Yazmanın kendisi benim için terapi gibi

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Gazeteci Pınar Çelikel, şimdi de ‘Kendimi Ararken Seni Buldum’ romanıyla karşımızda. “Bir kalp aynı anda kaç kişiyi sever?” alt başlığıyla yayınlanan romanın yazarıyla buluştuk. 

Sizi gazeteci olarak tanıyoruz. Roman yazma düşüncesi ne zaman düştü aklınıza?

Malum gazeteciler her gün yazıyorlar. Araştırma, röportaj, köşe yazısı… Her gün öyle ya da böyle yazıyordum. Ama kendim için değil. Bulunduğum yayın için ve onun dilinde. Elbette içine kendimi kattığım yazılar da oluyordu ama tam olarak hiçbiri ben değildi. Kurumsal hayattan ayrılmamla başladı kendim için yazmam. Kadın hikâyeleri yazacağım diye çıktım yola. İhtiyacım olan şey yazmak için zaman yaratmak ve sabırla yazmaktı. 

İlk romanınız ‘35 Çok Güzel Gelsene’ye nasıldı ilgi? 

Farklı illerden, hiç beklemediğim insanlardan ilginç yorumlar geldi. Hepsinin benzer hikâyeleri vardı. Hatta “Hiç tanışmadık, benim hikâyemi nereden biliyorsun?” diye soranlar oldu. Sonra umutsuz bir döneminde kitabın onlara umut olduğunu söyleyenler oldu. Bu iyice hoşuma gitti. Yazmaya devam etmek için teşvik etti okur beni.

Kendimi Ararken Seni Buldum’un yaratım süreci nasıl gelişti?

Konusunu ve karakterlerini hazırladığım hikâyelerden biriydi. Aklımdakine benzer hikâyeler duymaya başlamıştım. “Biliyor musun, bilmem kimin sevgilisi varmış,” “Bilmem kim geçen gün sevgilisiyle kocasına yakalanmış” cümleleri her kız sohbetinde açılıyordu. Eskiden böyle şeyler bu kadar çok konuşulmazdı. Baktım ki kimse konuşulmasından rahatsız olmuyor, ben de evli bir adam ve evli bir kadının gizli aşkını yazdım.  

Yazma rutininiz nasıl? 

Bir roman yazıyorsam her sabah mutlaka işe gider gibi 9’da bilgisayar başına oturup en az 12’ye kadar kalkmıyorum. Kimi gün 10 satır yazabiliyorum, kimi gün 10 sayfa. Ama mutlaka oturuyorum bilgisayar başında. Yazamadığımı düşünüyorsam da romanda kullanacağım detaylar için internet sitelerinde araştırma yapıp not alıyorum. 

Bu kitap kendiniz için de bir tür terapi miydi?

Sadece bu kitap değil yazma eyleminin kendisi bir tür terapi benim için. İnsan kendini en iyi ifade ettiği şeyleri yapınca çok mutlu oluyor çünkü. Elbette yazdığınız şeylerin başkaları tarafından okunması, yorumlanması da harika. Yazma sürecinde çok mutlu oluyorum. Yazdığım şeyi kendim beğenmişsem büyük bir mutluluk ve coşku veriyor bu bana. Kimse okumasa da yazardım.