lokmandag@gmail.com
Bir yanda alabildiğine heybetli dağlar…
Fındığın en lezzetlisi Giresun’da mı? Yoksa Ordu’da mı tartışmasına girmeyeceğim. Hangi fındık daha randımanlı, nerenin fındığı, çotanağı daha iyidir hep tartışılır, sadece fındık değil havalimanı kardeşliği de var bu şirin şehirlerin… Ordu’dan sonra Giresun’una doğru yola koyulduk… O kadar benziyorlar ki birbirine şehir değiştirdiğinizi anlayamazsınız
bile, eğer tabelalar olmasaydı.
Kümbet yaylasında oksijen depolamak
Giresun’un en bilinen ve bana göre en harika yaylalarından biridir Kümbet yaylası. Yeşil yol tam da üzerinden geçecek. O kadar güzel bir havası var ki, gözünün görebildiği yere kadar allı, morlu, yeşilli ormanlar… Rehberimiz Dereli Belediye Başkanı Sayın Zeki Şenlikoğlu… O kadar sıcak ve samimi ki bizi evimizde gibi ağırladı.
Uzun Dere Alabalık Tesislerinde yeni yapılan butik bir otelde kalacağız. Sakin, huzurlu, su ve kuş cıvıltısı ahenk içinde, doğanın bize notasız bir armağanı… Birazdan bir kırlangıç gelecek ve bize şarkı söyleyecek gibi… Önce huzur doldu ruhuma ama müzik ruhun gıdası ya, acıktık sanırım, güne harika bir Karadeniz kahvaltısı ile başladık, tereyağı, muhlaması, kavurması ve sucuklu yumurtası ile…
Sonra Kümbet Yaylasına doğru yola çıktık. Doğa ne kadar cömert oysa sen bir ağaç eksen, bin yenisi fışkırır topraktan. Kümbet, yaylaların en büyüklerinden bence, şehir merkezine çok yakın ve sürekli yaşayanlar var. Bazı yerlerde karlar henüz erimemiş, içimize içimize çekiyoruz temiz havayı. Biraz başım döndü sanırım temiz hava çarptı.
Epey gezdikten sonra yayla kuzusu ikram ettiler ben hayatımda bu kadar leziz bir et yemedim. Sonra Birun Kümbet Dağ Evi’ne düştü yolumuz. Kendinizi İsviçre Alplerinde sanacaksınız. Evlerin ve otelin mimarisi harika hafta sonları hınca hınç doluyor. Görülmeye değer bir yer yapanların eline sağlık.
Daha yolumuz uzun bir de Kulakkaya Yaylası var… Bir yandan doğada otlanan hayvanlar, bir yandan derede fevkalade Alabalıklar, insanların yüzleri hep gülüyor çünkü mutluluğun formülünü bulmuşlar.
Bir yanımız kış bir yanımız bahar
Giresun’un denize kıyı bölgelerinde Karadeniz ilkimi, iç bölgede ise karasal ilkim hakim öyle ki, rehberler hava durumuna göre sizi farklı yerlerde gezdirebiliyorlar. Ama şunu iyi anladım, hem doğa, hem kültür hem de tarih turizmi kucaklaşmış Giresun’da…
Görele pidesi ve dondurması
Görele’nin meşhur pidesini birçoğumuz biliyordur. Yuvarlak peynirli-yumurtalısı efsane… Kenarında ekmeğini koparıp bana bana yiyeceksin. Ama dondurmasını çoğunuzun bilmediğinde eminim. Eğer merkezine gidecekseniz, önce Kemençe Müzesini gezin. Sonra da hemen arkasında dizili duran dondurmacıları göreceksiniz. Gerçekten hem
yemesi hafif hem de kaymak gibi…
Vejetaryenler için ideal şehir
Hep etten bahsedecek değilim. Ama o kadar çok ot bitiyor ki, yüzlerce çeşit yemek yapılıyor o restoranlarda. Tam bir sebze cenneti karışık dible, galdirik kızartması, pancar döşemesi, pancar dolması, kiraz tuzlusu, ısırgan
otu çorbası ve daha yüzlercesi…
Daha fazla söze gerek yok. Yaşamalısın o yaylalarda, içine çekmelisin huzurunu, yelken açmalısın mavi sularında, tatmalısın o lezzetleri, belki o zaman anlarsınız beni…