Yaşayan tek ve son evrensel dâhiyim

UYGAR TAYLAN

uygartaylan@gmail.com

38. İstanbul Film Festivali 5-16 Nisan tarihleri arasında başlıyor.Festivalin özel film seçkisi kadar Stanley Kubrick’e gönderme yapan afişi de ses getirdi. Berlinli sanatçı Sebastian Bieniek’le sanat yolculuğunu ve afişin hikayesini konuştuk.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen İstanbul Film Festivali her yıl zevkli film seçkileri kadar afişleriyle de alkış toplamayı başarıyor. Bu yıl 5-16 Nisan tarihleri arasında 38. kez düzenlenecek festivalin teması ölümünün 20. yıldönümünde efsane yönetmen Stanley Kubrick’e adandı. Festivalin çok ses getiren Kubrick göndermeli afişiyse Berlin’de yaşayan Polonya asıllı sanatçı Sebastian Bieniek’e ait. Çektiği fotoğraflardaki modellerin yüzüne çizimler uygulayan sanatçıyla görüşme fırsatı bulup afişin hikayesini konuştuk.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba ben Sebastian Bieniek. Yaşayan tek ve son evrensel dâhiyim.

OĞLUM GÜLSÜN DİYE ÇİZDİM

İlk ne zaman çizim yapmaya başladınız?

Kim bilir, belki henüz tamamen başlamamışımdır bile... Başka bir yandan her zaman çizim yapıyordum aslında... Benim için her şey bir çizim gibidir. Çizim yapmak bir sınırı tarif etmek gibi. Senin soruna yanıtım da kendime bir sınır çizmemi gerektiriyor ki aslında çizim yapmaktan pek de bir farkı yok.

İnsanların yüzüne çizim yapma fikri nasıl doğdu?

İlk fotoğrafımda 6 yaşındaki oğlumu çektim. O gün hastaydı ve onu mutlu edip gülümsetmek istedim. Fakat o gülemeyeceğini söyleyince ben de ona o zaman yüzüne gülücük çizmem gerektiğini söyledim. O da bunu “Evet” diyerek kabul etti.  Ben de onun asık yüzüne çizim yaparak onu bir şekilde gülümsetmeyi başardım ve fotoğrafını çektim. Bu benim ilk “Bienik- Yüz fotoğrafım” olmuş oldu…

Umarım oğlunuz şimdi iyidir ve çizdiklerinize bol bol gülümsüyordur…

Evet, kendisi o günlerde gelişme dönemine bağlı ağrılar çekiyordu ama teşekkürler şimdi büyüdü ve çok iyi.

BERLİN ALMAN ŞEHRİ DEĞİLDİR

Aslen Polonyalısınız ve 14 yaşında Berlin’e yerleşmişsiniz. O günlerde Berlin sizin için nasıl bir deneyimdi? Berlin’in sanatınıza etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Aslında dürüst olmak gerekirse, Berlin bir Alman şehri değildir. Bu konuda ciddiyim, şaka yapmıyorum. Berlin bir Alman şehri değildir ve asla olmamıştır. Çünkü, Berlin nüfusunun büyük bir kısmı Slav kökenliydi. Bunların bir kısmına Polonyalı da diyebiliriz. Polonya lehçesine benzer bir batı Slav dili konuşuyorlardı. Şimdi Türkiye’den ve Doğu Avrupa’dan da birçok insan Berlin’de yaşıyor. Gariptir ki şimdi tüm dünya tarafından ‘Gerçek Almanya’ olarak adlandırılıyor. Senin soruna gelecek olursak; Berlin herhangi bir Polonya veya bir Türk şehri gibi benim için. Başından beri oldukça tanıdık ve pek de yeni sayılmayan.

Peki İstanbul’da hiç bulundunuz mu?

İstanbul’a gelmeyi çok isterim. Fakat bu yoğunlukta bunu başarabilir miyim pek emin değilim ama en kısa zamanda gelmeye çalışacağım.

Festivalin Bieniek imzalı afişi

Festivalin afiş görseli Polonya asıllı Berlinli sanatçı, fotoğrafçı ve yönetmen Sebastian Bieniek işbirliğiyle hazırlandı. Disiplinlerarası işler yaratan Bieniek, insan yüzlerini iki parçaya bölerek yanılsamalar yarattığı Doublefaced (ikiyüzlü) serisiyle tüm dünyada tanınıyor.

TÜM ZAMANLARIN EN BÜYÜK DİNOZORU

İstanbul Film Festivali seçkilerine göz atabildiniz mi? Favori filmleriniz neler? Kubrick sizin için ne anlam ifade ediyor?

Ben öncelikle sanat daha sonra film yönetmenliği okudum. Şunu söyleyebilirim ki büyük bir Stanley Kubrick hayranıyım. O, tüm zamanların en büyük dinazorlarından biriydi. Onun gibi birinin bir daha asla gelmeyecek olması beni çok üzüyor. Fakat bana onun en iyi filmi nedir diye soracak olursan, tek bir film ismi vermek gerçekten benim çok zor olur. Çünkü onun imzası olan filmlerin çoğu muhteşem! Her biri farklı sebepten güzel. 2001: A Space Odyssey filmi mesela; ilk sahnedeki maymunların kemik fırlattığı bölümü gerçekten çok seviyorum. Kubrick’in Dr. Strangelove ve Space Odyssey filmleri için tek söyleyeceğim bu başyapıtlar kesinlikle şu yaşadığımız zamanı anlatıyor.

İstanbul Film Festivali’yle buluşmanız nasıl gerçekleşti? Festivale özel mi çizdiniz?

Açıkçası onlar benim ünümü biliyorlardı. Bana iki efsaneyi birleştirmek istediklerini söylediler. “Hadi şu işi yapalım!” dedim. Festival için 

Kubrick konseptli bir çalışma yaptım.

Daha önce eserlerinizin birer ölü objeler olduğunu söylemişsiniz bunu biraz açıklayabilir misiniz?

Bir fotoğraf çek, onu eline al tut ve onun sadece bir kağıt parçası olduğunu göreceksin. Bir kağıt parçasının nasıl yaşayan bir obje olduğunu söyleyebilirsin ki. Maalesef ölü!