''What is a woman?'' neyi anlatıyor?

Dünya çapında 177 milyon izlenmeye ulaşan yazar Matt Walsh'un hazırladığı ''What is a woman?'' belgeseli, küresel bir dayatma olan LGBT lobisinin gerçek yüzünü ifşa ediyor. Sosyal medya bu belgesel ile çalkalanırken Hazar Derneği konuya ilişkin bir etkinlik düzenledi. İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alev Erkilet, ''What is a woman?'' belgeselini farklı bir bakış açısı ile değerlendirdi.

SELVA YEŞİL / selvaayesil@gmail.com

Son yılların tırmandırılmaya çalışılan tartışmalarından LGBT'yi, televizyon yapımcısı ve yazar Matt Walsh'un "What is a woman?" belgeseli ile bir kez daha tartıştık. Twitter CEO'su Elon Musk'ın "tüm aileler izlemeli" şerhi ile paylaştığı "What is a woman?" dünya çapında 177 milyon kez izlendi. Musk'ın paylaşımı sayesinde LGBT lobisinin ambargosuna maruz kalan belgeselin yasağı kalktı ve milyonlarca insan tarafından izlendi. Peki, bu belgeselin içeriği neydi? Matt Walsh'un belgeseli yapmasındaki motivasyon neydi? ABD'de artan LGBT propagandasına kayıtsız kalamayan Walsh, işin aslını öğrenmek üzere akademisyenlere, pedagoglara, terapistlere, siyasetçilere, transeksüellere, Masai kabilesine "kadın nedir?" sorusunu soruyor. İşin ilginci mikrofon uzattığı kişilerin ekseriyeti LGBT destekçisi ve soru çoğu kez cevapsız kalıyor. Hatta akademik ünvanlarının arkasına saklanarak LGBT propagandası yapan bu uzmanlar belgeselin yapımcısı Walsh'a da zorbalık yapıyor. Kimi röportajı bitirmek istediğini söylerken, kimi de Walsh'u transfobik, homofobik olmakla suçluyor. Konuşmacıların tavrından LGBT lobisinin faşist bir yapıya döndüğü bir kere daha gözler önüne seriliyor. Peki Walsh'un tek amacı LBGT sapkınlığının gerçek yüzünü göstermek mi?

WHAT IS A WOMAN'A BAŞKA BİR AÇIDAN BAKMAK

Sosyal medya bu belgeseli tartışırken, Türkiye'deki uzmanların belgesel hakkında nasıl yorum yapacağı da oldukça önemliydi. Hazar Derneği'nde geçen hafta düzenlenen bir söyleşide İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alev Erkilet, "What is a woman?" belgeseli üzerine ilginç değerlendirmelerde bulundu. Erkilet'e göre belgesel birbirleri ile ilişkili olmayan üç alandaki tartışmayı birbirleri ile ilişkilendirmek niyeti ile yapılmış. Toplumsal cinsiyet, trans kimlikler, trans sporcuların kadınlarla yarışıp yarışmaması gibi konuların bir belgeselde toplandığına dikkat çeken Erkilet, bu konu başlıklarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Hoca'nın analizindeki dikkat çeken nokta ise şu: eğer biz bu başlıkları birbirinden ayırmazsak belgesel yapımcısı Matt Walsh'un bizi konumlandırmak istediği noktaya geliyoruz. Amerika'da sağ siyasete üye olan Walsh her ne kadar LGBT lobisinin gerçek yüzünü izleyenlerle paylaşsa da izleyenleri kendi hayat görüşüne doğru manipüle ediyor. Walsh'a göre siyahilere fiziksel ve psikolojik şiddet uygulanabilir, kadının toplumdaki yeri toplumun ona gösterdiği şekildedir. Erkilet'in altını çizdiği ve belgeselde de eleştirdiği kısım burada başlıyor. Walsh herkesi endişelendiren LGBT sorununa belgeselinde dikkat çekiyor fakat hayat görüşü bağlamında bu olayı 'gender' tartışmaları üzerinden ilişkilendiriyor. Erkilet'e göre bu tartışma 'gender' tartışmalarından ayrıştırılmalı. Belgeseldeki öne çıkan kısımlar girişteki doğum günü partisi, Masai kabilesindekilere sorulan sorular, Walsh'un eşi ile yaptığı konuşma belgeselin niyetini izleyicilere gizli olarak veriyor. Erkilet'e göre belgesel yayınlanmaya başladığından beri mesele sadece 'trans- LGBT' tartışması olarak okunuyor. Hoca'nın değerlendirmesine göre "belgeselin örtülü mesajı cinsiyetçi bir yaklaşım"ın izleyenlere empoze edilmeye çalışılması.

SORUN CİNSEL ROLLERLE DEĞİL TOPLUMSAL ROLLER İLE ALAKALI

Özellikle belgeselin giriş kısmındaki doğum günü partisinde erkek-kız çocuklarına verilen hediyeler Walsh'un dünyaya bakışını da gösteriyor. Oğluna doğum gününde aldığı pompalı tüfeğin küçük yaştaki bir erkek çocuğun "benlik bütünlüğünü" sağlamak için hediye edildiği dile getiriliyor. Bu sahnenin bir de Stephen Hawking'in "kadınları anlamak zordur" demeci ile bağlanması Erkilet'e göre belgeselin kadın ve erkek cinsiyetini anlamaktan öte kadın olma durumunu sorunsallaştıran bir çizgiye kaydığını gösteriyor. Bu bölümde belgesel biyolojik cinsiyetten ziyade 'gender' tartışmalarına yönelip toplumun kadın ve erkeğe dayattığı rollere indirgeniyor. Eğer erkek çocuğunuza doğum gününde pompalı tüfek alırsanız "erkekliğe adım atmış olacak, cinsiyetini anlayacak" yaklaşımı da uzun vadede sıkıntı doğuruyor. Aynı şekilde belgeselde kız çocuklarına da makyaj malzemesi verilmesi, tül elbiseler giydirilmesi kız çocuklarının kimliğini 'beğenilme, güzellik, ev işleri' olarak sınırlandırılmasına neden oluyor. Sosyolog Alev Erkilet'e göre bu imgelerin öne çıkarılmasının anlamı var. Walsh, bu sahnelerdeki mesajlarında belgeselin tamamında aslında kapımızdaki tehlike LGBT'yi anlatmaktan ziyade bizlere cinsiyetçi bir yaklaşımı empoze ediyor. Erkilet'in belgeselde önemli bulduğu diğer bir bölüm ise Masai kabilesi kısmı. Walsh, insanın doğal halinin Masailerin yaşama alanı olduğunu söyleyerek rotasını Afrika'ya yöneltiyor ve kabile liderine bazı sorular soruyor. Bu sorular dikkat çekici. "Erkeklik nedir?" sorusunu soran Walsh kabile liderinden "eşi için çalışmak ve çocuk sahibi olmak" cevabını alıyor. Erkilet'e göre Walsh'un buradaki mesajı da: " insan doğasına uygun Masailer, kendi görevlerinin ne olduğunu biliyorlar" şeklinde. Bu da yine olayı 'gender' tartışmasına çekiyor. Walsh ayrıca eşine "kadın nedir?" sorduğunda aldığı cevap da niyetini belli ediyor. Eşi kadını "erişkin dişi", "konserve kapağını açmak için eşinin yardımına muhtaç kişi" olarak tanımlıyor. Erkilet'e göre Walsh trans meselesini kullanarak, cinsiyet kalıplarına dair mesajlarını izleyenlere vermeye çalışıyor. LGBT'nın toplumdaki yarattığı endişeyi kullanarak insanları kendi hayat görüşüne ikna ediyor. Belgeselde tamamen 'gender' diye bir şey yoktur 'biyoloji' vardır alt mesajı var. Alev Hoca'nın altığını çizdiği nokta ise çok kıymetli "sorun cinsel rollerle alakalı değil toplumsal roller ile alakalı" Walsh da olayı toplumsal rollere indirgeyerek mesajını vermeye çalışıyor.

Erkilet'in söyleşisine gitmeden önce ben de belgeseli LGBT üzerinden değerlendireceğiz diye düşünmüştüm. Ancak bazen işaret parmağı ile gösterilen şeyler sizi manipüle edebilir, meselenin iç yüzünü araştırmak her zaman önemli. Walsh belgeseli meselenin sadece LGBT olduğu imajını çizerek, kadınlara dair hayat görüşünü izleyenlere dayatıyor. Kadın olma durumunu sorunsallaştıran, kadını kavanozun kapağını açamayan durumuna indirgeyen Walsh, toplumun dayattığı cinsiyet rollerinin destekçisi. Oysa bir kadın kavanozun kapağını açtığı zaman da kadın, bir erkek silah kullanmadığı zaman hatta korktuğu zaman da erkek. Tüm bu değerlendirmenin ardından soruyu size soralım "kadın nedir?". LGBT meselesine sıkıştırılmaya çalışan bir şey mi yoksa toplumun dayattığı roller mi? Cevap sizde.