“Yazmak, dünyanın ağırlığını üzerimden kaldırıyor”

Genç yazar Dilay Kuyucak: ''Yazmak, on altı yaşındaki ben için tanık olduğum sorunları anlamlandırma yolu haline gelmişti. Düşüncelerimi kurgu perdesinin arkasına gizleyip karakterlerim üzerinden deneyler yapıyordum diyebilirim. Yazarken yaşadığımız sorunlara çözüm aramaktansa nedenlerini keşfetmeye çalışmak, üzerimden gerçek dünyanın ağırlığını kaldırıyordu.''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Genç bir yazar Dilay Kuyucak, henüz 18 yaşında. Galatasaray Lisesi'nden bu yıl mezun oluyor. Yeni durağı ise Nancy. Sciences Po Paris'ten kabul aldı ve burada Siyaset Bilimi okuyacak. Yazdığı öykülerin yanı sıra İki Ayna adlı bir de fantastik romanı var. Yazmayı, düşünmeyi ve üretmeyi seviyor. Bu durum onun jenerasyonu için pek alışık olduğumuz türden değil; özgün kalemi de onu farklı kılıyor. Kendisiyle değerli sanatçı Prof. Dr. Erol Deran ve kıymetli eşi Gülden Deran vesilesiyle tanıştım, Dilay onların torunu. Biz de Dilay'ı hem size daha yakından tanıtmak hem de geleceğin önemli bir ismini şimdiden duyurmak istedik, bu amaçla keyifli bir röportaj yaptık. Buyurun keyifli sohbetimize...

Seni daha yakından tanıyabilir miyiz?

2005 yılında İstanbul'da doğdum. İlkokulu Özel Marmara Koleji'nde okudum. Burada yüzmeye başladım ve on sene profesyonel olarak yüzdüm. Ortaokulu Özel Fen Bilimleri Okulları'nda tamamladım. 2019'da Galatasaray Lisesi'ni kazandım. Lisede yüzmeyi bırakmak zorunda kaldım, boş zamanlarımda yazmaya ağırlık verdim. 2019 yılında Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi'nde yaratıcı yazarlık eğitimi almaya başladım. Erbulak Evi bünyesinde yayınlanan Affet Beni (2020) ve Uykudan Önce, Pandemiden Sonra (2021) adlı kolektif kitaplarda öykülerim yer aldı. 2022'de ise İki Ayna adında fantastik romanım yayımlandı.

ÇÖZMEK DEĞİL, KEŞFETMEK İÇİN YAZIYORUM

Bize kitabını anlatır mısın?

İki Ayna, aynı topraklar üzerinde yaşayan iki sihirli halk; Solis ve Lunaeler, arasındaki çatışmayı anlatıyor. Güneş ve Ay'ın sihrini kullanan bu iki toplulukta, yüzyıllar içinde bazı tarihi olayların farklı yorumlanması ve mistikleştirilmesiyle ayrımlar ortaya çıkıyor ve insanlar kendilerini inançlarına göre sınıflandırmaya başlıyor. Kitap bu topraklara hükmeden krallığın çöküşünden sonra başlıyor ve bu iki halkın gücü ele geçirme mücadelesini anlatıyor. Aynı zamanda, lanetli bir şehirden yayılan kara bulutlar başkente yaklaşan sihirli bir karanlığın habercisi oluyor. Karakterlerimiz de bu değişken düzende yaklaşan tehlikeye karşı bir yolculuğa çıkıyor. Yazmak, on altı yaşımda iken bana, tanık olduğum sorunları anlamlandırma yolu haline gelmişti. Düşüncelerimi kurgu perdesinin arkasına gizleyip karakterlerim üzerinden deneyler yapıyordum diyebilirim. Yazarken yaşadığımız sorunlara çözüm aramaktansa nedenlerini keşfetmeye çalışmak, üzerimden gerçek dünyanın ağırlığını kaldırıyordu. Farklı ideolojileri ve kimlikleri konuşturmaya ve anlamaya çalışıyordum.

Başka öyküler de yazıyorsunuz çoklu yazarlı kitaplar için. Biraz da onlardan bahseder misin?

Affet Beni kolektif kitabı için 2020'de Tower Bridge adlı bir öykü yazmıştım. Londra'daki kayıp ihbarlarının haberini yapan bir gazetecinin yaptığı haberlerdeki insanları bir polisin yardımıyla kurtarmasını anlatan bir hikâyeydi. Ana karakter; her gün gördüğümüz, okuyup geçtiğimiz haberlerin ve istatistiklerin arkasında gerçek insanlar olduğuyla yüzleşiyordu. 2021 yılında, Uykudan Önce, Pandemiden Sonra kolektif kitabı için yazdığım Siyah Ekran ise gelecekteki ütopik bir dünyada geçiyordu. Bir pandeminin ardından ilerleyen teknoloji ile hayat tamamen eve taşınmıştı. Hikâye şehirdeki elektriklerin kesilmesi ve evdeki sistemin çökmesiyle başlıyordu. Siyah ekranlarla karşılaşan iki kız kardeş, pandemi öncesinden kalan eşyaların olduğu bir depoyu keşfediyorlardı.

Prof. Dr. Erol Deran ve eşi Gülden Hanım torunları Dilay ile

HİÇ VAR OLMAMIŞ KARAKTERLERİN HİÇ SÖYLEMEDİKLERİ SÖZLERİNİ YAZIYORUM

Yazarlık ve kitap yazmak ya da kitaplar sizin için ne demek?

Kitap yazmanın en çok kurgu aşamasını seviyorum. Hiç var olmamış karakterlerin hiçbir zaman gitmedikleri yerlerde hiç söylemedikleri sözleri yazıyorum. Özellikle gerçeklik kaygısıyla boğuşmuyorken karakterlere istediklerini düşünme ve yapma özgürlüğünü veriyorum. Hikâyenin gidişatını önceden planlamış olsam bile yazarken bu değişiyor ve bir anda kendi gerçekliğinde benim planladığımdan farklı şeyler yaşanıyor. Yazmak, her aşamasında beni yeni şeyler üretmeye zorlayan bir macera. Kitabımın basılması ve bu dünyaya girmemle beraber ben ve karakterlerim arasında geçen hikâyelere üçüncü bir kişinin eklenecek olması başta beni biraz ürkütse de kitabımı okuyan arkadaşlarımın ve insanların geri dönüşleri bu korkuyu aşmamı sağladı.

Tiyatro ile de ilgileniyorsun sanırım...

Okulumun İngilizce Tiyatro Kulübü'nde iki sene başkanlık yapma şansım oldu. Bu iki sene boyunca beş oyun sahneledik. Önceden yazılmış bir metne sadık kalarak onu sahneye taşımak ve bunu tek başıma değil bir ekiple yapmak beni bilgisayar başında kendi öykülerimi yazarken deneyimleyemediğim farklı bir yaratıcılığın içine sürükledi. Oyuncuların ortaya attığı fikirler ve yorumlamalar, birçok farklı perspektifin harmanlanmasını sağlıyor. Yazarken karşılaşmadığım zorluklar beni daha yaratıcı düşünmeye itiyor yönetirken; ışığı, sesi ve mise en scene'i göz önünde bulunduruyoruz karar verirken. Kendim bir tiyatro oyunu yazmadan önce bu dünyayı biraz daha yakından tanımak isterim ama bir gün neden olmasın...

KARŞILAŞTIĞIMIZ BİLGİLERE KARŞI ŞÜPHECİ YANIMIZI KAYBETMEMELİYİZ

Genç yaşta önemli başarılar elde etmek hakkında ne düşünüyorsun? Akranlarınıza hayallerine ulaşmaları konusunda neler söylemek istersiniz?

Aslında hayal kurmayı pek sevmem. Yapmak istediğim şeyler için çaba harcarım ve yeterli imkânım varsa bu çalışma sonucu istediğime ulaşma ihtimalim artar. Amaçlarımı hayal olarak adlandırdığımda aramıza bir imkânsızlık duvarı örüyormuş gibi hissediyorum. Bu noktada önemli olan bir şeyler yapmaya başlamak, o ilk satırı yazmak. Ben içimden gelen ve istediğim şeyleri yapabilecek kadar şanslı biriyim. Bu yüzden başarılarımın benim çalışmam kadar bu şansın da bir sonucu olduğunu görmezden gelemem. Yine de yaşadığımız çağda internet sayesinde her şeye erişimimiz var ve bunu amaçlarımız doğrultusunda kullanmayı öğrenmeliyiz. Sadece kendi jenerasyonumun değil her yaştan insanın interneti daha bilinçli kullanması gerektiğini düşünüyorum. Bilgiye erişim kolaylaştıkça yanlış bilgi de çoğalıyor, bu sebeple karşılaştığımız bilgileri araştırmalı ve şüpheci yanımızı kaybetmemeliyiz.

İleride nerede olmak ve ne yapmak istiyorsun?

İleride bir şeyler üretmeye devam etmek istiyorum. Bu yeni bir roman, öykü veya oyun olabilir. Yazının dışına da çıkabilirim, kim bilir? Nerede olursam olayım düşüncelerimi kurgu süzgecinden geçirerek sorularıma yanıtlar arayacağımı biliyorum. Her şeyin üzerinde daha fazla yer görmek, dille tanışmak ve öğrenmek istiyorum. Bunları yaptığım sürece nerede olduğumun pek de önemi kalmıyor.