Yaşadığım deneyimi aktarmak istedim

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Serginin temasını atmosferik optik algılamalar üzerine kuran İdil İlkin’in ‘Crystagram’ adlı sergisi 2 Nisan’a kadar Galerist’te ziyarete açık olacak. Serginin konseptini oluştururken rüyalarına odaklanan İlkin’le sergisini konuştuk. 

Serginizin ana teması nedir?

Serginin teması atmosferik optik algılamalar üzerine kurulu. Konsepti oluştururken aklımdan geçenleri, rüyalarımı hatırlamaya odaklandım. Yerkürenin farklı yerlerinden ışığı algılamanın nasıl bir şey olduğunu merak ettim ve izlenimlerimi kıyaslamak istedim.

Yaratım sürecinizi anlatır mısınız?

Bu süreçte çektiğim fotoğraflarda objeleştirdiğim her neyse doğasıyla empati kurmaya çalıştım. Örneğin İzlanda'da siyah bir kumsalda yerde duran mini buzullardan bir seri çektim, çocuksu bir anlatma kaygısı içinde, yaşadığım deneyimi aslına yakın bir biçimde izleyiciye taşımak istedim. Yerde gördüklerimi duvarda değil de, gene yerde sunmak istedim, buzun kendisini saydam ışıklı kutularla sunmaya karar verdim.  

Kendi sesinizle yaptığınız deneysel çalışmadan da bahseder misiniz?

Yazdıklarımı kayıt stüdyosunda okuyorum.  "Sen" adlı işimde duyduğumuz, yüzleşmeye çekindiğimiz veya baş edemediğimiz bazı sıfatlar üzerinden karakter çözümlemeleri yapmıştım.

Bir söyleşinizde "İşlerimde bir çeşit yumruklaşma var aslında" derken ne demek istediniz?

Yumruklaşmadan kastım sınır ihlalleri aslında. Resmin merkezinde olan her neyse, şiddetli dijital fırça müdahaleleriyle tanınmayacak hâle geliyor. Sınırları yok ediyor, öğütüyor ve başka bir imgeye gidiyor.

Serginizin tanıtım metninde “sanatçının gözünde eriyerek yok olmanın yarattığı derin huzur haline, teslimiyet ve emniyet duygularına dönüşüm sürecinin yarattığı anksiyete eşlik ediyor” diye yazıyor. Bunu anlatır mısınız?

“Eriyerek yok olmanın yarattığı derin huzur hali” cümleleriyle şunu demek istedim, kaçınılmaz bir son varsa dirençlerimiz erir gider o kocaman buz kütleleri gibi. Yok olur, dönüşür, doğaya karışır gideriz. Huzur bize, travma, şok, huzursuzluk ve kaos başkalarına kalır. Ölüm korkusunun yarattığı anksiyete halinden belki de teslimiyet ve kabullenme sayesinde üstesinden gelinir.