MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Dünyada eşine az rastlanır yaşayan bir müze olan Kenan Yavuz Etnografya Müzesi, Bayburt'a değer katmaya devam ediyor. Unutulmaya yüz tutmuş gelenekleri yaşatmak, modernleşme ve göç olgusu ile başlayan dönüşüme dikkat çekmek amacıyla Kenan Yavuz tarafından kurulan müze, geçmişle gelecek arasında bir köprü kuruyor. Ve bu özellikleriyle kültür mirası alanında Dünya'nın en prestijli ödülleri olan Avrupa Müze Forumu tarafından verilen Avrupa'da Yılın Müzesi Silletto Büyük Ödülü ve Avrupa Birliği Kültürel Miras Europa Nostra Ödülü'nü de kazanan müze, yeni dönem çalışmalarıyla da bölgeye katkı sağlamayı amaçlıyor. Bu kapsamda Kenan Yavuz Etnografya Müzesi'nin kurucusu Kenan Yavuz, basın mensuplarıyla Alaf Kuruçeşme Restaurant'ta bir araya gelerek hem bugüne kadar yaptıklarını hem de bundan sonra Bayburt'a olan ilgiyi artırmak için neler planladıklarını aktardı. Uzun zamandır Harman Festivali'ne ev sahipliği yapan mekân, bu yıl da klasik müzik alanında değerli sanatçıları ağırlarken yurt dışından getirteceği şeflerle gastronomi alanında da farklılık yaratacak. Ayrıca müzede doğal yaşam alanı içinde yine alanının uzman isimlerin katılacağı bir sağlıklı yaşam kampı da düzenlenecek.
YAŞANMIŞLIKLARDAN İLHAM ALIYORUZ
Anadolu'nun kültürel mirasını korumak ve yaşatmak için kurumsal bir yaklaşım benimsediklerini dile getiren Yavuz, "Kenan Yavuz Etnografya Müzesi, zaman ve mekân arasında bir köprü kurarak yaşanmışlıklardan ilham alıyor. İnsan, doğa ve hayvan ile bütünleşik, somut ve somut olmayan kültür mirasını görünür kılarak, yeni bir müzecilik anlayışını hayata geçirdik. Unutulmaya yüz tutan geleneksel yaşam biçimini ziyaretçilerimizin deneyimlemelerine imkân sunan yapımız ile uluslararası alanda büyük ilgi görüyoruz. 'Köklere Dönüş' sloganıyla yola çıktığımız etnografya müzesinde, harman festivali, tandır ve hedik şenlikleri, yerel gastronomiyi ve folklorik güzellikleri somutlaştıran çalışmalar yapıyoruz. Müzemiz, köyden kente göç olgusunu ülke gündemine taşımak ve bozulan mimari dokumuza karşı bir farkındalık yaratmaya çalışıyor. Kadim kültürel kodlarımızı genç kuşaklar ile buluşturmak, sevdirmek ve sahip olduğumuz hasletleri geleceğe taşımak istiyoruz" diyor ve ekliyor: "Köy nüfusumuz azalıyor, gençlerimiz büyükşehirlere akın ediyor. Oysa bugün itibari ile köyden kente göç olgusunu destekleyen bir ekonomik gerekçe kalmamış, köylerimizin yaşam standartları metropollerin üzerine çıkmış. Gençlerimizi anlamak ve onların beklentilerini okuyarak, köy yaşamının cazibesini onların nezdinde cari kılmak zorundayız. Aksi halde, metropollerde yaşanan sıkıntılar giderek artacak. Köylerimiz adeta birer huzurevine dönüşüyor, yaşlanan nüfusu ile üretim kabiliyetini kaybediyor. Biz sosyo-kültürel alanda, ülkemizin yaşadığı tüm problemleri gündeme taşımaya çalışan bir müzeyiz."
HAVAALANI ARTI DEĞER KATACAK
Anadolu kültürünün unutulmaya yüz tutan geleneksel güzelliklerini yaşatarak, kültürel ve ekonomik açıdan Bayburt'u cazibe merkezi haline getirmek istediklerini belirten Yavuz sözlerine şöyle devam etti: "Nüfus açısından, Türkiye'nin en küçük iliyiz ancak kültürel ve sosyolojik anlamda en büyük ili olduk. Yurt içinden ve dışından on binlerce insanın ziyaretleri ile şehrimiz ve bölgemiz yeni bir turizm destinasyonu olma yolunda ilerliyor. Özellikle yapımı tamamlanmak üzere olan havaalanımız ilave talep yaratacak, bölge turizmi çok büyük bir ivme kazacak. Tarımı, hayvancılığı ve turizmi eş zamanlı olarak bünyesinde buluşturan bir cazibe merkezi amaçlıyoruz. Gel-Köy projemiz ile köyden kente göç olgusunu tersine çevirecek bir alt yapıyı kurmayı amaçlıyoruz. Bayburt Havaalanı sayesinde ortaya çıkacak ulaşım kolaylığı, beyaz yakalı, kültür turizmine odaklı ziyaretçi grupları ile buluşmamızı sağlayacak. Orta ve uzun vadede, havaalanının ne kadar doğru bir yatırım olduğu anlaşılacak ve eleştiriler zamanla pozitif yaklaşımlara dönüşecektir." dedi.