Umudun hikâyesi: Buğday Tanesi

Bebekliğinde buğday tarlasında çıkan yangında, vücudunun büyük bir bölümünde kalıcı yanıklar oluşan ve ellerini kaybeden Milletvekili Serkan Bayram'ın milyonlara umut olma hikâyesini anlatan ''Buğday Tanesi'' dün vizyona girdi. Filmi ''Yere düştüğünde değil vazgeçtiğinde kaybedersin.'' cümlesi ile özetleyen Milletvekili Serkan Bayram ve başrol oyuncusu Kutsi, hikâyenin sadece engellilere değil herkese umut olacağını söylüyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Daha bebekken buğday tarlasında çıkan yangında, vücudunun büyük bir bölümünde kalıcı yanıklar oluşan ve ellerini kaybeden Serkan Bayram'ın milyonlara umut olma hikâyesini anlatan "Buğday Tanesi", dün vizyona girdi. Filmin senaryosu İstanbul Milletvekili Serkan Bayram'ın danışmanlığında Volkan Kapkın tarafından kaleme alındı. Yönetmenliğini Doğan Ümit Karaca'nın üstlendiği filmde ünlü oyuncu Kutsi, Yeliz Akkaya, Deniz Arna, Devrim Kabacaoğlu, Yusuf Aytekin, Sinem Reyhan Kırımlıoğlu, Taha Yusuf Tan ve Erkan Bektaş rol alıyor. Çekimleri İstanbul ve Ankara'da gerçekleşen filmin geliriyle İstanbul'da bir Engelli Yaşam Merkezi kurulacak. Herkese ilham verecek olan yapımı Kutsi ve Milletvekili Serkan Bayram'dan dinledik.

GERÇEĞİ YANSITTIK

Çok özel bir hikâyede rol aldınız. Nasıl bir film çıktı ortaya?

Duygusu yüksek bir film oldu. Cesareti, vazgeçmemeyi, umudu konu alıyor. Güzel bir proje oldu. Başta Milletvekilimiz Serkan Bey olmak üzere bütün engelli kardeşlerime sonsuz saygılarımı iletiyorum. Kalbinizde ve beyninizde engel olmadığı sürece yolunuz hep açık olur.

Film teklifi geldiğinde ne hissettiniz?

Film teklifi geldiğinde önce Serkan Bey'le daha sonra yönetmeniz ve oyuncu koçumuzla bir araya geldik. Konuştuk, "Olur mu?" diye. Tabii Serkan Bey'i ne kadar yansıtabildim o tartışılır elbette.

Serkan beyi canlandırırken protez taktınız. Bu sizi zorlamış olmalı...

İlk zamanlar vücut dilim zorlandı. Anlatırken elimi kullanmam gerekiyor yapamadım en başlarda. Zaten o vücut dilini aynen yapamazdım. Bunu 40 günde yapamazdım ki. 47 yılın geçmesi lazımdı. Çekimler çok hızlı gelişti. Filmde hayattaki acı tatlı şeyleri yansıttık. Serkan beyin çok güzel bir mücadelesi var. Film içinde engelli kardeşlerimizle de bir araya geldik. Çok enteresan hikâyesi olanlar vardı. Bu doğrultuda samimiyetle, duygusu yüksek bir o kadar da umut dolu bir proje ortaya çıktı. Film hem umut verecek hem de umut olacak. Geliri ile bir tesis yapılacak.

Sizi sinemada çok az görüyoruz. Bu hikayeyi kabul etme nedeniniz neydi?

Daha önce sadece bir tane sinema filmi yapmıştım. Gelen projelerle ya da rollerle meç olamamışızdır. Çünkü rol çok önemli bir kıyafettir. O kıyafeti haddim olduğunca taşırım. Buğday Tanesi filmindeki rolün bana uyduğunu düşünüyorum.

Bu ara birçok biyografi filmi yapıldı. İzleyiciler de ilgi gösteriyor. Genelde vefat edenlerin filmi yapılıyor. Siz yaşayan birini canlandırdınız. Bu size sorumluluk yükledi mi?

Yüklemez olur mu? Elbette... Vekilimizi sürekli arıyordum. Burada bakış açınız, duruşunuz nasıl olur diye sürekli bir alışverişimiz olurdu. Serkan Vekilimizin bir duruşu, söylemi, ifade ediş biçimi ve vücut dili var. Onu yansıtmaya çalıştım. Tabii burada önemli olan hikâye idi. Bu kadar büyük bir dram içinde hayata tutan bir bebeğin ilkokul, lise, üniversite, avukatlığı, Meclis'e girmesi ve büyük bir sorumluluk üstelenip bütün engelli kardeşlerinin yanında olmasına kadar yaptıklarını anlattık. Bundan daha ne güzel ne olabilir ki... Filmde kurgu yok bütün samimiyetimizle gerçeği yansıtmaya çalıştık.

MECLİS SAHNELERİNDE ZORLANDIM

Zorlandığınız sahneler oldu?

Meclis sahnelerinde çok zorlandım. Çünkü Ankara'da Meclis'te çekildi o sahneler. Genel Kurul toplantı salonuna girdik, gözlüklerimi taktım, ceketimi ilikledim göğsümde Türk bayrağı kürsüye çıktım. Konuşma yapacağım bir durdum. Oranın ortamı beni etkiledi. Yazarımız da o dili o kadar güzel ifade etmiş ki satırlarca ezber yapıp o ifadeyi doğru bir şekilde yansıtmak gerekiyordu. 'Sayın Milletvekilleri' derken bile o duruşu göstermeliydim. Kürsüye çıkıyorum, milletvekillerine hitap ediyorum ve savunduğum bir mevzu var ortada. Toplum içinde yadırganan bir engeli olduğundan hâkimlik ve savcılık mülakâtlarını anayasada yer alan maddeden dolayı geçemeyen bir gencin hayal kırıklığı ile o kürsüdeyim. Bu hayal kırıklığını anlatan bir ifade ile insanlara seslenip engelli bireylerin önündeki bu engelin kalkması için sunduğumuz yasa tasarısının onaylanması için mücadele eden bir adamı doğru sergilemeliydim. Daha sonra Cumhurbaşkanı onayı ile bu maddenin kaldırıldığını anlattığımız anda engelli kardeşlerimizle göz göze gelip "başardık" dediği andaki o duyguyu hissettirmeye çalıştım.

Kendinizi onların yerine koymuşsunuz...

Dedim ya bu rol bir kıyafet. Bu kadar samimi bir anlatım dili olması beni etkiledi. Filmde şöyle bir mesaj da veriliyor. "Bizler özürlü değiliz. Doğuştan ya da sonradan oluşan bir engelimiz var. Hayatı sizin gibi yaşayamadığımız doğru. Ama bunun için kimseden özür dilememizi beklemeyin ya da hayatın bir kenarında bize uygun görülen bir şekilde yaşamamızı istemeyin." Bunu hissettirecek ve anlatacak bu film.

Filmi tek cümle ile özetlemenizi istesem?

Yere düştüğünde değil vazgeçtiğinde kaybedersin.

Duygularımı bazen müziğimle bazen de rollerimle aktarıyorum

Daha çok TV ekranlarında dizilerde görüyoruz sizi. Şimdi de Buğday Tanesi filminde engelli birini canlandırıyorsunuz. Bazen müzisyen olduğunuzu unutuyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz kariyer seyriniz hakkında?

Müzisyen olduğum unutuluyorsa aslında bu güzel bir şey. Hedefime ulaşmışım o halde. Oyunculuk da müzik de sanatın iki dalı. Yeri geliyor müziğimle içimdeki fırtınayı dindirmeye çalışıyorum yeri geliyor dizilerde duruşumla ya da söylediğim bir söz ile bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. İkisini de seviyorum. Mesela en son oynadığım dizide sosyopat bir adamı canlandırıyordum. Yorumlar geldi, "O rol sana yakışmamış, sen hep iyi çocuğu oynuyordun." gibi. Ben de söyledim o adam kötü değildi ki 4,5 yaşlarına kadar çok ağır şeyler yaşamıştı. Ve beynindeki merhamet bölgesi yok olmuş. Ben o adama çok üzüldüm. Dizi sekiz bölüm sürdü. Aslında çok güzel şeyler anlatılacaktı. Bu yaşananlardan dolayı böyle olan insanların olduğu gösterilecekti. Rol aldığım diğer dizilerdeki roller de güzeldi ve izleyene etki etti. Bugünde engelli bir birey canlandırıyorum. Bundan sonra dizi projeleri yine olacak. Yeni şarkılarımda 2023 yılında müzikseverlerle buluşacak.

GEÇMİŞTE YAŞADIKLARIM YENİDEN DEPREŞTİ

AK Parti Milletvekili Serkan Bayram

Film fikri nasıl ortaya çıktı?

Yaşadığım anıları yazmak istedim. Bu amaçla bir kitap kaleme aldım. Kitabı yazarken de film fikri ortaya çıktı. Aslında film daha sonra da çekilebilirdi ama ömür geçiyor. Engelli kardeşlerimize belki bir rol model oluruz düşüncesi ile beklemek istemedim.

Mücadele ile geçen bir ömür olmuş sizinki...

Evet, 1974 yılında Erzincan'da doğdum. 1 yaşındayken annem beni kundak içinde beşikte buğday tarlasına götürüyor, orada tarla tutuşuyor ve ben de beşik içinde yanıyorum. Eşek sırtında hastaneye götürüyorlar beni. 40 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 41. gün hayata tutunuyorum. 41 yaşında da Erzincan Milletvekili seçildim. Hayatım mücadele ile geçti. 18, 19 yaşıma kadar elim cebimde gezdim. 'Sormayın' artık dedim. Yurt dışında yaşamak istedim. En azından onların dediğini anlamam mutlu yaşarım diye düşündüm. Vizem reddedildi. Sonra bütün Türkiye beni tanısın da bir daha bana 'Sana ne oldu' diye sormasın istedim. Hukuk fakültesine girdim. Bitince 1984 yılında hâkimlik ve savcılık sınavına girdim ancak mülakâtta Anayasa'da yer alan 8. maddeden dolayı elendim. Bu bana çok dokundu. Fiziksel engelimden dolayı sınavı geçemedim. Vekil olduktan sonra geçen sene Ak Parti başta olmak üzere bütün partilerin desteğiyle bu maddeyi kaldırdık. Artık engelli kardeşlerimize hâkim ve savcı olma yolunu açtık.

Bu film nasıl bir mesaj verecek?

Film gençlerimizin engellerine umut olsun. Türkiye 100 yılına armağan olsun. Bir engellimize bile umut olabilirsek film amacına ulaşmış olacak. Elde edilen gelirle de İstanbul Anadolu yakasında 10 dönümlük arazi tahsis ettik. Orada bir Engelli Yaşam ve Kültür Merkezi yapılacak. Bu açıdan sosyal bir proje bu. Partiler üstü, siyaset üstü bir film. Bu anlamda bütün parti başkanlarını davet ettik. Toplumsal bir uzlaşı söz konusu. Engelliler Türkiye ittifakı demek. Engelli vatandaşlarımıza sahip çıkacağız. Bu sadece Serkan olayı değil, hepimizin olayı. Bu film Türkiye demek, umuda yolculuk demek. Gişesi bol olsun.

Yaşayan birine biyografi yapılması ender görülen bir durum. Siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Genelde biyografi filmleri ölen kişilerin ardından yapılıyor. Bu anlamda bizimki bir ilk sanıyorum. Kolay değil benim için. Geçmişte yaşadıklarım senaryo yazımında yeniden depreşti. 10 milyon engelli bireyi olan bir ülkeyiz. Onları hayata tutundurmak zorundayız. Engelinden dolayı hayattan kopanlar var. Son yıllarda güzel şeyler oldu. Ama ben özellikle yaşanan o psikolojik sorunlara dikkat çekmek istiyorum. Şunu da eklemek gerekir; engelli öğretmen, memur var ama neden vali, büyükelçi ya da bakan yok. Kimden ne eksiğimiz var. Yolumuz uzun ama güzel şeyler olacak. Yirmi yıldır hükümetimiz engelliler konusunda çok büyük yol aldı. Bu film sayesinde bir farkındalık oluşacak ve artık kamuda, hayatın her alanında toplumumuzu temsil eden, dertlerine derman olan engelli vali, belediye başkanı, büyükelçi göreceğiz inş. Niyetimiz de akıbetimiz de hayırdır.

Buğday tanesini tek cümle ile özetlemenizi istesem?

Yere düştüğünde değil vazgeçtiğinde kaybedersin. Buğday tanesi bir tanesi milyonların sesi, milyonların hikâyesi.