BAŞAK BIÇAK / basakbicak@gmail.com
Meg: Denizlerdeki Dehşet
Phenomenon ve National Treasure ile tanınan Jon Turteltaub’ın yeni filmi Meg: Denizlerdeki Dehşet (The Meg), neslinin tükendiği sanılan devasa bir yaratığı beyazperdeye taşıyor ve gördüğünüz tüm köpekbalıklarını unutturmayı hedefliyor. Steve Alten’ın aynı adlı roman serisinden sinemaya uyarlanan film, uluslararası araştırma programında görev alan derin sular denizaltı mürettebatının başına gelen korku dolu hikâyeyi ele alıyor. Filmin kadrosunda ise Jason Statham var… Meraklısına…
Beni Satan Casus
Mila Kunis ve Kate McKinnon’ın başrolleri paylaştığı Beni Satan Casus (The Spy Who Dumped Me), iki en yakın arkadaştan birinin, kendisini terk eden sevgilisinin ajan olduğunu keşfetmesiyle ikilinin içine atıldıkları macerayı konu ediniyor.
Bitmeyen Gece
Brad Baruh yönetmenliğindeki Bitmeyen Gece (Dead Night), Casey Pollack’ın hikâyesini iki farklı perspektiften yansıtarak ele alıyor ve ormanda yürürken yerde baygın yatan bir kadını evlerine getiren bir ailenin yaşadığı korku dolu olayları merkezine taşıyor.
Ev Kadını
İlk uzun metraj filmi Baskı: Karabasan ile Türk korku sineması açısından sıra dışı bir işe imza atan yönetmen Can Evrenol, ikinci uzun metrajı Ev Kadını (Housewife) ile karşımızda… Kız kardeşi ve babası, annesi tarafından öldürülen bir kadının bir yandan annesini bu feci eyleme iten nedenleri araştırırken bir yandan da kendi hayatının anlamını çözmeye çalışmasını ele alıyor.
Gizem Treni
Amerikan bağımsız sinemasının öncülerinden Jim Jarmusch’un dördüncü uzun metrajı, 1989 yapımlı Gizem Treni (Mystery Train); aynı zaman diliminde geçen üç farklı hikâyenin anlatıldığı antolojik bir film!
Durumunu Güncelle
Scott Speer’in yönettiği Durumunu Güncelle (Status Update), telefonuna yüklediği uygulamada paylaştığı tüm gönderilerin gerçeğe dönüştüğünü fark eden Kyle isimli bir gencin yaşadıklarını anlatıyor.
Dovlatov
Under Electric Clouds’un yönetmeni Alexey German Jr., dünya prömiyerini Berlin’de yapan yeni filminde Sergei Dovlatov’un hayatından altı günü anlatıyor ve bu hikâye üzerinden dönemin entelektüel çevresi ve onların Brejnev zamanı Sovyetler Birliği’yle ilişkisinin de portresini sunuyor.
Sera
Adem Uğur’un yönettiği Sera, bir süredir kabuslarla boğuşan doktor Oğuz’un, psikiyatri bölümünde yatan Sera ile tanışmasıyla gelişen olayları konu ediniyor.