Yasak Elma'nın Lila'sı Buçe Buse Kahraman: İşimi yapabildiğim her alanı seviyorum

Genç oyuncu Buçe Buse Kahraman, “Kamera önünde olmayı, sahnede olmayı işimi yapabildiğim her alanı seviyorum.” diyor ve ekliyor: “Oyunculuk kendi içinde çok tekil fakat ortaya çıkan sonuç tamamen çoğul. Bir ifade biçimi, bir kurtarıcı, benim hayatımı çok kurtarmışlığı da var. Öte yandan kendimi ifade etmemin en iyi bildiğim yolu.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Yasak Elma’nın Lila’sı, Çarpışma dizisinde Meltem karakterine hayat veren oyuncu Buçe Buse Kahraman “Yapabileceğimin en iyisini yapabilmeyi ve insanların hayatında bir iz bırakabilmeyi istiyorum ve bunu sadece mesleğimle değil, duruşumla da yapabilmiş olmayı istiyorum.” şeklinde konuşuyor. Genç oyuncu kamera önünde olmak ve oyunculukla ilgili sorularımızı cevapladı. Öncesinde kendi ağzından onu biraz daha yakından tanıyalım: “Şaka gününde şaka gibi bir isimle doğmuşum. İzmir’de büyüdüm orada okudum bu yüzden kendimi hep şanslı hissettim. Hayvanları çok severim bir sürü köpeğimiz oldu. Şu anda bir kedim var ve hayatta en çok sevdiğim şeylerden biri. Koç burcuyum. Biraz inatçıyım, yalnız kalmayı, kendi kendime olmayı severim. Okurum, yazarım. Depresif insanların yanında çok duramam. Biraz kendi başıma buyruğumdur.” Kahraman, ismi Buçe’nin anlamını ve sosyal hayatına nasıl yansıdığını ise şöyle açıklıyor: “Yere düşen ilk kar tanesi demek Buçe. Küçüklüğümden beri iki kez tekrarlamak zorunda kaldım. Tabi bir de diğer ismimle birleşince çoğu insandan ‘Şaka mı yapıyorsun? Bu takma ismin mi?’ tarzında çok soru aldım. Hatta bir hocam derse ismimi temrin olarak bile kullanıyordu. Birkaç arkadaşım da şarkı yaptı.”

OYUNCULUK BİR TERCİH DEĞİL ZATEN İÇİMDEYDİ

Oyunculuk sizin için ne anlam ifade ediyor?

Oyunculuk benim için mesleki ve teknik anlamının çok daha ötesinde bir anlam taşıyor. Her şeyden önce sonsuz, kendi içinde yenilenen ve içinde olan kişiyi de yenileyen, çoğaltabilen aslında kendi içinde çok tekil fakat ortaya çıkan sonuç tamamen çoğul. Bir ifade biçimi, bir kurtarıcı, benim hayatımı çok kurtarmışlığı vardır. Bütün kalıplarının dışında hem herkesin yapabildiği hem de sadece bana ait olan bir şey. Çok katmanlı bu yüzden çok derin, her zaman öğrenebileceğin bir şey var. Hayranlık uyandırıcı ve benim için bir tercih ya da seçebileceğim bir meslek olarak çıkmadı karşıma hep içimdeydi. Bu yüzden daha ilkokula başladığım zaman bile tek istediğim oyuncu olmaktı.

Bu mesleği seçmeden önce bir insanın kendinde hangi sorulara yanıt vermesi gerekiyor?

Benim bu mesleği tercih etmem bir inançtı. Hakkında hiçbir şeyi bilmeyen küçük bir kız olarak istedim. Bu yüzden bununla ilgili kendi hayatımdan örnek veremem çünkü hiçbir soruya yanıt vermedim. Ama şu anki aklımla bir şey söylemem gerekirse eğer bir şeye sahipsen ve ona inanıyorsan soruları boş ver, cevaplar her zaman değişebilir, istiyorsan sonuna kadar git derim karşımdaki insana. Sonuçta hiçbir şey kolay değil emek vermen gerek ve bütün olman gerek. Çünkü bu meslek kapıdan çıktığın an tamamıyla bırakabileceğin bir iş değil, değişime açık olmalısın ve asla zayıf olmamalısın ya da en azından bunu kimseye gösterme.

İZ BIRAKABİLMEK İSTİYORUM

Gelecek planınız nedir, ne yapmak istiyorsunuz?

Gelecekle ilgili keskin planlarım yok. Sadece geri dönüp baktığımda her anlamda gülümseyebileceğim bir hayat yaşamış olmayı diliyorum. Yapabileceğimin en iyisini yapabilmeyi ve insanların hayatında bir iz bırakabilmeyi istiyorum ve bunu sadece mesleğimle değil, duruşumla da yapabilmiş olmak en büyük dileğim. Kendimi oyunculuğun ulaşabildiği her platformda görüyorum ama en çok sahnede olmayı hayal ediyorum. Ve tüm bunların içinde oyunculuk var. Bu aynı zamanda kendimi ifade edebilmenin en iyi bildiğim yolu.

Daima kamera önünde mi olmak istiyorsunuz, yönetmenlik ya da senaristlik gibi bir hayaliniz var mı?

Kamera önünde olmayı, sahnede olmayı işimi yapabildiğim her alanı seviyorum. Hepsi bambaşka duygular veriyor. Yönetmenlik yapmayı hiç düşünmedim. Senaristlik de öyle. Ama kendimi ifade edebilmenin başka bir biçimi olarak yazı yazmayı da çok seviyorum. Hatta bir blogum var ve ileride bununla ilgili bir şeyler yapmak gibi bir hayalim de var.

Bu işin eğitimini almış biri olarak, eğitim almadan ün veya popülerliği nedeniyle oyunculuk yapan ya da bu sektöre atılan insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Eğitimin kattığı birçok şey var, her şeyden önce disiplinini çok iyi öğrenmiş oluyorsun ve verimli zamanlar geçiriyorsun, pes etmemeyi öğreniyorsun seni bu meslek için büyük ölçüde hazırlıyor ve öğretiyor kuramsal ve uygulamalı olarak hepsinin katkısı sonsuz ve ben iyi ki bunun içindeydim. Ama belirli nedenlerden dolayı eğitim alamamış bu işi hakkıyla disipliniyle yapan birçok insan var onlara saygı duyuyorum tabi ki. Bir yandan da çok yetenekli, çalışkan, eğitimini almış ama istediği kariyere ulaşamamış insanlar da var. Dolayısıyla ben herkesin emeğinin karşılığını almasını isterim.

Gelecekle ilgili keskin planlarım yok. Sadece geri dönüp baktığımda her anlamda gülümseyebileceğim bir hayat yaşamış olmayı diliyorum.

KENDİ TARZIMIZI OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYORUM

Sinema mı, dizi mi, tiyatro mu?

Hepsinin ayrı bir tadı var ve hepsinin içinde yer almak beni heyecanlandırıyor. Bu yüzden sadece şu diye bir tercih yapmam. Ama tiyatro bana hep en uçta ve en iyi hissettiren şey. Tamamen anda olmak ve o anın içinde o duyguyu kesintisiz karşı tarafa yansıtabilmek sihir gibi.

Şu an rol aldığınız Yasak Elma geçen sezonun en çok konuşulan işlerinden biriydi. Henüz yolun başındayken böyle bir dizide yer almak size ne hissettiriyor?

Rol aldığım bir işin bu kadar sevilmesi tabi ki beni çok mutlu ediyor. Böyle insanlarla çalışmak hem bana çok şey katıyor hem de böyle bir yerden başlamak kariyerim açısından beni mutlu ediyor. Güzel dönüşler alınca da doğru yerde olduğumu düşünüyorum.

Türkiye’den ve dünyadan örnek aldığınız oyuncular var mı, kimler?

Severek izlediğim çok oyuncu var ama tek bir kişiyi örnek almak yerine hepsinin bana bir şeyler kattığını düşünerek izleyip takip ediyorum. Böylece kendi tarzımı oluşturmaya çalışıyorum.