Vicdan sahibi herkese hitap edecek

''Kesişme: İyi ki Varsın Eren'' filmi, Trabzonlu Eren Bülbül ile vatansever Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik'in hayatını anlatıyor. Şehit oldukları âna kadar bambaşka hayatlar süren bu iki kahramanın hikâyesini kaleme alan senaristlerden Mert Dikmen, ''Gerçek bir hikâyeyi mümkün olduğunca bozmadan ama bir yandan da seyir zevki yüksek bir film yapmaya çalıştık. Duygusu, vicdanı olan herkese hitap edecek bir yapım oldu.'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Trabzon Maçka'da teröristlerle, kahraman Mehmetçiğin girdiği çatışmada şehit olan Eren Bülbül ve Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik'in yaşam öyküsünü anlatan "Kesişme; İyi ki Varsın Eren" filmi bugün vizyona giriyor. Bu iki kıymetli şehidin anısına çekilen film duygu yüklü sahneleri, muhteşem oyuncu kadrosu ve Anadolu'nun büyüleyici güzelliklerini sergileyen görüntüleriyle seyircilerin zihninde derin izler bırakacak. TRT ortak yapımı "Kesişme; İyi ki Varsın Eren"in yapımcılığını Mustafa Uslu, yönetmenliğini Özer Feyzioğlu üstleniyor. Usta oyuncu İsmail Hacıoğlu'nun Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik rolüyle yer aldığı filmde, Trabzonlu genç oyuncu Rahman Beşel Eren Bülbül, Alayça Öztürk Cemile Gedik, Mutlunur Lafçı Ayşe Bülbül ve Emir Çiçek ise Hasan Bülbül karakterlerini başarıyla canlandırıyor. Müziklerini Fahir Atakoğlu'nun yaptığı filmin senaryosunu Mert Dikmen, Alper Uyar ve Özer Feyzioğlu kaleme aldı.

ÇEKİMLER BİTENE KADAR SENARYOYA EKLEMELER OLDU

Filmde ömürleri boyunca bambaşka hayatlar süren ve nerdeyse şehit oldukları âna kadar hiç yolları kesişmeyen iki kahramanın hayat hikâyesi anlatılıyor. Ferhat Gedik, terörü ikna yöntemiyle çözmeye çalışan kahraman bir Mehmetçik. Tayin olduğu her yerde dağa çıkan çocukları geri getirmeye çalışmış ve hep mücadele etmiş. Eşi Cemile Gedik de her daim onun destekçisi olmuş. Trabzon'da tanışan Ferhat ve Cemile Gedik'in ayrılıkları da yine Trabzon'da oluyor. Diğer tarafta ise hayat mücadelesi veren Ayşe Bülbül ve evin yükünü sırtlayan cesur yürek Eren Bülbül...

Bu iki hayatı iki karakteri bir bütün halinde anlatmanın zor olduğunu dile getiren senarist Mert Dikmen, "Filmde üçüncü bir karakter gibi Eren'in vurulduğu merminin üretildiği andan itibaren öyküsünü anlattık ve üçünün birden kesiştiği anı yazdık. Senaryo üzerinde iki yıl çalıştık. Bir araştırma süreci oldu. Trabzon'a Eren'in ailesinin yanına gitti ekip arkadaşlarımız. Onlara sorularımız oldu, ses kayıtları ve görüntüler alındı, mekânları gezdik. Detaylı bir araştırma yapıldı. Aynı şekilde Ferhat Gedik'in eşi ve arkadaşları ile görüştük. Her şeyi eşinden dinledik. Oyuncu arkadaşlarımız aileler ile bir araya geldi. Senaryoyu defalarca okuyup değiştirdik. Yönetmenimiz, yapımcımızla üzerinden geçtik. Bazen sette bir anı duyup, senaryoya eklemeler yaptık. Çekimler bitene kadar hikâye hiç bitmedi." şeklinde konuşuyor.

Filmde Eren Bülbül'ü canlandıran Rahman Beşel ve senarist Mert Dikmen Akşam Gazetesi'ni ziyaret etti

VİCDANI OLAN HERKESE HİTAP EDECEK

Senaryoyu yazarken çok zorlandıklarını dile getiren Dikmen, "Bizim yazarken, çekerken etkilendiğimiz olayları kahramanlarımızın aileleri birebir yaşadı. Özellikle şehit oldukları sahneyi yazmak gerçekten zordu." diyor ve ekliyor: "Yaptığımız film ile kahramanlarımız ölümsüz olacak. Biz yola çıkarken bu hikâyenin doğru yansıtılmasını amaçlandık. Çünkü basında farklı anlatıldı. İnsanlar tam olarak ne olduğunu bilmiyordu. Olayın gerçekte nasıl olduğunu göstermek istedik. Her kesimin aynı duyguyla izleyeceği bir film olduğunu düşünüyorum. Gerçek bir hikâyeyi mümkün olduğunca bozmadan çok fazla kurguya girmeden bir yandan da seyir zevki yüksek film yapmaya çalıştık. Aşırı bir milliyetçilikle slogan atarak ya da ajitasyon yaparak böyle bir film yapmak itici olurdu. Yazarken hiç o taraflara kaymadık. Bütün ekip aynı bakış açısıyla çalıştı. Olay zaten o kadar acı ki bunu ekstradan köpürtmeye gerek yoktu. Herkesin hatırında samimi bir yer edinmiş bu iki kahramanı olduğu gibi yansıtmaya çalıştık. Duygusu, vicdanı olan herkese hitap edecek, insan hikâyesi bu... Önyargısız bir şekilde filmi izleyenler ne anlattığını görecektir."

İnsanların sonunu bildiği bir film izleyeceğini ve bundan dolayı gerilimin ve heyecanın daha yüksek olacağını vurgulayan Dikmen, "Bu iki karakter birlikte şehit oldukları âna kadar bambaşka dünyaları var. O âna kadar neleri aşmışlar ve hayat onların yolunu nasıl kesiştirmiş kader dediğimiz o âna kadar nasıl adım adım birbirlerine yaklaşıyorlar seyirci buna şahitlik edecek." diyor. Bütün şehitlerimizin her birinin hikâyelerinin çok özel olduğunu belirten Dikmen, Ömer Halisdemir'in hikâyesini de yazmak ve beyaz perdeye taşımak istediklerini dile getirdi.

EREN'İN ANNESİ İLE KARŞILAŞTIĞIMIZ İLK AN ÇOK ZORDU

İlk oyunculuk deneyiminde böyle bir kahramanı canlandırdığı için mutlu olduğunu dile getiren Rahman Beşel ise film sürecini şöyle anlattı: "Eren'e benzeyen birini bulmak için Dijital Sanatlar'ın kast ekibi Milli Eğitim ile işbirliği yapmış. Mezun olduğum ortaokulun müdürü beni aradı. Onlarla birlikte bir video çektik. Sonra haber geldi. Eren'i benim oynayacağımı söylediler. Heyecanlandım ve çok mutlu oldum. İstanbul'a geldim ve bir ay oyunculuk eğitimi aldım. Sonra set ortamını görmem için Hatay'a gönderdiler beni. Sonra da çekimlerimiz başladı. Ben Trabzon'da yaşıyorum. Filmden önce de beni Eren'e benzetenler oluyordu. Bütün ülkenin bir kahramanını canlandırmak gurur verici. Çekimler gerçek mekânlarda oldu. Eren ve Astsubay Ferhat Gedik'in şehit olduğu yerlerde çekimler yaptık. Eren'in mezarı da oradaydı. Çekimlere giderken her gün buralardan geçmek çok zordu. Ailesi ile sürekli birlikteydik. Eren'in annesi ile ilk bir araya geldiğimiz an çok zordu. 15 yaşındaki oğlu şehit olmuş bir anne idi. Onun için de benim için de üzücü bir buluşma oldu. Çekimlerden sonra da hem Eren'in mezarını hem de Ayşe teyzeyi ziyaret ediyorum. Çekimler sırasında heyecanlandığım zamanlar oldu. Usta oyuncular ile bir arada olmak benim için güzel bir deneyimdi. Hepsi bana destek oldu. Kardeşleri gibi davrandılar. Bir ailemi ortamı vardı. Set bu anlamda güzel geçti. Şu an okul hayatım devam ediyor. Ancak bundan sonra da oyuncu olarak bu işi yapmak isterim."

GERÇEK MEKÂNLARDA ÇEKİLDİ

Film aynı anda dokuz farklı ülkede vizyona giriyor. Türkiye'de 350 sinemada, yurtdışında ise Almanya, Avusturya, Fransa, Belçika, İngiltere, Azerbaycan, Norveç ve Danimarka'da sinemalarda olacak. Çekimleri Trabzon, Hatay, İstanbul, Gümüşhane, Niğde, Nevşehir, Sivas, Adana ve Ankara olmak üzere dokuz şehirde gerçekleştirilen filmde yardımcı oyuncular dahil bin 195 oyuncu rol aldı. Filmde Trabzonsporlu futbolcu Abdülkadir Ömür'ü de göreceğiz. Trabzon'daki çekimler, Eren Bülbül'ün yaşadığı Maçka ve Köprüyanı Mahallesi ile çevre bölgelerde gerçekleştirildi. Eren Bülbül'ün ailesiyle yaşadığı ev, fındık bahçeleri, odun topladığı, hayvanları otlattığı yaylalar, Maçka'daki okulu, çarşılar filmde mekân olarak kullanıldı. Üç ay süren çekimlerde, 1 helikopter, 22 askeri araç, 54 sivil araç kullanıldı.