlar farklı iletişim yolları bulmaya başladı. Bu yollardan biri de alkış oldu. Ülkemizde de insanlar Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın çağrısı ile sağlık çalışanlarına şükranlarını sunmak ve onlara moral vermek amacıyla belli saatlerde camlara çıkıp alkış tuttular. Daha sonra bu polisler ve kapıya ekmek getiren fırıncılar için de yapıldı. Pandemi süreci daha ne kadar sürecek bilemiyoruz ama alkışın bir iletişim dili olarak kullanılması devam edecek gibi görünüyor. Zaman zaman protesto amaçlı kullanılsa da; genel anlamıyla onaylama, takdir etme, beğeni, coşku göstergesi olarak alkışlıyoruz. 90’lı yıllarda siyasi amaçla, protesto dili olarak kullanılan alkış zaman zaman yine aynı amaca hizmet edebiliyor. Ancak bugün oluşan sinerji çok farklı. Çok geniş bir kesimin katılımıyla gerçekleşen alkış tufanı artık toplumsal kabul ve desteğin bir göstergesi olmaya başladı.

Alkışın yeni bir iletişim aracı olarak ortaya çıkmasını İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aybike Serttaş ile değerlendirirken alkışın insanlarda yarattığı psikolojik etkiyi de Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Psikolog Sena Sivri ile konuştuk.

KENDİMİZİ İFADE ETME BİÇİMİMİZ

Alkışın bir iletişim enstrümanı olarak karşımıza çıktığını belirten Doç. Dr. Aybike Serttaş, “İnsanın tarihi aynı zamanda kendisini ifade etmesinin tarihidir. Teknoloji çok gelişmiş olsa da işin özü aynı; anlatmak, paylaşmak ve duygularını, düşüncelerini daha çok kişiye ulaştırmak. Bu arzu çağlar içerisinde icatları tetikledi. Alkış da bütün bu çabanın ürünlerinden sadece biri. Bu şekilde kendimizi ifade ediyor ve hayatla da iletişim kuruyoruz. Bu anlamda iletişim bütüncül bir kavram. Kendimizle, başka insanlarla ve dünyayla iletişim kuruyoruz. Alkış da bir iletişim enstrümanı. Bazen protesto etmek bazen tebrik etmek bazen de son haftalarda gördüğümüz gibi minnettarlığımızı belirtmek için alkışı kullanıyoruz.” şeklinde konuşuyor.

Salgın günlerinde alkışla verilen mesajın alkışların çıkardığı ses kadar net ve güçlü olduğunu dile getiren Serttaş, bu sayede bir vefa ve borçluluk duygusu ile sağlık personeline, toplum sağlığı için emek veren hatta canını ortaya koyan insanlara karşı duyguların aktarıldığını söylüyor. Normalde çok yüksek sesle konuşmak yazılı iletişimdeki büyük harf kullanımı gibi negatif bir etki uyandırdığını ancak bu eylemde alkışın yüreklerden geldiğini vurgulayan Serttaş, alkışlayanlar açısından durumu şöyle değerlendiriyor: “Burada insanın en temel ihtiyaçlarından birini daha gözlemliyoruz. Bir gruba dâhil olma. Her gece aynı saatte hiç tanımadığımız insanlarla aynı eylemi gerçekleştirmek, yalnız olmadığımızı, benzer zorlukları yaşayan başka insanların da var olduğunu gösteriyor. Birbirimize alkış sesi ile dahi ulaşabilmek bir kum tanesinden ibaret olduğumuz bu evrende bir tutunma noktası bulmakla eşdeğer.”

İNSANLARI MOTİVE EDEN BİR HAREKET

Alkışlamak, duyguyu ifade etmenin kelimeler kullanılmaksızın en coşkulu yollarından biri olduğunu ve birçok olumlu / olumsuz duyguyu ifade ettiğini belirten psikolog Sena Sivri, “Koronavirüs salgını sürecinde en ön cephede yer alan çok kıymetli sağlık çalışanlarını hepimiz büyük bir güç ve coşkuyla alkışladık. Alkış, alkışlanan için güç, motivasyon, moral sağlayıcıdır. Tüm zorluklara rağmen yaptığı, çabaladığı her şeyin kıymetinin bilindiğini, takdir gördüğü, sevildiği hissini ona ulaştıran bir eylemdir. Sağlık çalışanları açısından baktığımızda ise bu eylem onların motivasyonlarını arttırmaya etki edecektir. Sağlık çalışanlarını alkışladığımızda aslında sözsüz bir şekilde ‘Emeğinizin farkındayız, minnettarız’ mesajını veriyoruz.” diyor ve ekliyor: “Alkışlayan için de bu eylemin motive edici birçok özelliği bulunmakta. Hepimiz ilk defa karşılaştığımız pandemi sürecinde tedirginiz. Sağlık emekçilerini alkışlarken de aslında o alkışa eşlik eden diğer kişileri duyarak hem bu süreçte yalnız olmadığımızı, benzer kaygı ve birçok duyguya sahip insanlarla beraber bu süreci yaşadığımızı görüyor hem de bizler için uğraşan insanların olduğunu kendimize hatırlatıyoruz. Onları motive ederken bir yandan da kendimizi motive etmiş oluyoruz.