''Türk sinemasının şiirsel bir dili var”

Türkiye ve İstanbul'u sinemanın yeni odak noktası haline getirmek üzere TRT tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen TRT 12 Punto tüm hızıyla devam ediyor. Dünyanın önemli festival yöneticileri ve sinemacılarını İstanbul'da ağırlayan TRT 12 Punto'nun konuklarından biri de Doha Film Enstitüsü CEO'su Fatma Al-Remaihi idi. Türk sinemasının dilini şiirsel olarak adlandıran Al-Remaihi Akşam Cumartesi için sorularımızı yanıtladı.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Türkiye'nin en büyük senaryo geliştirme ve ortak yapım platformu TRT 12 Punto'nun beşinci edisyonu tüm hızıyla devam ediyor. Feriye Sineması'nda 16 Temmuz'da başlayan etkinlik, 23 Temmuz akşamı sona erecek. Alanında uzman isimlerin konuk olduğu etkinliklerde bu yıl görüntü yönetmenliği, sinema, senaryo yazarlığı, Oscar'a giden yol, ortak yapım marketleri ve festival programcılarıyla buluşma gibi konular, geleceğin yönetmen ve yapımcı adaylarıyla birlikte ele alındı. TRT 12 Punto'nun uluslararası jüri üyeleri arasında Oscar ödüllü Bosna Hersekli yönetmen Danis Tanovic, Oscar ödüllü Polonyalı yapımcı Ewa Puszczynska, Saraybosna Film Festivali'nin kurucusu Mirsad Purivatra, Doha Film Enstitüsü CEO'su Fatma Al-Remaihi ve Berlin Film Festivali Avrupa Film Marketi'nin direktörü Dennis Ruh yer alıyor. Biz de Doha Film Enstitüsü CEO'su Fatma Al-Remaihi ile TRT 12 Punto kapsamında Feriye'de bir araya geldik ve sinema üzerine konuştuk.

TÜRK SİNEMACILAR KENDİLERİNE HAS BİR BAKIŞA SAHİP

İstanbul ile Doha arasında sinema merkezliği bağlamında bir benzerlik görüyor musunuz?

Tabii ki benzerlikler var. Türkiye özellikle son yıllardaki TV dizileriyle İstanbul, film yapımcıları için bir merkez olduğunu ispatladı. Biz de Doha olarak Katar ve çevre ülkeleri destek veriyoruz, sinema ve sanatı kendimizi ifade etmek ve haritada ülkemizin altını çizmek önemli bir araç olarak görüyoruz. TRT gibi organizasyonlar destek veriyor, biz de Türk yapımlarına destek oluyoruz. Bu noktada Nuri Bilge Ceylan'ı örnek vermek isterim. Kendisinin son iki projesini destekledik.

Türk sinemasının dilini ve üslubunu nasıl tanımlıyorsunuz?

Türk sinemasının çok yönlü ve şiirsel bir dili var. Türk sineması yapımcıları ile yönetmenlerinin kendilerine has bir bakış açısına sahip olduklarına inanıyorum. Biz Türk filmlerini sadece desteklemekle kalmadık, aynı zamanda bu filmlerin gösterimini de yaptık. Kültürlerimiz de birbirine yakın olduğu için bu filmlerde anlatılanları insanlarımız da çok güzel anladı.

BİRKAÇ YIL İÇİNDE ÜRETİMLER YENİDEN YAVAŞLAYACAK

Dünya sinemasının içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tabii bu durum bölgeden bölgeye değişiklik gösterir. Örneğin Amerika'da yapımlar durma noktasına yaklaşırken tam tersine Arap bölgesinde de çok ciddi bir canlanma, yeşerme söz konusu. Tabii bunda enstitü ve fonların verdiği destekler de önemli rol oynuyor. Ama eğer dünya çapında bir değerlendirme yapmak gerekirse, pandemiden sonra genel bir iyileşmenin olduğunu söyleyebiliriz. Yapımlar pandemiden sonra hız kazandı. Ama bu ivme durumu sonsuza kadar devam edecek değil, birkaç yıl içinde bir yavaşlama bekliyorum.

FİLM FESTİVALLERİNİN KENDİNİ DEĞİŞTİRMESİ LAZIM

Peki dünyadaki film festivallerinin varlığı hakkında ne düşünüyorsunuz? Film Festivalleri görünür olmayan üreticileri görünür mü kılar?

Maalesef her zaman değil, bu durum festivalden festivale değişir. Festivallerin kendilerini yeniden değerlendirmeleri lâzım. Bazı festivaller, festivalleri seyirci için yaptıklarını unutuyorlar. Ama Doha'da böyle değil. Mesela kasım ayında gerçekleşecek olan festivalimiz gençlere adanmış durumda. Festivalde değişik yapımları onların beğenisine sunacağız. Bazı festivaller maalesef eski yöntemlerini değiştirmediği için yok olmaya karşı karşıya kalmışlar. Mesela bizim tam olarak festival olmasa da Kumra'da yaptığımız masterclass ve diğer sinema çalışmalarımız hem izleyiciye hem de üreticiye bir şey sunuyor. Festivallerin de bu yönde kendilerini değiştirmeleri ve yeniden değerlendirmeleri lâzım.

HİKÂYENİN GÜCÜ, BÜTÇENİN ÜSTÜNDEDİR

TRT Genel Müdür Yardımcısı Varol, sinemada eşitliğin var olduğu tek alanın senaryo olduğuna dikkati çekerek, "Ne kadar bütçeniz olursa olsun, ne kadar iyi isimlerle çalışmak isteseniz de hikâyenin gücü bunların üstündedir. Bir taşradan çıkıp hayatın içinde gözlemlediği, yaşadığı ve hissettiği şeyleri sinemaya aktaran yazarın bir anda Oscar'a gidecek kadar etki uyandırabileceğini biliyoruz. Senaryo, parayla veya başka şeylerle manipüle edilemeyecek bir alan." dedi. 12 Punto'nun dikkat çekici ve fark yaratıcı bütün hikâyelere açık olduğunu vurgulayan Varol, "Türkiye'den ve yurt dışından kendisine güvenen, bu yolculukta bizimle birlikte bulunmak isteyen herkese kapımızı açıyoruz. Etkinliğin 5'inci yılındayız ama bu programla destek verdiğimiz senaryoların etkisini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Orta ve uzun vadede güzel sonuçlarını toplum adına alabileceğimiz çok değerli çalışmalar yapıyoruz ve güzel tohumlar atıyoruz" ifadelerini kullandı. Sinemaya yeni bir soluk getirmek için çalışmalarını sürdüreceklerini vurgulayan Varol, "Bu süreç belki kendi Oscar'ımızı oluşturmanın bir başlangıcı olabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Bİ' DÜNYA SİNEMACI İSTANBUL'DA

Etkinlikler kapsamında senaryo danışmanı Razvan Radulescu, Berlin Film Festivali Avrupa Film Marketi Direktörü Dennis Ruh, yönetmen Danis Tanovic, yapımcı Amra Baksic ile görüntü yönetmenleri Kürşat Üresin ve Cevahir Şahin masterclasslar verdi. Saraybosna Film Festivali Cinelink Direktörü Amra Baksic Camo, Cannes Film Festivali Marché du Film Programlar ve Eğitimler Direktörü Aleksandra Zakharchenko, Karlovy Vary Film Festivali Endüstri Ofisi Direktörü Hugo Rosak, When East Meets West Direktörü Alessandra Gropplero ve Tallinn Black Nights Film Festivali Endüstri Direktörü Marge Liiske de panelde konuşmacı olarak yer aldı. Ayrıca Sundance Film Festivali Programcısı Ana Souza, Venedik Film Festivali Seçim Komitesi Üyesi Paolo Bertolin, Locarno Film Festivali Seçim Komitesi Üyesi Stefan Ivancic, Rotterdam Film Festivali Seçim Komitesi Üyesi Delly Shirazi ve Cannes Film Festivali Yönetmenlerin On Beş Günü Programcısı Daniella Shreir ise "Film Seçme ve Programlama & Filmimi A-festivallere Nasıl Gönderirim?" başlıklı panelde bir araya geldi. Öte yandan dünya prömiyerini dünyanın en prestijli film festivallerinden Tokyo Film Festivali'nde gerçekleştiren Bekir Bülbül'ün yönettiği TRT ortak yapımı "Bir Tutam Karanfil" filmi ile Oscar ödüllü Bosnalı yönetmen Danis Tanovic'in imzasını taşıyan TRT yapımı "Komşuluk Halleri" filmi açık havada gösterildi. Gösterimlerin ardından filmlerin yönetmenleriyle söyleşiler gerçekleştirildi. Etkinliğin 23 Temmuz akşamı yapılacak kapanış ve ödül töreni TRT 2'den canlı yayınlanacak.