MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
30 yıla yakın bir zamandır tüm canlıların hayatını kurtarmak için çalışan AKUT, dağ, doğa ve kentsel arama kurtarma çalışmalarında yer alıyor. Ülke genelinde 30 bölgede toplamda 4 bin üzerinde gönüllüsü bulunan derneğin çalışmalarını AKUT Arama Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Yosun Akverdi anlattı. Kahramanmaraş depreminde de büyük bir özveri ile çalışan AKUT'un İstanbul depremi ile ilgili çalışmalarını da konuştuk.
AKUT'un ilk kadın genel başkanısınız. AKUT'la ne zaman tanıştınız?
Ben aslında dergiciydim. Pandemi döneminde bıraktım. Daha sonra bu göreve layık görülünce bu alana yoğunlaştım. 1999 depreminin ardından gönüllü oldum. Öncesinde de AKUT'u tanıyordum. 1999 depreminde ekranlarda yabancı arama kurtarma ekiplerinin köpeklerini gördüm. Benim de aileden köpeklere ilgim vardı. Üniversite okurken de köpek yetiştiriciliği konusuna merak salmıştım. AKUT'ta da böyle bir birim yoktu. Küçük bir grup olarak arama kurtarma köpeği yetiştirmek için AKUT'a dahil olduk. Daha sonra başka birimlere de çalıştım.
AKUT hangi alanlarda faaliyet gösteriyor?
99 depremi ile AKUT daha da tanındı ve çok büyüdü. Burada herkes gönüllü. Herkesin bir mesleği var. İşinden ve ailesinden geri kalan zamanını buraya ayıran bir ekibiz. Ülke genelinde 30 bölgede toplamda 4 bin üzerinde gönüllümüz var. AKUT'un ana misyonu dağ, doğa koşullarında ve şehir içi afetlerde canlıların bulundukları yerleri tespit edip, onları canlı çıkarıp güvenli bir alana götürmek. Canlı kurtarma üzerine çalışan bir derneğiz. Bu görevimizin yanı sıra kamuyu bilinçlendirmek için de faaliyetlerimiz var. İnsanlar çoğu zaman AKUT'u deprem dönemlerinde gördüğü için sadece o alanda çalışıyor zannediyor ama öyle değil. Gündelik hayatta da sürekli doğada kayıp vakaları oluyor. Mesela mantar toplarken kaybolan, dağda mahsur kalan gibi... Bunlar içinde çalışıyoruz. Bizim 7/24 açık çağrı telefonumuz var. Bazen buradan ihbar geliyor. Bu ihbarın ardından izlenmesi gereken bir yol haritası vardır. Ya da zaten bir operasyon başlamış oluyor bizi ekipler arıyor.
Güncel durumda küresel ısınmanın da etkisiyle afetlerin şekli değişti. Yangılar, seller daha çok oluyor. Buna göre bizim ekipler de uzmanlaşıyor. Karadeniz ekibi sel konusunda daha iyiyken Marmaris ekibi yangınlar konusunda daha tecrübeleri. Ama tabii herkes kentsel aram kurtarma konusunda depremde bunun içine giriyor temel eğitimler alıyor. Kentsel arama kurtarma içinde de bölümler var. Mesela ben köpekli arama kurtarma bölümündeydim. İşim sadece köpekle arama yapmak. Hilti ile duvar kırıp canlıya ulaşma benim görevim değil. Eğitim olmadan olmaz. Belirli eğitimleri geçmeden operasyonlara katılmak önce kendi güvenliğinden başlayarak birçok kişiye zarar verir.
İnsanları doğal afetler konusunda bilinçlendirmek adına neler yapıyorsunuz?
Bizim afet tırımız vardı. İki kere tüm Türkiye'yi dolaştı. İçinde depremle ilgili simülasyon da vardı. Çocuklardan yetişkinlere herkese bilgi verdi. Yine özelikle ilkokul çocuklarına yönelik bir tiyatro oyunu oynadık. Eğitim birimimizin altında bir de seminer birimimiz var. Ücretsiz seminler de veriyoruz. Yazılı, onaylı bir müfredat var. 2005 yılından bu yana verdiğimiz seminerlerimizi 2011 yılından itibaren kayıt altına almaya başladık. 5 bin 789 kurumda, toplam 922 bin 080 kişiye ulaştık. Toplamda 30 ekibimizde 352 Seminer Birimi Gönüllümüz bulunuyor. 2017 yılından itibaren seminerlerimizi veren seminercilerimizin kalibrasyonu ve dil birliği amacıyla akreditasyon uygulamasına geçmiş bulunuyoruz. Ancak son 5 yıldır ciddi bir akreditasyon sürecindeyiz. AFAD'ın başlattığı akredite sürecine 30 ekipte yer alan bütün gönüllerin dahil olması için kendi içimize döndük ve bu alanda çalışmalar yaptık.
Gönüllü olmak için ne yapılmalı?
Kahramanmaraş depremi ardından gönüllü talebi çok arttı. Bu yüzden özellikle İstanbul'da talepler zaman zaman açılıyor. Ama normal bir zamanda gönüllü başvuruları hep açık. Tabii bunun bir süreci ve evrakları var. Eğitimler alınıyor. Önce standart eğitimler veriliyor. Gönüllülere verilen ilk eğitim bir olay olduğunda onunla ilgili bilgilerin toplanması oluyor. Kaç kişiye ihtiyaç var, hangi kaynaklar kullanılacak gibi detaylar bilinmeli. Ardından branşlara göre eğitimler veriliyor. Tabii herkesin operasyonda olması gerekmiyor. Yönetim, eğitim alanında da ihtiyaçlar var. Ya da mesela araba sürmeyi biliyordur, ulaşım da destek olursun yabancı dilin vardır, çeviride yardımcı olursun. Aslında herkes AKUT'un kapısından kendi yolculuğuna çıkıyor. Teknolojiden de faydalanıyoruz çalışmalarımızda. Ama her durumda kullanılmıyor. Yine köpekleri de her vakada kullanamıyorsun. Su kurtarmaya gidilecekse ayrı, dağda teknik kurtarma olacaksa ayrı kıyafetler giyiyoruz.
Yurt dışı ile bağlantılarınız var mı?
AKUT'un yurt dışında birimi yok. Ama BM ve Avrupa Birliği ile sıkı ilişkilerimiz var. Yurt dışında birçok arama kurtarma işine katıldı. 1999 yılından beri Arama Kurtarma Danışma Kurulu INSARAG'ın üyesi olan AKUT onların standartlarına göre 2011 yılında "Sınıflandırılmış Orta Seviye Ekip" grubunda Türkiye'de bu sertifikayı alarak ilk olmuştur. 2018 yılında "Avrupa Sivil Koruma Mekanizması'na Türkiye'den giren ilk kentsel arama-kurtarma ekibi oldu. 2020 yılında ise Avrupa Sivil Koruma Havuzu ECPP'a Türkiye'den giren ilk arama-kurtarma ekibi oldu.
İSTANBUL İÇİN DEPREM PLANI GÜNCELLENİYOR
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremde AKUT'un çalışamalarından bahseder misiniz?
6 Şubat sabaha karşı saat 04.17 de gerçekleşen ilk depremle beraber, AKUT merkezimizde hemen Acil Durum Yönetimi'ne geçtik, bölgelerdeki ekiplerimiz ile hızlıca koordine olarak ilk anda 16 ekibimiz ve 211 gönüllümüzün bölgeye transferini tamamladık. Bölgeye ilk Bingöl ekibi ulaştı ve 11.45'te sanırım ilk canlıya ulaştık. Gün içinde ve takip eden günlerde daha fazla hayata dokunabilmek adına ekip ve gönüllü sayımızı arttırdık. Enkaz altından son canlı çıkana kadar bölgede durmaksızın çalıştık. Perşembe sabahı itibari ile 30 ekibimiz, 773'ü sahada 300'den fazlası da masa başında olmak üzere binden fazla gönüllümüz, 49 aracımız ve 4 köpeğimiz ile arama kurtarma çalışmalarımıza durmaksızın devam ettik. Bu süreçte perşembe sabahına kadar Adana, Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Hatay ve Osmaniye'de değişik enkazlardan 118'i canlı olmak üzere toplam 264 kişiyi tahliye ettik.
Tahayyülün ötesinde bir durum yaşandı. Sadece biz değil yurt dışındaki ekiplerde böylesine büyük afetlerde nasıl daha iyi oluruzu konuşuyor artık. Bizim de amacımız mevcut ekibi daha iyi bir duruma getirmek.
Sizin bu tip durumlar için belli bir planınız var mı?
Her ekibin kendi senaryosu olur. Deprem bölgesinde yer alan Kahramanmaraş ve Gaziantep'te birimlerimiz vardı ama onlar zaten afetzedeydi. Kahramanmaraş'ta bir gönüllümüzü eşi ile birlikte kaybettik. Ekipler bölgeye gittiğinde acil durum yöneticisinin yönlendirmesi, gelen ihbarlar, yerel yöneticilerin talepleri ve AFAD'ın yönlendirmesi ile çalışmalara başlar. Mükerrer ve yanlış ihbarlar çok oluyor böyle durumlarda. Tekrar ihbarları acil durum yöneticilerimiz ber taraf ediyor. Bizim kendi ekibimiz her şeyi dakikası dakikasına not alıyor. Kişi ile ilgili bilgiler, kime ya da hangi ambulansa teslim edildi gibi notlar ediyoruz. Daha sonra bunları rapor olarak sunuluyor. Bazen yanlış ihbarlardan dolayı en kritik saatlerde canlı olmayan yerlere yönlendirildiğimiz de oluyor. Bu noktada daha kapsamlı bir yönetim sistemi olmalı. Bu anlamda hem AFAD'ın hem de bizim kendi yazılım çalışmalarımız var. Bu yazılım ile kurtarma ekibi enkazlarla ilgili bilgileri görecek. BM'de bu sistem var ama bu depremde tam kullanılmadı.
Psikolojik destek alıyor musunuz?
Aslında özel olarak almıyoruz ama eğitimler için de kendimizi hazırlamış oluyoruz. Ve o an geldiğinde herkes sadece işini yapıyor. Kahramanmaraş depreminden sonra gönüllülerimize psiko-sosyal destek verdik. Çünkü bazı travmalar yıllar sonra çıkabiliyor.
İstanbul depremi için nasıl hazırlık yapıyorsunuz?
İstanbul depremi için genel bir plan var. Ama şu an da bu plan devlet tarafından güncelleniyor. Normalde bizim nerede görev yapacağımız belliydi ama şu an bekliyoruz. Tabii bizim de kendi içimizde planlarımız var. İstanbul'daki gönüllüler depremzede olacağı için diğer birimlerden yardım gelecek. Hangi birimin nereye, nasıl geleceği ve malzemelere nasıl tedarik edeceği belli. İlk olarak İstanbul'a en yakın Bursa, İzmir, Tekirdağ ve Ankara ekibi müdahale edecek.
Bize sürekli İstanbul depremi ile ilgili sorular geliyor. Büyük bir yıkımdan bahsediliyor. Şunu bilmek lazım biz en son depremde bin kişi ile oradaydık ama bir milyon kişide olsak kurtarmacılar belli bir plan dâhilinde harekete geçip bölgeye intikal etmesi bir iki günü bulabilir. Tabi bu süreç hızlanabilir. Bir de bina yıkıldığı sürece can kaybını önlemek çok zor. Toplumu bilinçlendirme seminerlerinde bunu söylüyoruz. Binanız güvenli olmalı ve sizin bir afet planınız olmalı. Orman kenarında oturuyorsanız yangınlara karşı, sel riski yerde yaşıyorsanız sellere karşı senaryo olmalı. Hazır olma duygusu insanı rahatlatır.
CANLI ARAMADA KÖPEKLER YOL GÖSTERİCİ
Akut'un şu anda 22 tane köpeği var. Kimi yavru kimi sınava hazırlanıyor. Ekim ayında AFAD'ın sınavı var. Sınavı geçen 2 yıl görevlerde yer alıyor. Boyutları çok küçük ya da ağır olmamalı. Atletik ve oyuncu olmalı, agresif olmamalı.
Enkazda ve doğa aramasında birlikte kullandığımız köpekler var. Ona göre eğitimler alıyorlar. Eğitimler bir buçuk iki yıl sürüyor. Köpek eğitmenlerine de hem yetiştirmede hem de görev sırasında büyük iş düşüyor. Köpek çok iyi koku alıyor ve canlıyı tespit ediyor. Ama onun havlamasında neye nasıl tepki verdiğini eğitimci anlamalı. Köpek enkaz aramasında kokunun en çok geldiği yere havlar ama sonraki adımda eğitimcinin görüşü önemli. Bunlar teknik bir süreç aslında. Köpek bir enkazda canlı var mı yok mu bunu anlamak için kullanılır. Çünkü enkaz altlarına ulaşmak çok büyük zaman alıyor. Bazen binada canlı olmuyor ve yapılan çalışma boşuna gidiyor. Aramak işin yarısını oluşturuyor. Diğer yarısı kurtarmak ve güvenli yere götürmek.