GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Son aylarda Türkiye'de eğitim gören yabancı öğrencilerle ilgili ortaya çıkan ayrımcı dil ve sosyal medyadan yayılan manipülatif haberler ülkemizin yükseköğrenim konusundaki potansiyelini olumsuz yönde etkiliyor. Oysa Türkiye, uluslararası öğrenci sayısı açısından Avrupa'da ilk beşte, dünyada ise ilk 10'da yer alıyor. Ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarında 182 ülkeden 280 bin uluslararası öğrenci eğitim görüyor. Neyse ki bu yakışıksız saldırıların oluşturduğu olumsuz havayı dağıtacak anlamlı çabalar da sözkonusu.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) Türkiye Burslarıyla eğitim alan yabancı öğrenciler tarafından İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Öğrenciler Kısa Film Festivali tam da bugünlerde ülkemizdeki kültür sanat ortamına farklı bakış açıları kazandıracak gençleri bir araya getirdi. İki gün süren festival kapsamında film gösterimlerinin yanı sıra Master Class programı ve panel de yapıldı. Panelde Türkiye Bursları ile daha önce ülkemizde eğitim almış kendi ülkesinde yönetmen ve senarist olarak başarılı projelere imza atan isimler tecrübelerini aktardı. Festivalin Koordinatörlüğünü Afganistanlı yönetmen Vega Moqarabi ile İtalyan yönetmen Gesufrancesco Petrillo üstlendi.
TÜRKİYE MEZUNLARI GÖNÜLLÜ ELÇİMİZ OLUYOR
Jüri üyeliğini Faysal Soysal, Mehmet Lütfi Şen ve Zeynep Esra Kara yaptığı Festivalde En İyi Film ödülü Kırgız öğrenci Aizada Alymbek'in yönettiği Chanyrak filmine, En İyi 2. Film ödülü Kuzey Makedonyalı öğrenci Besa Tusha'nın yönettiği Xhelo'nun Gözünden belgeseline, En İyi 3. Film ödülü ise ABD'li öğrenci Athula Samarakoon'un yönettiği Loving Bill belgeseline verildi. Jüri Özel Ödülü'ne ise Alman öğrenci Lahiru Madushanka'nın yönettiği Showboat Sailor filmi değer bulundu.
Festivalin ödül töreninde konuşan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren, Festivale 60 başvuru yapıldığını, bunlardan 30'unun ise uluslararası öğrenciler tarafından çekildiğini, festival kapsamında 15 filmin gösterildiğini kaydetti.
Eren, dünyanın dört bir yanında Türkiye mezunu birine rastlanabileceğini hatırlatarak "Ülkemizden bir iş adamı bugün dünyanın hangi ülkesine giderse gitsin, orada Türkiye mezunu arkadaşlarımız kendilerine rehberlik ederek dil bariyerini aşmalarını sağlıyor. Türkiye mezunlarımız ülkelerinde bakanlık yapıyor. İş dünyasında, kendi ülkelerinde vergi rekortmeni oluyor. Bürokraside üst düzey mevkilere geliyor. Türkiye'ye olan sempatinin artmasını sağlıyorlar. Türkiye'nin gönüllü birer elçisi oluyorlar." dedi.
İRAN SİNEMASINDA POLİTİK SÖYLEM SANATI GÖLGELİYOR
İran'da son dönemde oluşan yeni sinema dalgasında politik söylemin sanatı gölgelediğine dikkat çeken Leila Norouzi, "Ben bu dalgayı pek sevmiyorum çünkü politik söylem üzerinden gidiyorlar ve bu yeni dalgada İran'ın dünyada bilinen şiirsel, sanatsal sinemasının izleri görünmüyor." diyor.
LEİLA NOROUZİ - YÖNETMEN
Uluslararası Öğrenciler Kısa Film Festivali kapsamında düzenlenen panele katılan yönetmen Leila Norouzi İran Türklerinden. 2018 yılında YTB öğrencisi olarak yüksek lisans yapmak için Türkiye'ye gelmiş. Mimarlık alanında da Mimar Sinan Üniversitesi'nde doktoraya başlamış. Norouzi'nin filmi öğrenci filmlerine göre daha profesyonel olduğundan festivalin gösterim bölümünde yer aldı. Ödül töreninde sorularımızı cevaplayan Norouzi, İran'da kurslara katılarak, setlere giderek sinemayı öğrendiğini anlatıyor. İran'da üniversitelerde sinema eğitimi veren çok az bölüm bulunduğunu ve yönetmenlerin yüzde 80, 90'ının sinema eğitimi almadığını söyleyen Norouzi, "Burada yönetmenlerin çoğu eğitim almış, sinema okulları da çok fazla. Bütün üniversitelerde sinema bölümü var. İran'da ise her şehirde temsilcilikleri bulunan Genç Sinemacılar Kurumu var ve orada öğreniyorlar sinemayı." diyor.
Kültürden kaynaklanan farklılıklarımızın sinemada bir zenginlik olduğuna dikkat çeken Norouzi, "İran sinemasının şiirsel bir dili var. İran sanatı ve edebiyatı bir nevi sinemasına da yansımış. İran sinemasının bu kadar şiirsel bir dile sahip olmasının pek çok nedeni var. Devrimden sonraki birçok yönetmen bazı şeyleri temsil üzerinden konuşmaya başladı. O da İran sinemasında bir dil üretti. Son yıllarda İran sinemasında yeni bir dalga oluştu. Ben bu dalgayı pek sevmiyorum çünkü politik söylem üzerinden gidiyorlar ve bu yeni dalgada İran'ın dünyada bilinen şiirsel, sanatsal sinemasının izleri görünmüyor." şeklinde konuştu.