Uzaya gitmek hayaliydi, gerçek oldu

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Yarışmaya katılan 2 milyon kişi arasından sıyrılarak ön elemeyi geçti. 107 finalistle astronotluk eğitimi aldı. Azmi ve başarısı onu uzaya gidecek 23 kişiden biri yaptı. Ve Halil Kayıkçı, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek uzaya gidecek tek Türk olma unvanını aldı. Uzay Tasarımı Mühendisliği son sınıf öğrencisi Halil Kayıkçı’nın gerçekleşen hayaline gelin siz de ortak olun…

Kim bilir kaç çocuk bir gün uzaya gidebilmenin hayalini kurmuştur, peki kim bilir kaçı gerçekleştirmiştir? Ben hayalinin peşinden giden böyle birini yakından tanıma fırsatı buldum. Zaten çoğunuz onu uzaya gidecek ilk Türk genci olarak tanıyorsunuz. Halil Kayıkçı. 1993 doğumlu. İstanbul Teknik Üniversitesi Uzay Tasarımı Mühendisliği son sınıf öğrencisi... İşte yaşı küçük ama hayali büyük olan bu gencin ilham verecek hikâyesinden önce çocukluğuna ait bir anıdan söz etmek istiyorum. Küçük Halil’in uzay tutkusu öyle böyle değilmiş, geceleri uykusundan uyanır, pencereye burnunu dayar ve gökyüzünün karanlığına dalıp uzaylıları görmeyi beklermiş. Hatta bir gün gördüğünü sanmış, kardeşini uyandırmış, “Kalk! Uzaylılar geldi” diye ortalığı velveleye verince ev ahalisi odaya doluşmuş. Pencereden bakmışlar ama görünürde kimse yokmuş. Belli ki karanlıkta göz yanıltan gölgelerin bir oyunuymuş bu. Ailesi onu uzaylıların olmadığına ikna etmeye çalışsa da başaramamış. Çünkü o gün bugündür Halil’in düşüncelerinde bir değişiklik olmamış. Hâlâ uzaylıların var olduğuna inanıyor. Ama öyle bize resmedilen haliyle değil de, küçük mikroorganizmalar halinde yaşadıklarına inanıyor. Uzayda olacağı günü iple çeken Halil bakalım uzaylılarla tanışabilecek mi? Şimdi söz Halil Kayıkçı’nın…

Önce uzaya olan ilgini ve nasıl seçildiğini dinleyelim... Her çocuk kadar benim de uzaya gitme hayalim vardı. Ama ben hayalimin peşinden gitmeyi seçtim, biraz daha fazla hayal kurdum. Şimdi hayallerimin gerçekleşmeye başladığı yerdeyim. Şansımın da etkisi oldu tabii. Çocukluğumdan beri uzayla ilgili bir iş yapacağımı biliyordum. O yüzden uzay mühendisliğini seçtim. Arkadaşlarımın sayesinde uluslararası bir yarışmadan haberdar oldum. Onların desteğiyle de Türkiye’deki elemeleri geçtim.

Nasıl bir yarışmaydı bu?

Türkiye’den iki firma ve Amerika’dan da uzay havacılık firmasının düzenlediği uluslararası bir yarışmaydı. 2 milyondan fazla başvuru vardı. Önce video izletme yarışması vardı. En çok izleten 21 kişiyi ön elemeye soktular. Bunlardan biri de bendim. Polenezköy’e gittik, orada kondisyonumuz ölçüldü. Tekrar mülâkatlara girdik ve sonucunda da Türkiye’den üç kişiyi seçtiler, Amerika’ya gittik. Orada bir hafta 67 ülkeden gelen 107 finalistle beraber astronotluk eğitimi aldık. Uçak kullandık, yerçekimsiz ortamda kaldık, roket yaptık, birtakım testlere girdik. Bir haftalık askeri düzen eğitimin sonunda 23 kişi seçildi. O 23 kişi içinde tek Türk de bendim.

Korkmadım

Yerçekimsiz bir ortamda bulunmak nasıl bir duyguydu?

Suyun içindeymişsiniz de yüzüyormuşsunuz gibi oluyor. Ancak suda kulaç atıp suyu geri iter ve kendinizi ileri taşırsınız ya yerçekimsiz ortamda geri itecek bir şey olmadığı için çırpınıyorsunuz. Daha önce bir hareket almadıysanız öylece duruyorsunuz. Hız aldıysanız da sonsuza kadar aynı hızla yolunuza devam ediyorsunuz. Tabii karşınıza bir şey çıkmazsa.

Yerçekimsiz ortamda hiç korkmadın mı?

Sonuçta testteydik, bir de bunları geçmeniz gerekiyor. Daha önce de yapılmış şeyler. Şu ana kadar dünyada 110 milyar insan yaşadıysa ve bunun 600’ü de Nasa’nın belirlediği 100 kilometrelik sınırın üstüne çıkıp astronotluk eğitimi aldıysa

ben de yapabilirim. Defalarca yapıldığı için korkmadım.

Nasıl bir araçla gideceksiniz?

Sizin bildiğiniz gibi bir roketle değil, uçakla gideceğiz.  Roket gibi konumlandırıldığını düşünün ama aynı zamanda kanatları da olacak. 105 kilometreye çıkacağız. Böylece astronotluk unvanını alacağım. Atmosfer on binlerce kilometre sürüyor. Tam bir sınırı yok yani ‘atmosfer burada bitiyor, çizgisi şurada’ gibi bir durum yok. 100 kilometreden sonra yoğunluk iyice azalıyor ve o 100 kilometre uzay sınırı olarak kabul ediliyor. Astronotluk unvanı alabilmeniz için de 100 kilometreyi geçmeniz gerekiyor.

Ne kadar kalacaksınız?

15 dakika kadar bekleyip tekrar aşağı ineceğiz. Dünyayı böyle yuvarlak bir şekilde göreceğiz.

105 kilometrelik yol

Yolculukta neler yasak mesela cep telefonunu götürebilecek misin?

Büyük bir ihtimalle kamera alacağım yanıma. Zaten aracın içinde de olacak. Çok güzel bir manzara bizi bekliyor. Düşünsenize bir tarafta dünya bir tarafta diğer yıldızlar. 15 dakikalık bir vaktim olacak ve bu manzaranın keyfini çıkarmaya çalışacağım, elbette görüntü de alacağım.

Dışarı çıkacak mısınız?

Yok. Bu başka bir görev olurdu ayrıca ona göre aracın ya da kıyafetlerinizin tasarlanması gerekir. Bir de alacağınız eğitim farklı olurdu. 

Sizin giysileriniz nasıl olacak, hani şu kocaman kıyafetlerden mi giyeceksiniz?

Sizin bildiğiniz o hantal kıyafetler gibi olmayacak. Onlar 200-300 kilo arasında ve maliyeti 20 milyon dolar civarında. Bizimki de pahalı kıyafetler. Özel basınçlı ve komple kapalı bir kıyafet olacak, fanus gibi bir parça da kafamızda olacak.

Ben MR çektirmeye giremiyorum seni dinleyince bile  tüylerim diken diken oluyor…  Hiç mi korkmuyorsun?

Sonuçta uçağa binip de Ankara’ya gitmiyorsun...

Biraz sıkıntılı bir durum tabii ama sonuçta bunlar defalarca kere test edilen araçlar. Bineceğimiz uzay aracının parçaları birleştirilmeden önce teker teker test ediliyor. Birleştirildikten sonra yaklaşık bir altı ay test süreci oluyor. Sonra da havada test süreci devam ediyor. O yüzden bu kadar mühendis bu kadar çok emek sarf etmişken benim korkmam ayıp olur.

Nereden hareket edeceksiniz?

Venezuela’nın biraz yukarısında Cruasa diye bir ada ülkesi var. Oraya uzay limanı kuruldu, uçuşuoradan gerçekleştireceğiz.

Bir soru soracağım ama çekiniyorum yani gittin…

Gerisini ben tamamlayayım dönemedin…

Evet, tam da böyle. Eğer dönemezsem diye bir son sözün var mı mesela?

Bu risk her zaman var. Siz şimdi buradan çıktıktan sonra başınıza ne geleceğini biliyor musunuz? Allah göstermesin ama buradan çıkıp da eve gidemeyebilirsiniz. Her zaman insanın başına gelebilir. Alnımıza yazılmışsa yapacak bir şey yok. Bunlar çok fazla test edilen uzay araçları. Sivil havacılık firmalarında staj yaptım. O bindiğiniz uçaklarda bile binlerce insan çalışıyor, o parçalar binlerce kez kontrolden geçiyor

bir aksilik çıkmasın diye.

Diyelim sizi götürecek araca bindiniz ve birkaç dakika sonra bir sorun çıktı, B planınız var mı?

Almam gereken eğitimler henüz tamamlanmadı. Uçuştan önce bir haftalık eğitim olacak. Çok sağlam bir sağlık taramasından geçeceğim. Orada bu eğitimin verileceğini düşünüyorum.

Araçta kaç kişi olacaksınız?

Bir pilot bir de ben. Pilotu gaza getirirsem belki Ay’a kadar gideriz. Tabii ki şaka yapıyorum çünkü uzay aracımız ona göre tasarlanmadı.

Uzaylılara inanıyorum

Uzaylılara inanıyor musun?

İnanıyorum tabii ki. Çünkü bu evren çok büyük ve bu evrende de yaşayan tek canlının biz olması zor bence. Kesin olarak “Var” demiyorum ama olduğuna inanmak istiyorum.

Diyelim orada karşına bir uzaylı çıktı ve tık tık camı çaldı ne yaparsın?

“Kenara çek” derim. Şaka bir yana ama önce şoka girerim sonra da medeniyetlerini tanımak isterim. Gerçekten ne söyleyeceğimi bilemiyorum ama çok heyecan verici bir şey olur. Uzaylı diye düşündüğümüz varlıkların bizim gibi düşünebilen canlılar olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Olması kuvvetle muhtemel uzaylılar mantar, bakteri, virüs gibi organizmalar olacak. Bizim gibi gelişmiş canlılar olduğunu düşünmüyorum. Ancak bunun da garantisi yok.

Peki, sana “Gitme, burada kal” derlerse…

Şartları değerlendirmem lazım derim (Kahkahalar).

Yolda giderken dinlemeyi düşündüğün müzik var mı?

Etrafın o sessizliğini dinlemeyi daha çok tercih ederim. Roketler durunca derin bir sessizlik olacak mesela…

Seni kıskanan arkadaşların ya da öğretmenlerin var mı?

Bazı öğretmenlerim “Halilcim istersen uzaya gidiş biletini bana ver, yoksa dersten geçemezsin” diye şaka yollu tehdit ediyorlar.

Bu yolculuğun sana ne katkısı olacak?

Uzay mühendisiyim. Araba fabrikasında çalışan adamın hiç arabaya binmemesi gibi bir durum. Şu anda uzay alanında çalışanların çoğu rokete binmemiştir ama ben bunu test edeceğim. Teorik bilgiyi pratiğe geçireceğim.

BİZ DE ÖNCÜ ÜLKE OLABİLİRİZ

İleride ne yapmayı düşünüyorsun?

Türkiye’de uzay ajansı kurulursa orada yapılacak bir sürü iş olacak. Neden biz de diğerleri gibi öncü bir ülke olmayalım. Böyle bir ajansın kurulması düşünülüyor eğer olmazsa yurt dışında çalışmaya devam edeceğim.

HAYALİNİZ BÜYÜK OLSUN

Bunların dışında neler yapıyorsun?

Sürekli çalışıyorum, babamın dükkânına yardım ediyorum. Okulda yarı zamanlı olarak kurumsal iletişim ofisinde çalışıyorum. Çok vaktim kalırsa da çocuklara kendi deneyimimi anlatıyorum ki onlar da hayallerini büyük

tutsunlar. Ne istiyorlarsa emek sarf etsinler ve hayallerine ulaşsınlar diye tavsiyelerde bulunuyorum.