uygartaylan@gmail.com
Onu İstiklal Caddesi’nde gezerken duyduğumuz içli şarkılarından tanıyoruz. Latin ve Sefarad müziğinden İspanyol flemenkosuna, Arjantin tangosundan Portekiz fadosuna kadar farklı coğrafyaların müziklerini harmanlayan Yasmin Levy, Türkiye’de tutkulu bir dinleyici kitlesine sahip. Aysel Gürel imzalı ‘Firuze’ ve ‘Sevda’ şarkılarını da seslendirerek Türk ezgilerini yorumlamada büyük başarı yakalayan sanatçının yolu ise sık sık ‘ikinci evim’ dediği İstanbul’a düşüyor. Ladino müziğin kalbi ses tellerinde atan ismi Yasmin Levy’le 20 Aralık Volkswagen Arena konseri öncesi görüştük.
Müzisyen bir ailede büyüdünüz. Çocukluğunuz bu anlamda nasıl geçti?
Çocukluğum aşk ve müzikle doluydu, hatırladığım bu. Ladino, Türk, İran, klasik, Flamenko, Latin, Arapça, caz ve daha birçok farklı müzik tarzını dinledim. 5 yaşındayken ailemdeki herkes neredeyse (kız kardeşim ve 2 erkek kardeşim) piyano öğrenmeye başladı. Erken yaşta müzik eğitimine başlamak, bizim aile geleneğimiz.
Annem ve babam da müzisyen olmam ve hayallerimi gerçekleştirmem konusunda beni çok destekledi. Müzisyen bir aileye sahip olmak, onların sesiyle büyümek, bugünkü yolumu bulmamı sağladı.
KALBİME DOKUNUYORLAR
Sizin için ‘Sesiyle büyü yapıyor’, ‘Ses telleri kalbinde olan kadın’ diyorlar. Siz kendiniz için ne diyorsunuz?
Ben şarkıları o an nasıl hissediyorsam, öyle söyleyen bir müzisyenim. Bu nedenle dinleyiciler sesimde ne hissediyorlarsa, bana onu duyuruyorlar. Bu iletişim beni çok mutlu ediyor. Kalbime dokunduklarını söyleyebilirim.
Ses tekniğinizi geliştirirken hangi sanatçıları örnek aldınız? Siz kimleri dinlersiniz?
Billy Holliday, İbrahim Tatlıses, Edith Piaf ve Antonio Molina bir rol model olabilecek sese sahip olan müzisyenler. Evde ise Türk müziği olduğu kadar Flamenko, İran ve Yunan müzikleri dinlemeyi tercih ediyorum.
Birçok Türk sanatçıyla sahnede ortak çalışmalar yaptınız. Türk müziğini takip ediyor musunuz?
Bugüne kadar Kubat, İbrahim Tatlıses, Ömer Faruk Tekbilek, Taksim Trio, Halil Sezai gibi çok önemli Türk sanatçı ve yorumcularla ortak çalışmalarımız oldu. Türk müziğini oldukça yakından takip ediyorum ve seviyorum. Yaptığım her ortaklık müziğimi daha renkli kılıyor, daha geniş kitlelerce keşfetmemi sağlıyor. Zeki Müren, Orhan Gencebay, Bülent Ersoy, İbrahim Tatlıses dinleyerek büyüdüm. Güçlü ve derin seslere sahip müzisyenleri seviyorum.
İSTANBULDAKİ İKİNCİ EVİM
Ülkemizde oldukça sevilen, her konseri dolu geçen bir sanatçı olarak, Türk izleyicisiyle duygusal bağınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Benim kökenim Türk, ailem Manisa ve İzmir’den. Türkiye benim evim her gelişimde aileme ve evime kavuşmuş gibi iyi hissediyorum. Türk hayranlarımla çok sıkı bir bağımız oluştu. Benim için çok özelsiniz. Bu müzikle büyüdüm, Türk müziği kanımda var.
Diğer ülkelerde de bu kadar sık konser veriyor musunuz?
Mesleğim sayesinde pek çok ülkede bulunuyorum ve o ülkelere tekrar tekrar gidebiliyorum. Türkiye’deki seyirci ise hayatımın ve kalbimin bir parçası. Hatta dünyanın neresine gidersem gideyim, hep Türklerle karşılaşıyorum. Dünya üzerinde çok fazla Türk var ve ben onları nerede olursa olsun seyirciler arasından seçebiliyorum. Onlarla birlikte kendimi evde hissediyorum. Onlar da benim müziğimle aynı şeyi hissediyorlar. İstanbul ikinci evim.
AŞK BİZE VERİLMİŞ BİR ARMAĞAN
Şarkılarınızdaki ana tema aşk. Yasmin Levy’ye göre aşkı tanımlar mısınız?
Aşk bu dünyadaki en güçlü duygu bize verilmiş bir armağan. Aslında hayalleri, hayal kırıklıkları, hayattan beklentileri farklı iki insanın bir araya gelmesi ve birlikte ortak bir hayat sürmesi çok da kolay değil. Ama eşsiz de bir deneyim. Aslında acıdan besleniyorum, en yaratıcı olduğum zamanlar mutlu değil de keyifsiz olduğum zamanlar. Aşk benim için bir taraftan da acı demek. Güzel, derin acı benim için kutsanmış bir duygu.
Neden insanlar daha çok melankolik şarkıları seviyor?
Bence ruhumuzun doğasında var melankoli. İnsanlarla birlikte olduğumuzda bile yalnızız. Çünkü ruh yalnız bir dünyadır. Böylece, tüm maskeleri ve tüm kendi korunmalarınızı yuttuğunuzda, ruh bizim içimizde yaratılan şekilde üzülmekte özgürdür. Hüzünlü müzik ruha dokunduğunda kaçma seçeneği yoktur.
ACI VE MELANKOLİDEN BESLENİYORUM
Şarkı yazarkenki ilham kaynaklarınız neler?
İlham kaynağım hep acılar. Acı ve melankoliden besleniyorum. Yazdığım bütün şarkılar gerçek hikayelerden ilham alınarak yazılıyor. Genellikle imkansız aşkları yazıyorum. Her yerde şarkı yazabilirim. Örneğin şu anda Amerika’da turnedeyim ve sürekli yollardayım. Piyanom veya özel bir alanım yok ama aniden aklıma gelen bir melodi oluyor ve onu hemen kaydediyorum. Duygularımı en güçlü şekilde yaşıyorum. İnsanları güldüren, eğlendiren, dans ettiren bir müziğim yok aynı mutsuzluğu paylaştığımız insanlarla beraber aynı acıları hissederek bazen birlikte ağlayarak bu çılgınlığı ortaklaşa yaşıyoruz sahnemde.
Sizi heyecanla bekleyen hayranlarınıza neler söylemek istersiniz?
Grubum ve müziğimle geliyorum. Yıllar içinde biriktirdiğim şarkılarımla... İkinci evime...